Britain перевод на турецкий
2,098 параллельный перевод
Britain and America, the two most respected countries in the world.
İngiltere ve Amerika, dünyada en çok saygı duyulan iki ülke.
It's time for Little Britain USA.
Little Britain USA zamanı.
One of the most popular pastimes in Britain, after dog-fighting and mocking the afflicted, is transvestism.
Köpek dövüşünden ve zavallılarla dalgadan sonra İngilteredeki en yaygın şey tranvestilerdir.
The number-one drink in Britain is boiling water.
İngilteredeki bir numaraları içecek kaynak sudur.
As in Britain, if you have a keen interest in dodgy share dealings and illicit sexual liaisons, you may like to become a politician.
İngilteredeki gibi, eğer tehlikeli hisse işlerine ve yasadışı cinsel ilişkilere ilgiliyseniz bir politikacı olabilirsiniz.
The United Nations is an international organisation that America and Britain consult to see if they should start a war with somebody and whose advice they then completely ignore.
Birleşmiş milletler uluslar arası bir organizasyondur Amerika ve İngiltere birbirlerine biriyle savaş çıkarıp çıkaramayacaklarını danışırlar. ve verilen tavsiyeler hiç kabul edilmez.
Britain and America.
İngiltere ve Amerika.
Let us find out now in this, the final episode of Little Britain USA.
Hadi bunu hep birlikte, Little Britain USA'nın son bölümünde keşfedelim.
Children were, of course, abolished in Britain during the 1950s, but remain very popular in America.
Çocuklar, 1950lerde ortadan kaldırıldı fakat Amerikada geriye kalanlar çok sevildi.
Politicians in Britain have never been involved in any scandal whatsoever.
İngilteredeki politikacılar hiç bir skandala bulaşmamışlardır.
The health service is free in Britain.
İngilterede sağlık hizmetleri bedavadır.
Britain has sent hundreds of people to the moon.
İngiltere aya binlerce adam gönderdi.
General Janin, our allies France and Britain
General Janin, müttefiklerimiz Fransa and Britanya..
I remembered having read, about a man in Great Britain,
Ben Britanya'da yaşayan bir adam hakkında okuduklarını hatırladı.
In fact, he toured the whole of Britain with his tub, raising money for the children of Africa.
Aslında, Afrika'daki çocuklara para toplamak için tüm Britanya'yı küvette dolaştı.
Hollis is Britain's answer to Mother Theresa!
Çünkü Hollis Britanya'nın Rahibe Teresa'ya yanıtı!
And Britain will be thin.
Ve Britanya incecik olacak.
So, if you want to put it in simple terms, what the Monroe Doctrine did was basically say to Britain,
Monroe öğretisinin Britanya'ya söylediğini basit bir şekilde şöyle özetleyebiliriz :
There are several Stratfords in Britain.
İngilterede iki ayrı Stratfords vardır.
At the Ministry of Agriculture's request, he led a study on genetically modified potatoes, with a budget of over two million euros and a staff of 30 researchers to prepare the arrival of GMOs in Great Britain.
Tarım Bakanlığı'nın talebi üzerine,.. ... genetiği değiştirilmiş patates hakkında 30 kişilik bir personelle birlikte, 2 milyon Avro bütçeli bir araştırma yürüttü. Amaç, GDO'ların Britanya'ya girişine hazırlık yapmaktı.
While the first shipments of genetically modified soybeans were arriving in Great Britain, Arpad Pusztai's superiors authorized him to be interviewed by the BBC.
Genetiği değiştirilmiş soyanın ilk sevkiyatı, Büyük Britanya'ya ulaşmak üzereydi. Arpad Pusztai'nin üstleri, ona BBC'ye mülakat verme yetkisi verdi.
The Arpad Pusztai scandal triggered a massive rejection of GMOs in Great Britain, led by Greenpeace.
Arpad Pusztai skandalı, GDO'ların Büyük Britanya'da, GreenPeace'in önderliğinde şiddetle reddedilmesine neden oldu.
It's hard for me to be jubilant about the idea that the Kremlin controls oil supplies to Britain and her allies.
Kremlin'in Britanya ve onun müttefiklerinin petrol kaynaklarını kontrol etmesine sevinecek değilim.
We have become aware of increased communication traffic between the Mujahadin in Chechnya and persons of interest in Britain.
Çeçenistan ve Britanya'daki mücahitler arasında görüşme trafiğinin arttığını fark ettik.
We've become aware of increased communications traffic between the Mujahadin in Chechnya and persons of interest in Britain.
Çeçenistan ve Britanya'daki mücahitler arasında görüşme trafiğinin arttığını fark ettik.
This wouldn't just be a coup for us, or MI5, or even Britain.
Bu sadece bizim için bir başarı olmayacaktır, ya da MI5 için, hatta Britanya için.
If this goes on, we could see the Balkanisation of Britain.
Eğer bu devam ederse, Britanya'nın Balkanlara döndüğünü görebiliriz.
'Chancellor of the Exchequer, Gillian Calderwood,'defended Britain's financial prospects.'
"Maliye Bakanı Gillian Calderwood, Britanya'nın finansal beklentilerini savundu."
'I believe Britain is weathering the storm.
"Britanya'nın krizi atlatacağına inanıyorum."
'Together, we are putting Britain back on track.'
"Beraberce, Britanya ekonomisini rayına oturtacağız."
'Concern has been expressed today that the apparent suicide of Highland Life president Francis Denham'may signal a tragic turning point for Britain's economic outlook.'
