Body strength перевод на турецкий
170 параллельный перевод
Looks like you need a little upper-body strength, Seeger!
Bedeninin üst taraflarını güçlendirmen gerekiyor gibi, Seeger!
- No upper-body strength.
- Üst vücut gücü yok.
You see, Marcie, we may not have upper-body strength, but we do have sexual kryptonite.
Yani, Marcie vücudumuz kuvvetli olmasa da cinsel kriptonitimiz var.
How do I gain upper - body strength?
Üst bölgemi nasıl güçlendiririm?
All that upper-body strength really slows you down.
Göğüs kasların o kadar gelişmiş ki bu seni yavaşlatıyor.
Superior upper-body strength, and quads like bridge supports.
Kaya gibi kuvvetli süper kaslar.
If you had some upper body strength, you wouldn't have any trouble with that.
Eğer omuzlarını yeterince güçlendirseydin, bu sorunları yaşamazdın.
I don't have any upper body strength.
Üst kısmım yeterince güçlü değil.
It's really more about upper-body strength, isn't it?
Daha çok vücudun üst kısmının kuvvetli olamsıyla ilgili değil mi?
We're gonna start on upper-body strength With a little rope-climbing.
Biraz ipe tırmanarak üst vücut güçlendirmeyle başlayacağız.
Looks like he's got a lot of upper-body strength- - a real puncher.
Vücudunun görünüşüne bakılırsa... güçlü biri.... zımba gibi biri.
It's called upper-body strength, Neil.
Ona üst beden gücü denir.
The thing about the wheelchair... it builds upper-body strength.
Tekerlekli sandalyenin tek iyi yanı vücudun üst bölgesini güçlendirmesidir.
You have oddly powerful upper body strength.
Tuhaf bir biçimde üst vücudun çok kuvvetli.
Especially if he was dragged by somebody with limited upper body strength.
Hele vücudunun üst kısmı zayıf olan biri tarafından çekildiyse.
I've got good upper-body strength.
Üst bedenim oldukça kuvvetli.
With my fashion sense and your freakish upper body strength this kid could take over the world!
Benim moda algım ve senin anormal üst beden kuvvetinle bu çocuk dünyaya hükmeder!
I believe that the killer was approximately 5'4 ", right handed... and lacking upper body strength.
Bence katil ; yaklaşık 1.60, sağ elini kullanıyor ve vücudunun üstü güçsüz.
'Cause she's got the upper body strength for it.
- Çünkü üst vücudu yeterince kaslı.
The state's requirement for upper body strength is ten chin-ups.
Üst vücudun güçlenmesi için, on barfiks çekmek gerekiyor.
Someone order 140 pounds of upper-body strength?
Biri 65 kiloluk bel üstü kuvveti mi sipariş etti?
Frank... the killer has limited upper-body strength.
Frank, katil sınırlı üst beden kuvvetine sahip.
I did kind of embarrass myself before with the pushups, but I do have great upper body strength.
Şınavlara başlamadan önce kendimden utanır gibiydim ama şimdi kuvvetli bir vücuda sahibim.
If I want to take out Moo Yeon from Hong Ryeon's body, I can't do it with only my strength.
Moo Yeon'u Hong Ryun'un bedeninden çıkarmak istiyorsam bunu tek başıma başaramam.
And that strength will become a part of you, body, mind, and spirit.
Bu şekilde, duaların güç kazanır ve bu güç senin bir parçan olur.
... as they would look to the mountains whence cometh our strength. From time remembered, wherever man's body has known hunger and oppression, lost in darkness and despair, and here, here in this courtroom living still, in spite of dungeon, fire and sword...
Anılan devirden beri onlar dağlara baksa da her nerde olursa olsun, açlığın en kötüsünü umutsuzluk ve karanlıkta kaybolmayı bilen insanın bedeni burda, bu mahkeme salonunda zindana, ateşe ve kılıca rağmen hâlâ yaşıyor.
The human body, it has that strength.
Öyleyse dayanıklı olmak zorundasın.
I'm so very strong, both in body and soul but you never give me a task worthy of my strength.
Hem madden hem manen çok güçlüyüm ama bana gücüme layık bir vazife vermedin.
That man has strength of body and spirit.
Bu adamın olağanüstü bir gücü var.
It will have twice the strength and agility of your body, Engineer, and will last a thousand years.
Vücudunuzdan iki kat güçlü ve hızlı olup 1.000 yıl dayanacak.
And with her strength, she virtually sustained your body's physiological reactions.
