Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ B ] / But it's all right

But it's all right перевод на турецкий

1,353 параллельный перевод
All right, maybe it's not what he wanted... but it's what he was hoping for.
Pekâlâ, belki istediği bu değildi ama olmasını umduğu şey buydu.
And it's all right with me, but to the other guys try to surrender for just once.
Ben değil... ama başka erkekler o şekilde düşünebilir.
I know all of that, but it's the right thing to do.
- Kendini de. - Bütün bunları biliyorum. Ama yapılması gereken doğru şey bu.
All right, but play this one delicately, bro because it's gonna get messy.
Pekala ama bu kez dikkatli oyna çünkü bu kez karmakarışık olacak.
All right, I know that it seems like she's being a little neurotic, but high school was hard for her.
Tamam, burda biraz içe kapanık gözüküyor ama lise onun için gerçekten zor geçti.
- All right, but where's it coming from?
Pekala, ama nereden geliyor?
It's beautiful, all right, but I couldn't call a place home unless it came with a pair of warp nacelles.
Burası çok güzel fakat, bir çift warp türbini olmadığı sürece oraya ev diyemem.
All right. The knob's fixed. But go easy on it,'cause it ain't giant-proof.
Kapının tokmağını onardım ama dikkat edin, devlere dayanıklı değil.
Yes, but really, it's all right.
- Peki, peki, gerçekten sorun değil.
I still think, you know, we're all gonna die, and the world is pointless, but it's funny, right, I mean, the Siamese thing?
Hala hepimizin öleceğini ve hayatın anlamsız olduğunu düşünüyorum. Ama komik değil mi?
But no, I'll do it. It's all right.
Ama hayır, ben oynarım.
I know it's a long shot, but pop that box and dust the quarters, too, all right?
Düşük bir ihtimal ama kasasını aç ve çeyrekliklerdeki parmak izlerini de al.
Yeah, it's all right here, but people do sometimes take advantage because it's so relaxed.
Evet, burada işler yolunda, Ama bazı insanlar buradaki rahatlığı kendi menfaatlerine kullanıyor
All right, but that doesn't mean that it's wrong to meet with him.
Tamam, ama bu onunla görüşmenin yanlış olduğu anlamına gelmiyor.
But... it's all right.
Ama... gerek yok.
I know it's silly but I just wanted to see with my own eyes that Pop's all put together right.
Saçma, biliyorum ama iyice birleştirildiğini kendi gözlerimle görmek istedim.
- But it's all right for me?
- Ama benim için uygun, öyle mi?
But because i'm gay it's all right.
Ama ben gay olduğumdan, sorun yok.
I know I've made a few mistakes since then, and you probably don't want me around, but if it's all right with you...
biliyorum o zamandan beri bir kaç hata yaptım, ve beni yanınızda istemiyorsunuz, eğer uygun görürseniz...
All right, Hyde, this car is fine... but, I mean, it's no Vista Cruiser.
Pekala Hyde, araba iyi hoş da bir Vista Cruiser değil yani.
Oh, dear, I couldn't hear what you just said but it's better if you do them all to the right
Ne dediğinizi duyamadım ama hep sağa doğru yapmanız daha iyi olacaktır.
You'll just go through a few typical stock boy tasks... while I firmly, but kindly, oversee you. All right, Kelso. - Got it.
Sen tipik bir depo çalışanı görevini yaparken... ben de sıkı sıkı ama nazikçe, seni denetleyeceğim.
ALL RIGHT, I GUESS IT'S OKAY, BUT ONLY TILL THEY'RE BETTER.
Tamam, ama sadece kızlar iyileşene kadar.
But then, when Jack pulled that Swiss arm it was all, like, schwim-swack-swoof! Man, right through the car!
Ama sonra Jack İsviçre çakısını çekti sanki şöyle "Sivim, sivak, sivuf!" Tam da arabanın oradan!
Aye, he's good, all right. But he'll never do it.
Hay hay, iyi güzel de asla kabul etmez ki?
That's Anakin's tracking signal, all right... but it's coming from Tatooine.
Bu Anakin'in izleme sinyali. Ama Tatooine'den geliyor.
But if it happens again, the deal's off. All right? .
Bu bir daha tekrarlanırsa anlaşma yatar, tamam mı?
He can play the guitar a bit and all that, but he's so into country and western. I mean, it was all right when he was into progressive rock and everything.
Ama Country ve Rock tarzında gelişme kaydetti.
I don't know about y'all, but the suspense is killin'me, so let's get right to it.
Heyecan beni öldürüyor, onun için bunu bir an önce yapalım.
But it's all right.
Ama bu olabilir.
All right, but it's normal he likes her.
Tamam, ama ondan hoşlanması normal. Karın çok güzel.
- Maybe so, but it's a snow beast, all right?
- Belki ama o bir kar canavarı.
It's all violence, right? Nothing can justify what happened. But he wasn't going to kill anyone in that bus.
Bir karar almıştı, sonra fikrini değiştirdi, rehineleri bırakmak istemiyordu.
All right, you two, I may not look it, but I'm this child's legitimate guardian.
Hey siz ikiniz, öyle görünmüyor olabilirim ama ben bu çocuğun yasal korumasıyım.
All right, boss, now, i call you boss because i know it irritates you but that's part of my job, to irritate you.
Archie, paltolar. Bay Cramer ön kapıda ve bilmesini istemediğim şeyi ona söylemeden onunla konuşamam.
But everything's gonna be all right and it'll be OK because it's all very, very good.
Yine de her şey düzelecek. Her şey düzelecek. Çünkü her şey çok iyi.
Oh, she is hot, but now it's real hot. All right. Yo, do.
Bak bir şeyler hatırlamaya başladım.
All right. It's fine with me, but if it's hard for other- -
Peki, benim için sorun yoktu ama madem birileri için çok güç...
All right, so let me get this straight- - it's okay to poke fun at Mom and Dad, but you guys are strictly off-limits?
Şunu açıklığa kavuşturalım ; annemle babamla uğraşılabilir ama sizle asla.
but I'll also be your brother. All right, that's it!
Tamam, bu kadar yeter.
But it's all right.
Ama sorun yok. Sorun yok.
I might as well try it with you. - But... - That's all right, isn't it, if I join you?
Gelmemin sakıncası yok değil mi?
IS MY SON ALL RIGHT? HE'S PUTTING UP A BRAVE FRONT, BUT IT'S TOUGH.
Sağlam durmaya çalışıyor, ama zorlanıyor.
It's good that you're sorry, but no, it's not all right.
Özür dilemen iyi bir şey ama hayır, mazur görmüyorum.
But this time if he wins you get your dad to not close our youth center. What? All right then, let's make it interesting.
Sanıyoruz Jared, AIDS olduğunu söyleyerek kaybettiği itibarını, bir konuşma yaparak..
All right, he's seeing it but he's not- - he's not moving!
Tamam, görüyor. Ama o... o kıpırdamıyor!
But we're working on it, all right?
Ama onun üzerinde çalışıyoruz, öyle değil mi?
It's in all of that stuff. But mostly, people just look right through it.
İnsanlar çoğu zaman görmezlikten geliyorlar.
I feel bad about molesting his sister all those times, but it's all right!
Kız kardeşine sarktığım için pişmanım ama sorun değil.
69's all right, but it's nothin'like oral sex.
Buna 69 derler. 69 öyle bildiğin oral sekse benzemez.
All right, it's an embarrassing question, but surely there must be something in a time of crises...
Pekala, Bu kötü bir soru, fakat kesinlikle kriz anlarında... bir şeyler olmalı...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]