But that's me перевод на турецкий
8,081 параллельный перевод
Look, I really appreciate everything that you've done so far, but... there's nothing for me there.
Bak, yaptığın her şey için çok minnettarım fakat benim için yapacak bir şey kalmadı.
But, uh, that's me.
Ama ben buyum.
But if there's just even the slightest little chance that you could go back with her and make her happy, well, then it doesn't matter, because all that matters to me is that you make her happy and that she be happy.
Ama eğer onunla barışıp onu mutlu etmen için en ufak bir ihtimal varsa bile fark etmez, çünkü benim tek derdim senin onu mutlu etmen ve onun mutlu olması.
Whether Mr. Cha would personally bring someone or if he came with his family members knowing, I waited for a really long time hoping that someone from Mr. Cha's family would look for me and knock on that door. - I'm sorry but
İster Do Hyun bir aile üyesini kendi getirsin ister onlar kendilerini öğrenip gelsinler uzun zamandır bir aile üyesinin beni görmeye gelmesini umuyordum.
I don't want to remember, but the memories keep coming to my mind and torturing me. That's why.
– Hatırlamak istemiyorum fakat anılar aklıma gelip duruyor ve bana işkence ediyor.
Yes, Louis, because I work for you now, and I'd like to tell you to stop questioning whether I'm gonna change my mind, but we both know that's never gonna happen, so instead, I'll say... you need to talk to me about it when it does.
- Evet Louis. Çünkü artık sana çalışıyorum. Fikrimi değiştirecek miyim diye sorgulamayı bırak diyorum.
I know that sounds comforting, but, trust me, it's not.
Bu kulağa rahatlatıcı geliyor değil mi? Ama bana güven rahat olmayacaksın.
But it's legit, you know? Anyway, as you're president, I just wanted you all to know that you can always come to me if you need anything, okay?
Neyse, başkanınız olarak bir şey lazım olursa her zaman bana gelebilirsiniz.
But that would mean Dmitri failed at his duties to protect my car, to protect me, and if not that, he must be a spy for the Americans.
Ama bu yine de Dmitri'nin beni ve arabamı koruma görevinde başarısız olduğu gerçeğini değiştirmez ve yapamadıysa, kesinlikle Amerikan ajanı olmalı.
Nobody has keys but me. Wow, that must have really "pissed you off."
Bu sizi "çok kızdırmış" olmalı.
New York's a little too crowded for me, but it is above a bar that I own next to a medical school.
New York benim için fazla kalabalık. Ama altında bana ait bir bar var ve tıp fakültesinin hemen yanında.
A father may bestow his daughter as he chooses, but I would never wed unless I heard from a woman's own lips that she desired me.
Bir baba kızını istediği ile evlendirebilir, ama ben asla onun dudaklarından beni istediğini duymadan biriyle evlenemem.
Give me a day, but no one outside this room must know that I've left.
Bana bir gün ver, ancak gittiğimi bu oda dışındaki kimse bilmesin.
But please tell me that this isn't just some sort of poetic end to Emily's revenge plan, that she's not that far gone.
Bunun Emily'nin öç alma planının şiirsel sonucu olmadığını söyle O kadar uçmadığını söyle.
So I suppose that makes me the victor in our little game, but then who's keeping score?
Bu küçük oyunumuzda galip gelen ben oldum. Ama kim çetele tutuyor ki?
I don't doubt that, but if you don't mind me asking, when's the last time they got you a bail hearing?
Eminim vardır ama şunu sorabilir miyim? Seni en son ne zaman kefalet duruşmasına aldılar?
And, yes, his money got me elected, but that didn't make me his servant.
Evet, parası seçilmemi sağlamış olabilir, ama bu beni onun kölesi yapmaz.
I went to see him a couple days ago to sell him on the idea, and... he told me he loved me like a brother, that he'd always be proud of what we accomplished, but as far as he was concerned, those days were behind him.
İki gün önce fikrimi söylemek için ona gittim. Beni kardeşiymişim gibi sevdiğini ve başarımızla hep gurur duyacağını söyledi ama ona göre o günler geride kalmış.
But if Eric has taught me one thing, it's that origin stories tend to disappoint.
Ama Eric bana bir şey öğrettiyse o da köken hikâyelerinin hayal kırıklığı yarattığıdır.
We know that Barrow sought to undo a blackmailer at Zooss, but it occurred to me, what if he'd stumbled across some other secret along the way?
Barrow'un Zooss'daki şantajcıyı aradığını biliyoruz. Aklıma şu geldi, ya eğer araştırması sırasında başka bir sır ile karşılaşmışsa?
I can't help but think the real reason that you were recruited was because of me.
Sırf bana yakın olduğun için işe alındığını düşünmeden edemiyorum.
Look, Peralta, I know you're having fun, but a helicopter is exactly the kind of wasteful expenditure that Wuntch will use to bury me if something goes wrong.
Bak, Peralta, eğlenmek istediğini biliyorum ama helikopter eğer başarısız olursak tam da Wuntch'un bizi gömmek için bahane olarak kullanacağı bir gereksiz harcama.
And then it will hit me and then for those moments I won't be okay. But... that's fine.
Sonra olanlar aklıma gelir ve o anlar hiç iyi olmam ama sorun değil.
I know that's your story, But could you please walk me through it?
Bunun senin kendi hikayen olduğunu biliyorum ama bunu bana detaylıca anlatabilir misiniz?
Look, there's a lot of things they can get me on... but not this. That's not gonna happen.
Birçok konuda bana bela olabilirler ama bu konuda değil.
I can see why you're so confused, over the years I've adopted quite a few of your country's customs, but that Great British reserve escapes me.