Kendi gücüyle, senin vücudunun fizyolojik tepkilerini taşıyabiliyor.
It will burn your skin, sap your strength cut your efficiency, drain the moisture from your body and thicken your blood unless you drink water.
Tenini yakar, direncini kırar hareket kabiliyetini zayıflatır, vücudundaki nemi kurutur Su içmedikçe kanını pıhtılaştırır.
The strength of your body...
Bedeninin gücü...
Once I have suffered the solitude caused by my peculiarity long enough... it may be that naked I will hold these boys... who shatter me with their audacity and strength, against my body.
Bir zamanlar çarpıntılarımdan kaynaklanan yanlızlığımımdan çok çektim. Nedeni vicudumun karşısındaki, cüretkarlıkları ve güçleriyle beni sarsacak bu erkeklere sarılacak olmam.
It'll be going into profit any day now, partly because I've hired a bloke... of astounding competence and strength of body and mind... to look after it with me.
Çok yakında kâr etmeye başlayacağız, ama bölünecek, çünkü yanıma şaşılacak kadar yetenek dolu ve bana göz kulak olacak kadar zihnen ve bedenen güçlü birini işe aldım.
If your strength weakens they will enter every hole in your body.
Eğer gücünü kaybedersen bedenindeki bütün deliklere girerler.
At the end of the three months, you will have a balanced mind, sharp as a razor, a body of perfect health and strength, a spirit of peace and clarity.
Üç ay sonunda zihniniz dengelenmiş olacak. Keskin bir jilet gibi. Mükemmel sağlık ve vücut gücü barış ve berraklıkla birlikte ruhunuzla bütünleşecek.
Now surges of adrenaline flow unchecked through the body and brain, giving him augmented strength.
Vucut ve beyindeki bu dalgalanma ona karşı konulamaz, bir kuvvet veriyor.
Train you spirit, as you train your body developing inner strength balance, and harmony, as you learn.
Ruhunu geliştirerek, ruhunu ve bedenini eğitmeyi... ve dengelemeyi, öğrenmektir.
I have noticed a weakness in one part of the body is compensated by great strength elsewhere.
Vücudunun bir yarısının zayıflığını müthiş gücüyle telafi edebiliyordu.
You need strength in your upper body.
Vücudunun üst kısmını güçlendirmelisin.
Power of body... and strength of steel?
Beden gücü ve çeliğin gücü öyle mi?
My new body shall be superior in strength to my shattered one, with a skin that is virtually indestructible.
Yeni bedenim, yok edilemez kaplaması sayesinde eskisine oranla çok daha güçlü olacak.
Your Kryptonian body draws its strength from Earth's yellow sun.
Kryptonlu vücudun Dünya'nın sarı güneşinden enerji çekiyor.
You must take her body, burn it...,... then sprinkle the ashes into the Fountain of Strength, on Mount Fuji.
Bedenini bulup yakmalısın, Sonra Fuji Dağı üzerindeki Mukavemet Çeşmesine, küllerini serpmelisin.
Witnesses say it would have taken someone with superhuman strength to account for the state in which the body was found.
Görgü tanıkları cesedin bulunduğu duruma bakarak bunun insan üstü bir güç gerektirdiğini söyledi.
Seeing as how your teeny - tiny little body doesn't have the strength, we're gonna have to let your mind do the wandering.
Genç zayıf küçük bedeninin gücü olmadığına göre, zihnini güçlendirmek zorundayız.
The strength of the sound that comes out of her, it just feels like it's enveloping your whole body.
Bundan çıkan ses bütün vücudunu kaplıyormuş gibi geliyor.
All right, give our boys the strength to do battle yet again for the honor of Yale, and help us send the Harvard boys home in a body bag.
Tamam. Çocuklarımıza Yale'in onuru için savaşma gücü ver. Ve Harvard'lı çocukları ceset torbasında eve göndermemize yardım et.
Mu-un said you drag your body around, so he said to buy you some meat for strength.
Mu-un dedi ki, buralarda geziniyormuşsun. O yüzden, güç toplaman için sana biraz et yedirmemi söyledi.
With this old body what craving could be left except to verify that I still have the strength to live
Bu yaşlı vücutla ne isteği kaldı sadece hala yaşama direncim var.
strength 143
strengths 16
strength in numbers 19
body fat 19
body parts 18
body language 42
body and soul 43
body experience 27
body asleep 25
body of christ 30
strengths 16
strength in numbers 19
body fat 19
body parts 18
body language 42
body and soul 43
body experience 27
body asleep 25
body of christ 30