But it's not too late перевод на турецкий
146 параллельный перевод
It's my fault, but it's not too late, is it?
Bu benim hatam. Çok mu geç artık?
But the juvenile minds which you possess will not comprehend its strength, until it's too late.
Ancak ilkel beyinleriniz, meydana gelecek felaketi anladığında çok geç olacak.
Except I can't do anything about it. But it's not too late for you to square things.
Benim bu konuda elimden bir şey gelmiyor..... ama sizin her şeyi yoluna sokma şansınız var.
But it's not too late.
Ama çok geç değil.
But it's not too late.
Vakit lazım tabii.
After all you're not stupid, huh But it's too late to realize it.
o kadarda aptal değilsin, huh ama artık çok geç.
But it's not too late to be saved.
Ama kurtuluş için çok geç değil.
But it's not too late!
Ama geç değil!
- But it's not too late.
- Ama çok geç değil.
But maybe it's not too late for me to start.
Ama belki de başlamak için çok da geç değildir.
Now it's too late for me, but it's not for you. You can be saved.
Benim için çok geç, ama senin için değil.
For me, it's too late, but not for you.
Artık benim için çok geç, ama senin için değil.
But don't worry, Al it's probably not too late for you to do something important.
Merak etme, Al önemli bir şey yapman için çok geç değildir herhalde.
It's too late for me, but it's not too late for you.
Benim için çok geç ama senin için geç değil.
Bajoran workers your time is running out, but it's not too late.
Bajoran çalışanları zamanınız tükeniyor. Ama hala çok geç değil.
It's too late for you to help them but it's not to late to help yourself.
Onlara yardım etmek için çok geç ama kendine yardımcı olmak için çok geç değil.
B'Elanna, I know this is a pretty bizarre situation- - probably not what either one of us had in mind- - but it's too late to worry about that now.
B'Elanna, senin için tuhaf bir durum olduğunu biliyorum- - muhtemelen, bizden birisi aklında bile değildi- - ama bunu düşünmek için artık çok geç.
It's too late for me but not for the others.
Benim için çok geç ama diğerleri için değil.
But it's not too late.
- Fakat hala geç değil.
. But it's not too late to repent your sins and be embraced by the Almighty.
Günahlarınız için tövbe edip Tanrı'ya sığınmanız için çok geç değil.
We may have waited too long, but it's not late.
Belki çok zaman harcadık, ama asla geç değil!
But it's not too late to change your mind about leaving.
Ama gitmeleri için fikirlerini değiştirmek için çok geç değil.
But I promise, it's not too late...
Ama inan bana, çok geç değil...
But it's not too late.
Çok geç sayılmaz.
... but if you're in some kind of trouble and need my help, then you should ask now and not wait until it's too late and everything's all messed up, like you usually do.
Ama başın dertteyse ve yardımıma ihtiyacın varsa o zaman çok geç olmadan ve her zaman yaptığın gibi işleri berbat etmeden... -... yardım etmeme izin ver.
But it's not too late for me to prove that I can be a person of substance.
Ama dolu biri olduğumu kanıtlamam için çok geç değil.
But I will accept your offer of a meal... if it's not too late.
Ama yemek teklfinizi kabul edebilirim eğer bunun için çok geç değilse.
BUT IF THAT'S WHAT YOU WANT, IT'S NOT TOO LATE.
Ama istediğin buysa, çok da geç değil. Evlilik...
BUT, IT'S NOT TOO LATE.
Ama geç değil.
You've made some bad decisions, but it's not too late.
Bazı kötü kararlar aldın ama geç değil.
Oh, but it's not too late to talk to your new best pal, Pat MacDougall!
Ama yeni dostun Pat MacDougall'la konuşurken saat geç değildi!
Now, obviously, it's too late for you, but it is not too late for Rory.
Senin için çok geç. Ama Rory için değil.
It's too late for her, but not for you.
- Onun için çok geç. Senin için değil.
- But it's still not too late.
- Hâlâ çok geç değil.
It's too early in a relationship to have that conversation... but it's too late in my life not to.
Bu sohbet için ilişkimiz daha çok yeni. Ama sormamak için hayatımda çok geç.
But if it's not too late, I wouldn't mind meeting your kids.
Ama çok geç değilse çocuklarınla konuşmak isterdim.
But for her it's not too late.
Ama bu kız için çok geç değil.
But it's not too late to make amends.
Fakat değiştirmek için çok geç değil.
But believe me, it's not too late for us to change our minds about how we treat him.
İnan bana, ona nasıl davranacağımız fikrini değiştirmemiz için henüz geç değil.
- But it's not too late!
- Ama çok geç değil!
- but it's not too late.
Ama henüz geç değil. - Christopher yapma...
But it's not too late to get her back, to give her a proper burial.
Ama onu geri alıp, uygun bir mezara koymak için çok geç değil.
I don't know what's going on here, but in any event, it's far too late and we have not got a pianist.
Burada neler oluyor bilmiyorum, ama her halükârda... artık çok geç. Hem piyanistimiz de gitti.
i know that we have extra security and everything, but it's not too late to postpone.
Fazladan güvenlik ve diğer şeylerin olduğunu biliyorum, ama ertelemek için hala çok geç değil.
But... after you left, I was curious, and... please.It's already too late for amy, but... it might not be for someone else.
Ama... gittikten sonra, merak ettim, ve... Lütfen Amy için çok geç zaten ama... başkası için olmayabilir.
I hope it's not too late, but if it is, I just...
Umarım çok geç değildir ama öyleyse bile..
Unfortunately, not in any way that you'd understand, but-but. but I'm hoping to arrive at a persuasive strategy before it's too late, okay?
Maalesef, anlayacağınız bir yol yok ama çok geç olmadan ikna edici bir stratejiye ulaşmayı umuyorum.
But we know it's not too late to set things right
Ama işleri yoluna koymak için geç değil
That ship has left the dock, but it's not too late.
O gemi limandan çoktan ayrıldı. Ama çok geç değil.
I-i do want to win this contest, but I also want to make sure that a man does not leave this hospital with meningitis or encephalitis and discover when it's too late that all we did was treat his ankle.
Bu yarışmayı kazanmak istiyorum ama aynı zamanda bu adamın hastaneden çıkıp menenjit ya da beyin iltihabı olduğunu anlayıp, bizim sadece bileğine baktığımızı hatırlamasını istemiyorum.
- Yeah, but it's not too late.
- Evet, ama çok geç değil.