"Highland Life başkanı Francis Denham'ın intiharının Britanya'nın ekonomik manzarası için trajik bir dönüm noktası işareti olabileceği ifade edildi."
This was the chance to punch our weight in the Atlantic alliance, to prove what Britain brought to the table.
Bu Atlantik İttifakı içindeki ağırlığımızı arttırmak ve İngiltere'nin masaya koyduğu şeyi kanıtlamamız için bir şanstı.
It was designed to warn us of any forthcoming Russian attack on Britain.
Rusların İngiltere'ye düzenleyeceği herhangi bir saldırıya karşı bizi uyarmak üzere dizayn edildi.
Whatever happened in Russia, whoever was running it, the KGB knew they could strike with devastating force at the heart of Britain.
Rusya'da ne olursa olsun, ülkeyi kim yönetirse yönetsin KGB İngiltere'nin kalbine yok edici bir güçle saldırabileceğini biliyordu.
The Government has been quick to deny the allegations that any weapons have gone missing in Britain.
"Hükümet iddiayı yalanlamakta ve İngiltere'de herhangi bir silahın kaybolmadığını söylemekte gecikmedi."
They're gonna send Great Britain 50 billion quid in financial aid.
Büyük Britanya'ya 50 milyar sterlin para yardımı yapacak.
We're lucky, it's not so bad here, Britain hasn't got that much petrol.
Şanslıyız, burası o kadar kötü değil. İngiltere'de fazla petrol yok.
I mean, certainly in the United States and Britain at this moment thatís true, it seems to me, but in global terms, I think weíre absolutely in a tiny, dwindling minority thatís going to be defeated by the forces of theocracy, which will probably Ö
ABD ve İngiltere'de şu an için bu kesinlikle doğru gibi geliyor bana. Ama küresel ölçekte bakarsak teokrasinin güçleri tarafından yenilecek, çok küçük, zayıflamakta olan bir azınlığız. Bize şans vermiyorsunuz yani?
Now there are more than 400 vineyards in Britain.
Artık İngiltere'de 400'den fazla üzüm bağı var.
These sea barriers on the Thames cost Great Britain more than a billion dollars, but they're protecting London from sea surges more and more frequently every year.
Thames Nehrindeki deniz bariyerleri İngiltere'ye 1 milyar dolardan pahalıya patladı ama Londra'yı her sene daha sık gerçekleşen deniz yükselmesinden koruyorlar.
He must consolidate his power in France, pursue the war with Britain.
Fransa'da gücünü sağlamlaştırması, ve Britanya ile savaşı sürdürmesi gerekecektir.
Should victory fall to Britain, as it most surely must, then the Bourbons are likely to regain the throne of France.
Kesinlikle olması gerektiği üzere, zafer Britanya'nın olursa muhafazakarlar büyük ihtimalle Fransa'da tahtı ele geçireceklerdir.
Any dealings with a current illegitimate government there could well redound to our detriment... leading us back into a war with Britain we can ill-afford to wage.
Şu anki yasal olmayan hükümetle yapacağımız herhangi bir antlaşma, bizi Britanya ile altından kalkamayacağımız bir savaşa iterek zararımızı arttıracaktır.
Well, you may be as patient and accommodating as you like, Doctor, but for myself, I will not voluntarily put on the chains of France while I am struggling to throw off those of Great Britain!
Eee, siz dilediğiniz kadar sabırlı ve uysal olabilirsiniz, doktor, fakat ben kendi adıma, Büyük Britanya'nınkileri söküp atmaya çalışırken Fransa'nın zincirlerini takmayacağım!
But in hopes that our fellow subjects in Great Britain will restore to us happiness and prosperity, rather than support the Massachusetts militia, we have agreed to pursue the following peaceable measures...
Fakat ; Büyük Britanya'dakilerin Massachusetts'deki milis kuvvetlerini desteklemekten ziyade, bizlere mutluluk ve refahımızı geri verecekleri umuduyla, sayacağım barışçıl tedbirlerin uygulanması kararı tarafımızca alınmıştır :
There can be no mistaking britain's intentions now.
İngilizlerin niyetinin ne olduğuna dair ortada yanlış anlaşılacak bir şey kalmadı artık.
And I tell you, Mr. Dickinson, that to hold out an olive branch to britain is a measure of gross imbecility.
Ve ben de size söylemek zorundayım ki, Bay Dickinson, önlem olarak Britanya'ya zeytin dalı uzatmak büyük bir budalalıktır.
I would gladly lend my hand to sink the whole island of Great Britain in the ocean.
Tüm Büyük Britanya Adası'nı okyanusa batırmak için seve seve yardım eli uzatırım.
They are absolved of all allegiance to the british crown ; and that all political connection between them and the country of Great Britain is and ought to be totally dissolved.
İngiliz Krallığına olan bağlılıkları sona ermiştir Büyük Britanya ile olan tüm politik bağlar koparılmıştır ve koparılmalıdır.
"The christi King of Great Britain " has waged cruel war against human nature itself " in the persons of a distant people who never offended him,
"Büyük Britanya'nın Katolik kralı ona hiçbir saldırıda bulunmayan uzaklardaki insanları esir alarak ve onları diğer yarımkürede köleliğe sürükleyerek, insanın kendi doğasına karşı zalim bir savaş açmıştır."
South Carolina has never been opposed to the principle of separation from Britain.
Güney Carolina Britanya'dan ayrılma ilkesine hiçbir zaman karşı olmamıştır.