Boon перевод на турецкий
382 параллельный перевод
If President Boon remains healthy and in office our nation is secure.
Başkan Boon sağlıklı ve görevde olduğu sürece ulusumuz güvende.
We'll invoke the right of command and place the military under President Boon.
Askeri yönetim ilan eder ve orduyu Başkan Boon'un komutasına veririz.
We of France, who gave the world the boon of liberty shall we not now give it justice?
Dünyaya özgürlüğü bahşetmiş biz şimdi neden adaleti de vermeyelim?
The piano is a boon to me.
Bu piyano benim için bir lütuf.
Boon
- Kaba adam.
Father, whose oath in hollow hell is heard, whose act is lightning after thunder-word. A boon! A boon - that I compassion find for one, the most unhappy of mankind.
Boş cehennemdeki ahidleri duyulan hareketleri fırtınada çakan şimşekler gibi olan benim gibi insanlığın en mutsuz insanı için bile ihsanını esirgemeyen babamız.
My Master has granted him the boon of death.
Efendim ona ölümü hediye etti.
Mother Goddess, grant me this boon
Ana Tanrıça, bunu bana lütfet.
The boon I seek is that the first son born of this unión shall be named after my father.
Benim aramış olduğum bu birliğin nimeti doğduğunda, babamdan sonra adının dünyaya verilecek olması.
A hundred silver coins the unexpected boon.
Beklenmeyen nimet yüz gümüş para.
Boon!
Boon!
Hey, Boon!
Hey, Boon!
Here it comes, Boon!
Geliyor Boon!
As for my friend Boon Hogganbeck, he found his souls lily maid, the virgins love of his rough and innocent heart.
Arkadaşım Boon Hogganbeck ruh ikizini, kaba ve masum kalbinin eşini buldu.
Hey, Boon!
Selam Boon!
What are you doing, Boon?
Ne yapıyorsun Boon?
- Your car, Boon?
- Senin araban mı, Boon?
Boon, I want the automobile locked in the carriage house.
Boon, otomobili ahıra kapatmanı istiyorum.
Don't be rude to Callie, and don't be advised by Boon.
Callie'ye kaba davranma ve Boon'un da peşinden gitme.
Boon heard her.
Boon da duydu.
- See you, Boon.
- Görüşürüz Boon.
You see, Boon knew something I didnt :
Boon benim bilmediğim bir şey biliyordu :
Jump out and help Mr Boon.
Hadi, Bay Boon'a yardım et.
Why, it's Boon Hogganbeck, with a little blue-eyed child in tow.
Boon Hogganbeck'le mavi gözlü küçük bir çocuk.
Come in, Boon.
Gelsene Boon.
I don't know, Boon.
Bilmiyorum Boon.
- Hello, Boon.
- Merhaba Boon.
Boon, I'm not gonna roll around...
Boon, seninle yine...
We know one thing, don't we, Boon?
Bir şeyi iyi biliyoruz, öyle değil mi?
Like what, Boon?
Ne gibi Boon?
Boon...
Boon...
Hello, Boon.
Merhaba Boon.
- Evening, Boon.
- İyi akşamlar Boon.
I see, promised her you wouldn't go drinking with Boon.
Anlıyorum, Boon'la içmeye gitmeyeceğine söz verdin.
Boon, go downstairs and get a glass of cold milk.
Boon, aşağıdan bir bardak soğuk süt getirir misin?
- I'm quittin', Boon.
- Bırakıyorum Boon.
- Boon Hogganbeck!
- Boon Hogganbeck!
- Boon Hogganbeck.
- Boon Hogganbeck.
Hey, Boon.
Selam Boon.
Just a minute, Boon.
Bir dakika Boon.
Go bet on Boon's horse and get rich...
Boon'un atına bahse girip, zengin...
- Boon, stop that!
- Boon dur!
- Where's Boon and Corrie?
- Boon ve Corrie nerede?
- What did Boon say?
- Boon ne dedi?
Boon hit her?
Boon ona vurdu mu?
Boon and Lucius...
Boon ve Lucius...
So win, so me and you and Boon can go back.
Kazan ki, sen, ben ve Boon eve geri dönelim.
- OK, Boon...
- Tamam Boon...
She's a friend of Boon's.
Boon'un arkadaşı.
And whereas in most professions these would be considerable drawbacks in chartered accountancy they're a positive boon.
Bunlar çoğu meslek için olumsuz buna karşın muhasebecilik için bulunmaz özellikler.
"no sense of humor", "tedious company"... and "irrepressibly drab and awful". And where as in most professions these would be considerable drawbacks... in accountancy they are a positive boon.
Birçok iş kolunda bunlar dezavantaj olarak görülse de muhasebecilikte nimet olarak algılanırlar.