Neden bu kadar kafan karıştı anlıyorum. Yıllar içinde ülkenin geleneklerinin bir çoğunu kabullendim ama bu Güzel İngiliz çekingenliği gözümden kaçtı.
I know that's not possible, m'lady, but if you could just tell me who's replaced him...
Bu mümkün değil biliyorum leydim. Ama onun yerine gelen kişiyi gösterirseniz...
Try to get me in bed? I was thinking more along the lines of dinner, But that's interesting that your mind goes there.
Daha çok yemek gibi bir şeyler düşünüyordum ama aklının oralara gitmesi ilgimi çekmedi değil.
Marta's betrayal... Well, it came as a shock to me too. But that's over now.
Marta'nın ihaneti beni de şok etti ama o artık bitti.
I... I do love you, but that's not a good enough reason for me reason to send...
Ben... seni seviyorum, ama bu benim seni göndermem için yeterli bir sebep değil...
Now I understand that it was yours, but due to the unwritten rules of this life that you chose, it now belongs to me.
Şimdi, bunun senin olduğunu biliyorum, ama seçmiş olduğun hayatın yazısız kuralları gereğince bu, artık bana ait.
Now I understand that it was yours, but due to the unwritten rules of this life you chose, it now belongs to me.
Şimdi, bunun senin olduğunu biliyorum, ama seçmiş olduğun hayatın yazısız kuralları gereğince bu, artık bana ait.
Okay, there's a tunnel up ahead that'll get me there, but it's close to the trench.
Beni oraya erkenden ulaştıracak bir tünel var ama hendeğe yakın.
I know that's the official story, but if you want me to research...
Resmi hikaye olduğunu biliyorum, ama araştırmak için beni istersen...
But that's not for anyone to say... Not you or me or Ivan Turing.
Ama bu kişi sen ben ya da Ivan Turing olmamalı.
But that data might be my last best chance to know what's waiting for me.
Oradaki veriler öldükten sonra beni nelerin beklediğini öğrenmemin tek yolu olabilir.
But that's the one that means something to me!
Ama onun benim için anlamı vardı!
And my ex-husband got a good job that came with a house and a girlfriend, which is great for our son, but fills me with bitterness and resentment.
Eski kocam, bir ev ve bir sevgilinin yanı sıra güzel bir işe de sahip oldu. Oğlumuz için bu çok güzel bir şey. Fakat bana burukluk ve kıskançlık veriyor.
And you feel like you have to protect me now but your constant need to keep tabs on me is making me feel like I'm still in that bunker.
Sana beni koruyormuşsun gibi geliyor ama sen habire peşimde dolanıp durdukça ben hala kapanda kısılıymışım gibi hissediyorum.
Yeah, that's what I thought, but then she changed her e-mail and her number and never sent me an update.
Evet, bende öyle sanıyordum, ama sonra mail adresini ve telefon numarasını değiştirdi ve beni hiç bilgilendirmedi.
But that's all dad needed to get rid of me.
Ama hepsi babamın benden kurtulmaya ihtiyacı olması.
Sorry, let me get this straight. We have a mouse crawling through the food that we ingest, and not only do you two know about it, but you're absolutely unbothered?
Afedersiniz ama, bakalım doğru anlamış mıyım tükettiğimiz yiyeceklerin içinde cirit atan bir fare var ve haberiniz olmakla kalmayıp aynı zamanda umursamıyor musunuz?
I'm staying there because I don't have any power, but Becca's driving me insane with "baby" this and "her bump" that.
Evde elektrik olmadığı için onlarda kalıyorum ama Becca, yok bebekti, yok göbeği şöyleydi derken delirtecek beni.
But that's... that's me.
Fakat bu... bu benim işte.
Partly to watch me driving of course, but mainly so that I can see you.
Kısmen beni yarışırken görmen için ama daha çok benim seni görebilmem için.
Almost everyone we know is selling their London house, but that's not for me to say.
Tanıdığımız neredeyse herkes Londra'daki evlerini satıyor. Ama sanırım bunu söylemek bana düşmez.
It's changed superficially, been cleaned up, gentrified on the surface, but if you ask me it still has that same feel.
Görüntüde çok değişti, temizlendi, nezih oldu ama bana sorarsan aynı tas aynı hamam.
Oh, I-I just assumed after that incident in the parking lot with that bitch in the Lexus, you wouldn't want me to. But, yeah, I'd be happy to help out in the class.
Otoparkta duran Lexus'un içinde yaşanan o fahişe hadisesinden sonra beni istemezsiniz diyordum ama tabii, sınıf işlerine seve seve yardımcı olurum.
But if life with my son has taught me one thing, it's that you need to be ready for anything.
Ama oğlumla yaşadığım hayat bana bir şey öğrettiyse o da, her şeye hazırlıklı olmalısın.
Before you wanted extraordinary measures because you had this stupid idea that you were gonna be a miracle man and wake up and come back to me, but now you...
Sıra dışı önlemler alınmasını istiyordun çünkü mucize adam olacağına dair aptalca bir fikrin vardı. Uyanıp bana geri dönecektin.
I know a train that magnetically levitates is inherently cool, but still, the color's kinda bumming me out.
Bir treni manyetik alandan havaya kaldırmak daha havalı, biliyorum ama yine de, rengi biraz canımı sıkıyor.
but that's not you 16
but that's beside the point 34
but that's not why i'm here 50
but that's okay 199
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's not me 25
but that's normal 26
but that's the way it is 43
but that's it 276
but that's beside the point 34
but that's not why i'm here 50
but that's okay 199
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's not me 25
but that's normal 26
but that's the way it is 43
but that's it 276