Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ B ] / But we have to go now

But we have to go now перевод на турецкий

120 параллельный перевод
There's a surgical team standing by. But we have to go now... or they're going to move to the next person on the list.
Cerrahlar sizi bekliyor, fakat hemen gitmemiz lazım..... yoksa listedeki diğer hastaya verecekler.
We're good to go, but we have to go now, I mean now.
Gitmeye hazırız, ama şimdi gitmeliyiz, yani hemen şimdi.
We still have a chance, but we have to go now.
Hâlâ şansımız var, ama hemen gitmemiz lazım.
I can get you to the Stargate, but we have to go now.
Seni geçide götürebilirim, ama hemen gitmemiz gerek.
But we have to go now.
Ama hemen gitmeliyiz.
But we have to go now, they're all ready!
Ama şimdi gitmeliyiz, herkes hazır!
I can find zedd, but we have to go now.
Zedd'i bulabilirim ama, hemen gitmemiz gerekiyor.
A little bit, but we have to go now.
Birazcık, ama biz şimdi gitmek zorundayız.
Ah, I saw it! Sorry, Majesty, but the guide says we have to go back right now... - before it gets dark.
Affedersiniz, Majesteleri, rehber diyor ki karanlığa kalmamak için hemen yola çıkmalıymışız.
But now we have to go to your place.
Bakın, şimdi evinize gidiyoruz, çok acelemiz var! İyi de, evim burası.
But the only problem we got now... is we have to go and retune it.
Şimdi yeni bir problemimiz var, gidip yeniden ayar yaptıracağız.
You see, they bought something that we hate without asking us, and that is bad, but now we have the right to go out and buy whatever we want without asking them, and that is good.
Bak, bize sormadan nefret ettiğimiz bir şey aldılar. Bu kötü tabii. Fakat şimdi gidip, onlara sormadan istediğimiz her şeyi alma şansımız oldu.
Now, I want you to just let them drift by, but if you see one that catches your eye, we can go back and have a second look.
Şimdilik bırakın geçsinler, ama gözünüze çarpan bir tane olursa, dönüp tekrar bakabiliriz.
But now we have to go!
Ama şimdi gitmemiz gerek!
- Clark doesn't want this released but we have to go with this now. I don't know how long we can stay on.
- Clark bu bilginin duyulmasını istemiyor ama bizim buna ihtiyacımız var çünkü ne kadar yayın yapabileceğimiz meçhul.
That ought to hold them off, but we have to go- - now!
Bu onları tutacaktır, ama şu anda buradan... gitmeliyiz!
Raja, that's true but now we have to go out of our way
Raja o gerçek ama biz yolumuzun dışına gitmeliyiz
I don't know how this is gonna go between us... but right now, we have a very good thing and I don't want to screw that up.
İlişkimizin nasıl gelişeceğini bilmiyorum. Ama şu anda aramızda çok güzel bir şey var ve mahvetmek istemiyorum.
But there's nothing that we can do about it now, so you just have to let it go.
Ama artık yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Yani bu konuyu kapatsan iyi olur.
Ingrid, you're always looking to go on another mission... but we have children now.
Ingrid, sen hep bir göreve gitmek istiyordun fakat bizim şimdi çocuklarımız var.
I know, but they're closing now and we have to go.
Yapma. Kapatıyorlar. Gitmemiz gerek.
We have to go have bath and supper time now, but maybe we can come back and hear the end of that story, okay?
Şimdi banyo yapıp akşam yemeği yememiz lazım, ama belki tekrar gelip hikayenin geri kalan kısmını dinleyebiliriz, tamam mı?
But now though... Wake up the kids, grandparents, everybody, we all have to go together and occupy the homes.
Bakın şimdi çocukları uyandırın, aile büyüklerini, herkesi hep beraber gideceğiz ve evleri işgal edeceğiz.
But go now, so we don't have to deal with ambivalence in this room.
Hemen gidin ki, sınıfta bu kararsızlık durumunu yamayalım.
I can get you to the Stargate, but we have to go now.
Seni geçide götürebilirim, fakat hemen gitmeliyiz.
But if I have to stay here tonight we should go now.
Eğer bu gece burada kalacaksam, şimdi gitmeliyiz.
Uh, sorry to bother you, sir, but it seems that our row is exactly in the middle of the two emergency exits, so we should decide now who should go to the front and who should go to the back if we have to get the hell out of here.
Uh, rahatsız ettiğim için üzgünüm efendim ama, görülüyor ki bizim sıramız... acil çıkışın tam ortasında ve... eğer bu cehennemden çıkmak zorunda kalırsak kimin ön kapıdan, kimin arka kapıdan çıkacağına karar vermeliyiz.
Yes, but we have to get out to go home, eventually... and to get coffee now.
- Evet ama bizim çıkmamız lazım. Eve gitmek ve kahve almak için.
Now, we're not exactly sure how this thing is supposed to go. But your friends have been helping us out... on a couple of key points.
Nasıl yapılması gerektiğini bilmiyoruz ama arkadaşların önemli noktalarda bize yardım etti.
Casey, I really have to go right now, but I think that maybe we could get together later... and we could talk - One second.
