Burrito перевод на турецкий
748 параллельный перевод
I decided to train him for racing... far out where nobody could see...'cause I planned to win thousands of pesos... for this little burrito and me.
Onu yarışlar için eğitmeye karar verdim. Çünkü binlerce pezo kazanmayı planlamıştım.
Okay. This burrito was tame as a kitten.
Bu kuş kedi gibi evcilleşmişti.
We both were as tired as could be... and tomorrow was very important... for little Burrito and me.
İkimiz de olabildiğince yorgunduk. Yarın, ikimiz için de önemli bir gündü.
I whispered, "Remember the wings, Burrito."
"Kanatlarını hatırla" diye fısıldadım.
Meanwhile, Burrito and I were, uh, uh, jockeying for position.
Bu arada Burrito ile ben pozisyon alıyorduk.
You should see little Burrito... tearing up the track, so fast you couldn't see us.
Yol boyunca Burrito'yu görmeliydiniz.
But where is Burrito?
Ama Burrito nerede?
Here comes Burrito!
İşte geliyor.
And now coming down across the line of finish, it's Burrito, the winner!
Şimdi bitiş çizgisine yaklaşıyoruz. Burrito kazanıyor!
So many guys have wanted to lead the llama to my lift shaft... but no one's'buried the burrito'with me, yet.
Aslında birçok erkek benimle yapmak istedi ama henüz kimseyle mercimeği fırına vermedim.
On burrito, Pepe Serna.
Burritoda : Pepe Serna.
Burrito!
Burrito!
We could call it "Rio Taco" or "Bite the Burrito."
Adını da "Rio Böreği" veya "Burrito Isır" koyarız.
Come to me, my big burrito.
Gel bana koca bonfilem.
- I'd like a "muchacha burrito".
- Muchacha burrito'yu seviyorum.
Tried to turn me into a burrito.
Beni bir Burrito'ya çevirmeye çalıştılar.
( Roberto ] Pizza, taco, burrito.
Pizza, dürüm falan...
Well, then we have Richard's burrito.
O zaman Richard'ın "dürüm" kuramı kalır.
That's my own theory, based on a Mexican food called the burrito.
Benim kendi teorim, Meksika yemeği olan dürümden ilham aldım.
- I know what a burrito is!
- Dürümün ne olduğunu biliyorum!
You see, I think that time is like a burrito in the sense that one part of itself will fold over and it will just touch the other part.
Zamanın dürüm gibi olduğunu düşünüyorum... yani, bir parçası katlanır... ve öbür parçasına değer.
That chickenshit burrito-man bunch?
O korkak dürümcü herif mi?
I told Dennis if he gives me another political topic, I'd spew burrito chunks.
Dennise'e dedim ki, bir daha bana politik konu verirsen, üstüne kusarım dedim.
I've found the best burrito even made a friend or two.
En iyi burrito yapan yeri buldum, hatta bir iki arkadaş edindim.
You got to have some salsa on your burrito.
Dürümüne sos koymalısın.
Spare me. I had a machaca burrito for breakfast.
Acı bana. Kahvaltıda Meksika dürümü yedim.
- You want your breakfast burrito back?
- Burritonu aldığım için mi kızıyorsun?
Come on, Bart. The tape showed that the robber heated up a burrito.
Hadi, Bart. Kasette gösterildiğinde hırsız Meksika ekmeği yapıyordu.
Maybe it was the burrito.
Burrito yüzündendir.
You would too if you had a price on your head and a bad burrito in your belly.
Siz de olsanız koşarsınız, başınıza konmuş bir ödül midenizde bozuk meksika dürümü varken.
Even if it is a cold veggie burrito.
Her ne kadar soğuk bir sebze dürümü olsa da.
Everyone to my place for squishies and microwave burritos.
Herkes benim dükkana Burrito'lar benden. ( Burrito : Dürüm tarzı meksika yemeği )
- He'll never get away with it. - He just goes too far. One seafood burrito, Apu.
artık daha fazla ileri gidemeyecek çok ileri gitti bir deniz burritosu, Apu
Your other burrito is ready.
Öbür sandviçin hazır.
One burrito and one large Slush.
Bir burrito ve büyük buzlu meyve suyu.
That's a nice button. It goes with my zipper that I found in my burrito at Illegal Pete's.
Kanunsuz Pete'in yerinde yediğim burrito'dan çıkan fermuarla iyi gider.
Is this a nuclear accident burrito or what?
Bu nükleer kaza Burrito'su mu nedir?
Where's my burrito?
Dürümüm nerede kaldı?
Aurora white and a nice burrito.
Tuvalet kağıdı ve burrito.
Come on, honey, have a burrito.
Hadi ama tatlım, burrito ye.
You have a burrito?
Gözleme mi yedin?
He got them microwave burrito things, you know?
Onda mikrodalgada ısıtılan buritto gibi şeyler bile var değil mi?
I'll buy you a burrito.
Ben burrito alacağım.
It could've been a Burrito Grande during Leno.
Leno sırasındaki Burrito Grande'dendir.
Since my breakfast burrito is congealing rapidly, I will be blunt.
Kahvaltım çok çabuk soğuduğu için kısa ve öz konuşacağım.
You want a breakfast burrito?
Kahvaltı için burrito yapıyorum, ister misin?
would you please hand me a burrito?
Bir tane pizza verebilir misin?
My little burrito baby.
Küçük dürüm bebeğim.
I got you a beef-and-bean burrito.
Hey, adamım, sana biftek ve fasülyeli dürüm aldım.
It's as American as a burrito.
Eşek gibi Amerikalılar.
'We stopped by Ruby's favorite restaurant for a burrito'before the big heist.'
Büyük vurgundan önce bir burrito için Ruby'nin en sevdiği lokantaya uğradık.