Brat перевод на турецкий
2,047 параллельный перевод
Sometimes, she pretends to be a stuck up Overland Park brat, and sometimes,
Bazen, Overland Park'taki kendini beğenmiş veletlerden olup, çıkıyor.
I've had enough of that rich brat producer.
Şu zengin, ahmak yapımcıdan bıktım artık.
He slid off the roof of the Brat.
Yaramazlık yapıp, tavandan kaydı.
Spoil brat.
Al onu.
Navy brat.
Denizci çocuğu.
The one you're magically gonna get by sulking and acting like a brat?
"İşini" mi? Şans eseri, somurtup mızmızlanarak alacağın iş mi?
And stop acting like a spoiled brat.
Sokak çocuğu gibi konuşmayı da kes.
The little brat, Kiki, scatters it all around like land mines.
Kiki bücürü, her yeri döküp saçıyor.
You left our daughter in the care of that spoiled, selfish, emotionally stunted brat?
Bunu sana sır olarak anlatmıştım. Anlaşmamızda bu yoktu. Hiçbir anlaşma yapmadık zaten.
She's a spoiled, shallow brat... with the metabolism of a frickin'Russian gymnast.
O şımarık, yüzeysel ve sanki Rus jimnastikçi metabolizmasına sahip.
Where the hell is that brat?
Nerede lan bu?
You spoiled brat!
- Beceriksiz velet!
How dare you hiding when I call you, you spoiled brat.
Seni çağırdığımda nasıl saklanırsın, seni terbiyesiz velet?
- You do not recover your brat?
Senin gidip yengecinle uğraşman gerekmiyor mu?
You brat!
- Seni şımarık velet!
And that little brat of hers Christopher came running over waving that damned gun of his around.
Arsız veledi Christopher da lanet silahını etrafa sallayıp koşturarak peşinden geldi.
But Claire, she's... she is a spoiled little brat that has pulled the wool over everyone's eyes, including Ethan, and she deserves to go down.
Ama Claire, Ethan dahil herkesin gözünü boyayan şımarık bir çocuk ve yerin dibine batırılmayı hak ediyor.
And continue to ignore What an ungrateful.. .. spoilt brat you've become!
Karışmayıp nankörleşmene seyirci mi kalayım?
always up to mischief, my little brat.
Neden yaramazlık yapıyorsun?
Drunkard? Brat! You broke the bottle on him after making out with Rasika?
Rasika'yla oynastıktan sonra kafasında şişe mi kırdın?
Brat!
Brat!
- You brat!
- Seni piç!
You brat!
seni piç!
Stop, you brat!
Dur, Seni piç!
Useless brat Please...
Yararsız velet. Lütfen...
Where has that brat gone...
Nereye gitti bu kahrolası...
You're nothing but a self absorbed, self-indulgent little brat.
Sen, sadece kendini düşünen bencil bir şımarıksın.
What did that brat want?
O sıçan senden ne istiyordu?
- Go get that, brat
- Git al şunu, velet.
Was she, like, an Army brat?
Kadın asker çocuğu falan mıydı?
Who I was always totally horrible to and I was just such a brat and...
Ona hep kötü davrandım. Her zaman şımarığın tekiydim.
That brat Hakan?
- O Sümüklü Hakan?
Yes Hakan the brat.
Sümüklü Hakan.
Actually I'm grateful I didn't end up a spoiled brat.
Şükürler olsun ki, yüksek sosyeteden materyalist bir züppe olarak yetişmedim. Bunun için şükrediyorum.
That brat.
Seviyesiz!
You brat, I'm going to leave without you.
Sensiz gideceğim bak.
So, if you put childish, spoiled, whiny brat all together... that about sums it up.
Her halükarda, çocuksu, şımarık, mız mız bir velettir... Özetle böyle.
When she was nine she wasn't a fuckin complete fuckin'spoil fuckin'brat!
9 yaşındayken bu kadar lanet, şımarık bir velet değildi.
Let edward raise my brat.
Bırak Edward benim piçimi büyütsün.
Hey, you little brat... Don't act like we know each other and just go away.
Hey, küçük velet... birbirimizi tanıyormuşuz gibi davranmayı kes.
I'm not a little brat.
Ben küçük bir velet değilim.
You little brat!
Seni şımarık velet!
The brat?
Sosiste?
You a... you a brat man, Officer Jorgensen?
Siz de ızgara sosisi müptelası mısınız, Memur Jorgensen?
I could tell that the officer was a brat man because, well, he was out of breath just from walking to my car and he had mustard on his holster.
Polis memurunun sosis meraklısı olduğunu anladım çünkü arabama yürüyene kadar nefes nefese kalmıştı ve tabanca kılıfında hardal vardı.
You know, that grandchild of mine, she already is showing signs of becoming a world-class spoiled brat.
Torunum bile, birinci sınıf şımarık bir afacan olacağının sinyallerini şimdiden veriyor.
Y-You little brat!
Seni küçük velet!
You and this brat?
Sen ve bu küçük velet mi?
Wow. You are one spoiled, selfish, little brat.
Sen berbat ve bencil mızmızcının tekisin.
Do I have to tell you over and over again, you spoiled brat?
!
- She's such a brat.
Bu süprüntü!