But i don't want to перевод на турецкий
8,857 параллельный перевод
But I still don't want to be on the receiving end of that criticism.
İyi de ben eleştirilen taraf olmak istemiyorum ki.
I would kiss you, but I don't want to make Mary jealous.
- İnanmıyorum. Seni öperdim ama Mary'i kıskandırmak istemiyorum.
I don't want to get my hopes up, but look at all these arteries feeding into the city... rivers, highways, rail roads.
Fazla umutlanmak istemem ama şehri besleyen şu arterlere baksana. Nehirler, yollar, demir yolları.
You know, it's bad enough that Julius is gonna die, but I really don't want to be standing in a Jack Spade store when he does.
Julius'un ölmek üzere olması yeterince kötü zaten bir de o ölürken gelip de Jack Spade'de alışveriş yapıyor olmak istemiyorum.
Now, I don't want to rush you, but Becky's waiting, and it wasn't easy getting this appointment.
Sen i acele ettirmek istemiyorum ama Becky bekliyor, bu randevuyu almak hiç de kolay olmamıştı.
That's kind of her but I don't want to stop yet.
Çok nazik ama devam etmek istiyorum.
I don't want to stick my nose in someone else's rose, but what I'm hearing is two very passionate partners with two totally different approaches.
Burnumu bilmediğim şeylere sokmak istemem, ama duyduklarıma göre iki çok tutkulu ortak 2 farklı yaklaşımdalar.
Yeah, I don't want to die, but neither do you.
Ölmek istemiyorum ama sen de istemiyorsun.
We'll pick that up later on, but just before we move on and do the news, can I just say, if you're standing in a field with a severed arm, you don't want the NHS to arrive in a diesel van.
Sonra devam edeceğiz, fakat devam etmeden ve haberlere başlamadan önce, demeliyim ki, eğer bir yerde kopmuş bir kolla bekliyorsan, NHS'nin dizel aracının gelmesini istemezsin.
Sing, but I don't want to hear you anymore.
Şarkı tamam, ama konuşmayacaksınız.
I don't want to shoot you, but I will.
Seni vurmak istemiyorum ama vururum.
But, you know, I just... I-I spend... I spend all day trying to convince manly men like yourself that... that, you know, they should deal with their emotions, and I just don't want to do the same thing on my free time.
Ama bilirsin ben, bütün günümü... senin gibi sert erkekleri... duygularını idare etmeleri için ikna etmeye çalışıyorum.
But I don't want to be president.
Ama ben başkan olmak istemiyorum.
What I want is to talk about us, but you don't seem to want to do that, so I'm focusing on this.
İstedigim sey bizi konusmak, fakat sen pek istekli degilsin, ben de bu konuya egildim bu yuzden.
It's my chance to show the world who I really am, but if you don't want to do it, fine.
Ama yapmak istemiyorsan, sorun değil.
Listen, I don't want to add to your misery here, but the coffeemaker is broken, so...
Bak, derdine dert katmak istemem ama kahve makinesi bozulmuş. Yani...
I don't want to be the woman that leaves her husband when he's sick, but that doesn't mean I won't.
Hasta kocasını bırakıp giden kadın olmak istemem ama bu yapmayacağım anlamına gelmez.
I don't want to sound greedy, But a threesome and then a break-up?
Doyumsuz görünmek istemem ama önce üçlü yapıp sonra ayrılabilirler mi?
Nola, I want to ask you if you've ever had any success, but I don't know how to do that without insulting you.
Nola bunu seni küçük düşürmeden nasıl sorabilirim bilmiyorum ama daha önce başarılı oldun mu hiç?
I know we don't need to, but maybe I want to support you and your amazing work.
Seni ve harika çalışmanı desteklemek istiyorum.
By now, I figured you'd know why, but in case you don't know, I want my last words to have some meaning.
Şimdiye kadar nedenini çözmüş olduğunu düşünüyordum ama çözmemiş olma ihtimaline karşı, son kelimelerimin bir anlam ifade etmesini istiyorum.
They've come here. They've stolen our beloved totem. They've ruined our perfect, happy life, and yet we don't know who they are or why they want to hurt us, but I promise you this.
Buraya geldiler, totemimizi aldılar mutlu mesûd hayatımızı mahvettiler ama daha onların kim olduğunu ve neden bize zarar vermek istediklerini bilmiyoruz.
I came to you first because I know you'd want me to, but if you don't come through,
İlk sana geldim, çünkü gelmemi isteyeceğini biliyordum. Ama sen yardım edemezsen anneme gideceğim.
But I don't want to keep hearing "No" from you. One of these times, I'm gonna need a "Yes."
Ama sürekli hayır demeni duymak istemiyorum gün gelecek, evet demen gerekecek.
Look, I don't want to toot my own horn, but I think it's absolutely fucking brilliant.
Kendi kendimi övmek istemem ama bence inanılmaz derecede güzel oldu.
I don't want to start talking business while we still have a whole tournament to play, but...
Turnuvanın daha başındayken iş konuşmak istemiyorum ama...
