Blues перевод на турецкий
1,777 параллельный перевод
Cage was seen across town drinking away his post-game blues.
Cage, kasabanın başka bir yerinde maç sonu üzüntüsünü atmak için içerken görülmüş.
Aw, ratings blues?
Reytinglere mi canınız sıkıldı?
- Um, "Gefilte Fish Blues"... Um, " My Freaking Back is Killing Me and
Yahudi Köftesi Blues.
We could be at the blues festival in Rockland by now.
Şimdiye kadar Rockland'deki caz festivalinde olabilirdik.
We were actually supposed to go to a blues festival.
Aslında, bir caz festivaline gitmemiz gerekiyordu.
Some were born to sing the blues
Bazıları maviler içinde şarkı söylemek için doğar
I've seen Oxford Blues.
Üniversite dersleri.
I should have put that together.
Oxford Blues'u izlemiştim.
Love her green eyes and his baby blues.
Şunun yeşil gözlerine, diğerinin gözünün mavisine bayıldım.
Mostly blues, you know, James Cotton, some original stuff.
Genellikle blues. James Cotton, bazen kendi bestelerimiz.
So far, no one's reported missing a pair of cobalt blues, Gibbs.
Şu ana kadar bir çift mavi gözün kaybolduğu bildirilmemiş, Gibbs.
Yes, he was wearing his service dress blues.
Evet, mavi görev elbisesi giyiyordu.
Oh, Julie, this is just what we need to lift us out of our holiday blues.
Oh, Julie, bu tam da bizim tatil üzüntüsünden çıkmamız için gereken şey.
Robert Johnson was a blues man back in the'30s.
Robert Johnson 1930'ların bir Blues müzisyeni.
I thought, didn't you stay over in her room, the night we did all the blues
Blues dinlediğimiz gece odasında kalmamış mıydın?
- Blues Brothers, Betty Blue, Blue Velvet, the Big Blue?
Blues Brothers, Betty Blue, Blue Velvet, The Big Blue.
If I were you, I'd step up to him, look him straight in the eye with those beautiful blues and invite him out for a cup of coffee before he escapes.
Ben olsam, ona doğru gider, o güzel, mavi gözlerinle gözlerinin içine bakar ve kaçmadan önce onu kahve içmeye davet ederdim.
You like the blues.
Sen de blues seviyorsun.
Yes, but the blues are unpopular.
Evet, ama blues popüler değil.
Come on, cuz, don't give one more second of thought to those vacant baby blues.
O boş hüznü artık bir yana bırak.
Man, I look like one of the "Blues Brothers".
Blues kardeşlerden biri gibi görünüyorum.
The blues... How lovely.
... harika.
"Baseball Blues ( For Love of a Ball )" My original reason for visiting this place was to investigate reports of a foreign ship that had been spotted from time to time in the area recently.
495 ) } Beyzbol Blues buraya bölgede sık görülen bir yabancı gemisini soruşturmak için gelmiştim.
Spawns the birth of the blues. And rock roll.
Blues'un ve rock roll'un doğuşu böyle oldu
He teaches rhythm. I teach the blues.
O ritim, ben de blues öğretiyorum.
Razors and Blues Friday night. 120 yellow, pal.
Razors ve Blues Cuma gecesi. Bir yirmilik sarı.
"I'd Rather Have The Blues."
"I'd Rather Have The Blues."
Get changed out of those working blues.
Üniformalarınızı giyin.
Sir, the uniform for noon meal formation is Working Blues.
Efendim, öğle yemeği üniforması Working Blues.
Soul, gospel, RB, jazz, blues, everything else the man has grabbed from us.
Ruh, incil, RB, jazz, blues adamın bizden çaldığı diğer herşey.
Well, I play the blues harp.
Ah, ben caz harpı çalarım.
Ain't but one kind of blues.
Yalnızca tek bir blues vardır.
I'm talking about the blues! I ain't talking about monkey junk.
Burada bahsettiğim blues, saçma sapan müzikler değil!
And it consisted between male and female.
Blues, kadın ve erkekten doğar.
But you should know more than me, ain't no better cure for the blues than some good pussy.
Ama benden daha iyi bilirsin ki, kederi azaltmak için işini bilen bir karıdan daha iyi şey yoktur.
I mean, playing guitar in them blood-bucket jukes all your life, a nigger learn how to sin.
Hayatı boyunca blues mekânlarında gitar çalan bir zenci günah işlemeyi iyi bilir.
Sometime, that kind of blues will make you even kill one another or do anything that kind of low.
Bazen, böyle bir blues size birini öldürtebilir ya da başka aşağılık bir şey yaptırabilir.
That's where the blues started.
Blues buradan gelir.
Uh-huh, that brings out the blue in your baby blues.
Bu gözlerindeki maviliği ortaya çıkardı
Best beer, best blues, some of the best beer bums in town.
En iyi bira, en iyi müzik, ve biraz da bira serserileri.
He had every record B.B. King ever cut, and he was known to play a pretty mean blues guitar himself.
B.B. King'in yayınlanmış tüm albümlerine sahipti ve kendisi de ayrıca çok iyi blues gitar çalardı.
That was Pete Townsend and the boys with "Summertime Blues", wrapping up a thirty-minute commercial-free music sweep.
Pete Townsend ve grubu "Summertime Blues" ile, 30 dakikalık reklamsız bir müzik ziyafeti çektiler.
Let's do that blues song we used to do.
Önceden yaptığımız gibi blues şarkıları yapalım.
He's giving you the blues
O seni üzüyor
As you can imagine, the Blues aren't too happy about that.
Tahmin ettiğiniz gibi, Maviler bundan mutlu olmayacaklar.
And now you sit and stuff your face You got the processed-sugar blues
Şimdi oturmuş surat asıyorsun Şeker yiyeyek bunalımını atıyorsun
One of the blues actually coming into psych ward.
Mavilerden biri, psikiyatri koğuşuna gelmiş.
Put your blues on over your PI gear.
Mavi üniformalarını işçi kıyafetlerinin üzerine giy.
Blues is awesome.
- İyiyiz.
* All my blues have blown away * Woopah, oh, yeah, yeah
MUZLETOV
♪ That gimme, gimme, gimme the honky-tonk blues ♪
çeviri : kutlay