Blaring перевод на турецкий
395 параллельный перевод
- [alarms blaring ] [ gasps] In another six minutes, you'll be out of oxygen!
Altı dakika içerisinde oksijeniniz bitecek!
- ( Horn blaring ) - Look where you're going!
Gittiğin yere bak.
The pied piper, whose magic tunes lead children of all ages, from 6 to 60, into a tinsel and spun-candy world of reckless beauty and mounting laughter, whirling thrills, the rhythm, excitement and grace of daring and blaring and dance,
Fareli Köyün Kavalcı'sının sihirli melodileri, 7'den 77'ye bütün çocukların ilgisini çekiyor. Pamuk şekerinin pervasız güzelliğinin içinde kaybolun Ağız dolusu kahkahalar
You and the rich lonely widow all alone in that house with a gramophone blaring The Mikado.
Sen ve zengin yalnız dul o boş evdesiniz ve gramofonda Mikado çalıyor.
( horn blaring )
( Tren düdüğü )
( horn blaring )
çeviri : Oktay Hanhan
( train horn blaring )
"AVCI EVİNE DÖNDÜ"
Listen to those horns blaring.
Şu korna seslerine bak!
They've got two television sets which are blaring...
Bas bas bağıran iki adet televizyonları var...
Yet, I am thrown in with over a hundred Of them, and all they do is yell, Walk around, televisions are blaring...
Neticede bunlardan yüz tanesinin içine atıldım, ve yaptıkları tek şey bağırmak, gezinmek, televizyonlar bağırıyor...
( Blaring horn )
( arabanın kornası )
( CALLIOPE BLARING )
( KALLIOPE GÜRÜLTÜ ÇIKARIYOR )
( BLARING CONTINUES )
( GÜRÜLTÜ DEVAM EDİYOR )
( BLARING STOPS )
( GÜRÜLTÜ BİTTİ )
No wonder! What with this rock'n'roller stuff blaring.
Sadece tazele yeter.
[Sirens Blaring]
[Sirenler]
[Sirens Blaring]
[Sirenler parlıyor]
[Whimpering, Sobbing ] [ Sirens Continue Blaring]
[İniltiler, ağlamalar ] [ Sirenler parlamaya devam ediyor]
[Siren Continues Blaring]
[Sirenler parlamaya devam ediyor]
- [Alarm Blaring] - What's happening?
Ne oluyor?
[Alarm Continues Blaring] When you think you're gonna hit the runway, you pull back on that yoke as hard as you can.
Piste değdiğimizi düşündüğün anda çatalı yapabildiğin kadar sert geri çek.
With your TV blaring all night and your six grandchildren running up and down the halls...
Bütün gece televizyonun açık senin de altı torunun koridorlarda koşturup duruyor...
She and her friends spent all day painting their nails. And the music blaring.
Bütün gün evde kalıp çamaşırlarını ve tırnaklarını oraya buraya atmasını, müziğin sesini asla kısmamalarını onaylamıyordum.
You have no idea what it's like having music blaring all day long.
Gün boyunca gürültülü müzik duymak nasıldır, bilemezsiniz.
Siren blaring, then shuts down )
Polis Merkezi.
[Siren Blaring ] - [ People Screaming] - Herman, please.
Herman Iütfen.
Heavy metal music blaring out its profane message to the waiting ears of our impressionable children.
Heavy Metal müziği hassas çocuklarımızın bekleyen kulaklarına... kafirce mesajını duyuruyor.
( siren blaring ) Zachary, Alpha the girls are in trouble.
Zack, Alfa kızların başı dertte.
- [Siren Blaring] - You stupid kid!
Seni aptal velet!
- [Horn Blaring] Marge, look at all this great stuff I found at the marina!
Marge, marinada bulduğum şu güzel eşyalara bak.
If Magneto strikes anywhere within the vicinity of... ( ALARM BLARING )
Magneto bir yere saldırdığı taktirde...
( Siren Blaring ) Caller # 4 :
Bir tane daha gördüm!
- [Sirens Blaring ] - [ Grampa] No, wait, it is love.!
Hayır. Dur. Aşık oldum!
[Blaring Continues ] [ Scorsese] In Outrage, she presents the ultimate female nightmare... not as a melodrama, but as a subdued behavioral study... that captures the banality of evil... in an ordinary small town.
"Outrage" de en korkunç kadın kâbusunu melodram olarak değil, küçük bir şehirdeki sıradan kötülüğü kullanarak bastırılmış davranış irdelemesi olarak sundu.
They've been blaring your name out on the radio for the last hour, you big ape.
İsmini bir saattir radyoda anons ediyorlar sersem.
Roust them out of bed, sirens blaring.
Yataklarından kaldır onları, sirenler çalıyor.
I grew up in my room wearing headphones blaring music so I wouldn't hear.
Bağırmak. Odamda kulağımda kulaklıkla müzik dinleyerek büyüdüm, böylelikle onları duymuyordum.
Because when I see Marcy in her pyjamas, I'll have a seizure. On my way to the hospital, between the blaring of the sirens and the paramedics yelling "Clear," maybe then I can get some sleep.
Çünkü Marcy'yi pijaması içinde görünce kriz geçireceğim Hastane yolunda siren sesleri ve sağlık ekibinin bağrışları arasında belki güzel bir uyku çekebilirim.
- Wha [Siren Blaring ] - [ Chuckles] Poor Bart.
- Ne - Zavallı Bart.
- [Alarm Blaring ] - [ Shouting] This will sound every three seconds... unless something isn't okay.
Bu alet, herhangi bir sorun olmadıkça her üç saniyede bir öter.
[Seagulls cawing ] [ ship horn blaring in distance]
..
[horn blaring]
Kornaya basmanız bitince haber verin, bayım.
( horn blaring )
Çeviri : ismetdai
There's no freedom, horns blaring... - Carlo! - What?
- Korna seslerinden geçilmiyor!
- [Alarm Continues Blaring] - What's next?
Sonra?
[Alarm Blaring] Uh, I, uh... I think we " re about out of fuel.
Sanırım yakıtımız bitiyor.
( alarm blaring ) d-13!
D-13. Onu D-13'te istiyoruz.
( ALARM BLARING ) CYCLOPS ON PA : Emergency!
Acil durum!
[Alarm Blaring]
Evet, efendim, Homer'ın rahatsızlığına ya bozulmuş bir yiyeceği mideye indirmesi..
[Alarm Blaring ] - It seems to have spotted us! - [ Gasps]
Sanırım bizi farketti!
( Police sirens blaring ) Move! Move!
Yürü, yürü, yürü.