I don't have a long history in government, but what I do have is an abiding passion to solve problems and a fresh outlook on what Americans want from their government today.
Ancak Amerikalıların hükümetlerinden beklediği sorun çözmedeki sonsuz tutkuyu ve yeni bir bakış açısını sağlayabilirim.
You know, I don't want to be, uh, disrespectful. But is it possible maybe that your husband is suffering from some sort of mental illness?
Saygısızlık etmek istemem ama kocanızın akıl hastalığı olabilir mi?
But, Rose, if somehow I can't, I don't want you to be waiting forever.
Ama bunu yapamazsam sonsuza kadar beklemeni istemiyorum Rose.
I don't want this any more than you do, but... I can't ask the president to do that.
Senden daha başka birşey istemiyorum, ama... bunu Başkan'dan da isteyemem
I want to be Cyrus Beene's husband, and I want to be a journalist, but I don't want to be "Cyrus Beene's husband, the journalist."
Cyrus Beene'in kocası olmak istiyorum ve aynı zamanda iyi bir muhabir olmak istiyorum Ben sadece Cyrus Been'in kocası olmak istemiyorum, Aynı zamanda muhabirde olmak istiyorum. "
I want to be married to you, but I don't want anyone to think that I'm your lapdog.
Seninle evlenmek istiyorum, Ama aynı zamanda insanların her zaman senin kucağında oturan cici köpek olduğumu düşünmesini istemiyorum.
But I don't want to bring it up to Mitchell and put pressure on him because he's been so adamant about not wanting one.
Ama konuyu açıp Mitchell'a baskı yapmak istemiyorum çünkü başka çocuk istemediğinde çok kararlıydı.
Lately, I've been having stirrings, but because it was such an emotional roller coaster in the past, I don't want to bring it up unless I have some sort of indication...
Son zamanlarda bu konuda çok heyecanlanıyorum ama geçmişte bu konuda duygusal olarak öyle çalkalandık ki bu konuyu açmak istemiyorum, ta ki...
I don't want to sound insensitive, but I have acquired a real taste for truffles.
Duygusuz görünmek istemem ama trüf mantarından vazgeçebilecek değilim.
Oh, you're so sweet, but I don't want to intrude, so I'll just see you guys later.
Çok tatlısın ama davetsiz misafir olmak istemem. Sonra görüşürüz.
But that doesn't mean that I don't want to share it with him.
Yine de bütün bunlar, yaşadıklarımı onunla paylaşmak istemediğim anlamına gelmiyor.
Well, look, I can't speak for Archer- - And yet- - but I don't want to risk my life on shady missions for those assholes at the CIA.
- Bak, Archer adına konuşamam. - Ama yine de... Ama CIA için gizli görevlerle canımı tehlikeye atmak istemiyorum.
I'm not against the first but... I don't want to enrich those who'll crush me.
Başta karşı değildim ama Beni ezicek olanları zenginleştirmek istemiyordum.
All right, look, I don't want to point any fingers, but this was all Danny's idea.
Kimseyi suçlamak istemiyorum ama bunlar Danny'nin fikriydi.
But I don't want to give her up unless you think it's the best.
Ama sen neyin iyi olacağını söylemeden vazgeçmeyeceğim.
Oh, listen, I don't want to gush, but I have all your albums.
Dinle, sıkboğaz etmek istemem ama bende bütün albümlerin var.
Look, I don't want to be rude, but you sad losers should go suck somewhere else.
Bakın, kabalaşmak istemiyorum ama siz üzgün ezikler gidin başka yerde eziklenin.
I don't know, but I think we're gonna want to find out.
Bilmiyorum ama bence öğrenmemiz gerek.
I'll say that I don't want it, but I'm willing to give it away to the first person who meets me and asks me for it.
İstemediğimi fakat benimle buluşup isteyen ilk kişiye hediye etmek için istekli olduğumu söyleyeceğim.
I don't know, but... but I know that Kyle would want me to live, to try and find happiness, and I'm sure that Luke would want the same for you.
Bilmiyorum, ama Kyle'ın yaşamamı isteyeceğini mutluluğu bulmamı isteyeceğini biliyorum ve eminim Luke da senin için aynısını isterdi.
I don't want to scare you, but I think he's following me.
Seni korkutmak istemem ama sanırım beni izliyor. Kayıtlarını mı çıkardılar?
Erm, I don't want to be funny or anything but are you sure we're going the right way, because it seems a bit familiar, Gadge?
Komik falan olmak istemiyorum ama doğru yoldan gittiğimize emin misin? Çünkü burası biraz tanıdık geliyor, Gadge
I don't really want to stay at your gran's, Gadge, but thanks.
Büyükannende kalmak istemiyorum, Gadge, yine de teşekkürler.
He came out of prison a changed man, I know you don't want to hear it but he did.
Hapisten değişmiş bir adam olarak çıkmıştı, bunları duymak istemediğini biliyorum ama öyleydi.
I don't want to kiss, but oral sex is good.
Öpüşmek istemem ama oral sekse hayır demem.