Casey, gerçekten gitmem gerek ama sanırım daha sonra bir araya gelip... -... bunu konuşabiliriz.
[Clears Throat] Uh, sorry to bother you, sir, but it seems that our row... is exactly in the middle of the two emergency exits. So, uh, we should decide now... who should go to the front and who should go to the back if we have to get out of here.
Uh, rahatsız ettiğim için üzgünüm efendim ama, görülüyor ki bizim sıramız... acil çıkışın tam ortasında ve... eğer bu cehennemden çıkmak zorunda kalırsak kimin ön kapıdan, kimin arka kapıdan çıkacağına karar vermeliyiz.
We're going to let you all go now, but we will have more questions.
Şimdi sizin gitmenize izin vereceğiz fakat daha sonra sorularımız olacak.
You want to chase after him right now and arrest him without a warrant, you go right ahead, but we both know that kort will have him out before breakfast.
Peşinden gidip mahkeme emri olmadan onu tutuklamak istiyorsan, buyur. Ama Kort'un onu sabaha çıkaracağını ikimiz de biliyoruz. - O zaman tutuklama emrini al.
I'm worried you'll like him more... if he's your son, which he probably isn't, but we should iron this out now because we'll probably have to go down this road again sometime.
Onu daha çok sevmenden korkuyorum... eğer o senin oğlunsa, ki herhalde değil, ama bunu şimdi sağlamlaştırmalıyız, çünkü büyük ihtimalle yine böyle şeylerle kaşılaşacağız.
Now, we can tell you not to have sex, but you have to go beyond that now.
Sana seks yapmamanı söyleyebiliriz ama şimdilik bunu aşmalısın.
I know, but you can't have much in that tiny little suitcase, and I thought maybe when you're rested, not now but when you're rested, we could go to town and I'll get you some proper clothes, and maybe some shorts.
Biliyorum, ama o küçük bavulda o kadar çok şey olamaz. Ve düşündüm de belki dinlendikten sonra, şimdi değil. Ama dinlendikten sonra kasabaya inebiliriz ve sana daha düzgün elbiseler alabilirim ve, ve belki bir kaç da şort.
Right.But we don't- - we don't have time to go into that right now.
- Evet.
Now, don't be offended, but I think we'll go ahead with the wedding anyway and, er, well,... just have to hope she's strong enough.
Şimdi, alınma ama, ne olursa olsun sanırım biz evleneceğiz... ve, ee,... sadece,... Bethan'ın yeterince güçlü olduğunu umalım.
Uh, I'm going to go to the bathroom now, but, uh, when I come back we'll go to my place and have sex.
Şimdi tuvalete gideceğim ama geri döndüğümde evime gideceğiz ve seks yapacağız.
Now that you've already admitted your guilt, we have no choice but to go with an insanity plea.
Şimdi bunun yaparak suçlu olduğunu kabul etmiş oluyorsun böylelikle akli yetersizlik bahanesiyle kurtulma şansında ortadan kalkmış oluyor.
And i know that we are gonna talk about this endlessly in the future, But right now, you have to go outside And make sure that jim does not get back on that road
Ve biliyorum ki gelecekte bunu çok fazla konuşacağız ama şimdi dışarı çıkıp Jim'in tekrar yollara düşüp şehirden gitmeye kalkmayacağından emin olmalısın.
But if we want to know what time it is right now, we have to go back a little further than Steve's picture allows.
Fakat şimdi zamanın ne olduğunu öğrenmek istiyorsam, Steve in resminin sağladığından biraz daha öteye gitmemiz gerekiyor.
But, look, we have to go right now, I'm telling you.
Ama, bak, derhal gitmeliyiz, Sana diyorum.
Now we have to go, but we will talk later.
Şimdi gitmemiz gerek ama konuşmamıza devam ederiz sonra.
Now you're laughing, Curtis... but we have tickets to go on a big ship.
Şimdilik gülüyorsun, Curtis fakat bizim büyük gemi için biletlerimiz var.
I have to stop at the drug store to refill a prescription, but after that, we'll go right now.
Önce eczaneye uğrayıp ilaçlarımı almam gerekiyor ama ondan sonra "hemen şimdi" insanı olacağız.
- Isabella I like you. -... but we'd have to go now!
-... ama hemen gitmeliyiz!
I know this is hard, Ahsoka, but Anakin has to stay behind, and we have to go now.
Bunun zor olduğunu biliyorum Ahsoka, fakat Anakin geride kalmalı ve biz hemen yola koyulmalıyız.
That bothers me but we're not going to go into discussions now because, we came here for something else, man, we came here to have fun, get it?
Bu beni rahatsız ediyor ama bunu şimdi burada tartışmayacağız çünkü, çünkü buraya farklı birşey için geldik, adamım, buraya eğlenmeye geldik, anladın mı?
True. But for now it's the only lead we have to go on.
Ama şu an için elimizdeki tek ipucu da bu.
I'm worried about Cana too but we have to go after Zeref now!
Cana için çok endişeleniyorum ; fakat bir an önce Zeref'in peşine düşmeliyiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]