Branko перевод на турецкий
62 параллельный перевод
This is my cousin, Branko.
Kuzenim Branko.
Branko, this is Frank.
Branko, bu arkadaş da Frank.
Lieutenant Branko Susinsky is Jewish.
Rütbeli bir subayın... himayesinin faydalı olacağından eminim.
- Branko!
- Branko. Branko!
Branko...
Branko...
Branko doesn't need to know.
Branko'nun haberi olmasa da olur.
You need Branko.
Branko sana lazım olur.
Branko!
Branko!
- Branko, come here.
- Branko, Branko gel haydi.
Branko has been on the can for a half hour.
Branko da yarım saattir tuvalette.
Branko, damn it.
Branko, vay anasını.
Branko, hurry up.
Branko, hemen kendini toparla.
- Branko...
- Branko...
I don't know. Branko got sick.
Branko'nun midesini bozdu.
What about Branko?
Branko ne alemde?
Branko Lazarov, who says... he saw nothing, heard nothing and it wasn't him, it was his brother?
Tek söylediği de bir şeyden haberi olmadığı. Acaba kardeşi falan mıydı?
Branko got the ass with us, sir.
Branko bizimle kafa buluyor efendim.
We've got a statement from a lorry driver that puts Branko Lazarov in the lay-by at the right time.
Branko Lazarov'u o gün cebe bırakan kamyon şoförünün ifadesini almıştık.
I know you long for Branko to lead you to Leanne, but there's not a shred of evidence to link their murders except she bought flowers from him.
Branko'nun seni Leanne'e götürmesini istediğini biliyorum. Ancak kadının ondan çiçek satın almış olması dışında cinayetlerini ortak kılan hiçbir delil yok.
If we could just find evidence to link Branko and Kyle Betts...
Branko ile Kyle Betts arasında bir ilişki bulabilirsek...
Or Branko and... our two veterans of the war in Yugoslavia, that's the annoying one.
Veya Branko ile bizim iki Yugoslavya savaşı emektarı. Bu konu insanın canını sıkıyor.
Never got this kind of coverage for poor old Branko, did we?
Zavallı Branko için hiç böylesine cafcaflı bir haber yapmamışlardı.
Branko was a bit lacking in the long-blonde-hair department.
Branko'nun uzun sarı saçları eksikti de ondan.
Robert, Branko's mum doesn't know about the wedding plan. It's just better that way, ok?
Branko'nun annesi evlenme planımızı bilmiyor.
And you're here on a business trip.
Sen Branko'nun New York'tan arkadaşısın.
This is Robert, Branko's friend from New York.
Merhaba. Bu Robert.
Robert, this is Olga Branko's mother.
Branko'nun New York'tan arkadaşı.
In the meantime you can wear Branko's clothes.
İşte bu kadar. Bu...
- Did Branko call you? - Yes, he did.
- Branko seni aradı mı?
- Are you and Branko good friends?
Branko ve sen yakın arkadaş mısınız?
- How do I know Branko?
Branko'yu mu nereden tanıyorum?
That photo in Branko's room is that his dad?
Branko'nun odasındaki fotoğraftaki babası mı?
I met Branko's father here.
Branko'nun babasıyla burada tanıştım.
Branko and Ivana told me that... wedding was to be today.
Branko ve Ivana dedi ki düğün bugün olacakmış. Parayı alırsan.
His name is Branko Petrovic.
Adı, Branko Petrovic.
Branko Petrovic?
Branko Petrovic?
Branko Petrovic.
Branko Petrovic.
- Yeah, I'm looking for Branko Petrovic.
Evet, Branko Petrovic'i arıyorum.
And what you know, I want to know right now or you will be charged as a suspect in the murders of Branko Petrovic and Gus Waldron.
Ve bildiğin şeyleri, şu anda bilmek istiyorum. Aksi taktirde, Branko Petrovic'in ve Gus Waldron'u öldürmekten, şüpheli olarak suçlanacaksın.
- I admit I talked to Gus Waldron and he gave me Branko Petrovic's name.
Gus Waldron ile konuştuğumu kabul ediyorum ve Branko Petrovic'in adını bana o verdi.
I arrested him on suspicion of abduction.
Branko Lazarov.
- You the guy from the phone?
Telefondaki adam sen misin? Hayır, ben Branko'yum.
You're Branko's friend from New York.
Öylesi daha iyi.
Welcome.
Branko'nun annesi.
I'll show you Branko's room. I mean your room.
Branko'nun odasını göstereyim.
It should be ready in the afternoon.
Bu arada Branko'nun kıyafetlerini giyebilirsin.
It's Branko.
Branko arıyor.
Brother, you better have the money.
Branko, o parayı hemen bul!
Branko is a good guy.
Branko iyi adamdır.
- Who is arrested?
Branko. - Niye tutuklandı?
Branko is out of jail.
Branko hapisten çıktı. Aradı.