But you don't know that перевод на турецкий
3,983 параллельный перевод
But you already know that, don't you.
Ama sen bunu zaten biliyorsun, değil mi?
I would say that you're my mom, a woman that I love and admire more than anyone else, but I don't know who this woman is.
Herkesten çok sevdiğim ve saydığım annem derrdim fakat şu an bu kadının kim olduğunu bilmiyorum bile.
Yo, I don't know where that deep shit came from, man, but people are goin'nuts to watch you fight this guy.
La, o zırvalık nereden geldi bilmiyorum, aga, ama insanlar bu adamla dövüşünü izlemek için deliriyorlar.
I know that you don't really talk, but maybe Mr. Strong and Silent could be a little less silent.
Fazla konuşmayı sevmediğini biliyorum ama belki de Bay Güçlü ve Sessiz daha az sessiz olabilir.
Don't know about that, aunty.. ... but you certainly blew my eardrums.
Onu bilmiyorum, teyze ama neredeyse kulak zarımı patlatacaktın.
But there is well-documented scientific proof that you can eat well for less, and they don't know that.
Daha ucuza sağlıklı yiyebileceğinizi yazılı belgelerle destekleyen bilimsel bir kanıt var ve bunu bilmiyorlar.
I have asked her to go back to the old stuff and she said no there you go, I don't know, I don't like to tell, but that's what has happened.
Ona eski ürünleri kullanmasını söyledim ama bana "hayır" dedi. Şimdi de durum bu işte. Böyle şeyleri söylemeyi sevmiyorum ama olan bu.
"I don't know why I do what I do... but I can only promise you that I am going to get help."
"Neden ve nasıl yaparım bilmiyorum ama sana söz veriyorum yardım alacağım."
But it dawned on me that if sacrifice comes easily, if sacrifice comes naturally to you, you don't know the half of it.
Sonra anladım ki eğer fedakarlık kolay olsaydı kendiliğinden ortaya çıksaydı onun önemini bilemezdiniz.
People can do whatever they want, and I don't have any issue with any drugs, that anybody wants to do, but, it's... the thing I think about, I think about where it comes from, you know?
İnsanlar istediklerini yapmakta özgürler,... ve benim uyuşturucuyla, kimin ne yapmak istediğiyle hiç işim olmaz, ama, işte... Acaba bu uyuşturucu nereden geliyor diye düşünüyorum, anladın mı?
But you don't know that until you go to Weldon.
Weldon'la konuşmadan bunu bilemezsin.
We don't award degrees in that. Don't bother answering, but know this, if you truly feel a need to continue with the charade,
Bu alanda diploma vermiyoruz cevap vermek zorunda değilsin ama şunu bil ki
Maybe you think that when you turn 31, but it's not. You don't know till you're 46, which is what I am, how young 31 really is.
46 olana kadar bilemezsin - ki ben 46'yım - 31'in ne kadar genç olduğunu.
I don't know if you noticed, but that was 1992!
Belki farkında değilsin ama 1992'de kaldı bunlar.
I know, I know what you're probably thinking, "How do they justify living here, doing this for all those sleazy guys out there," but we don't look at it like that.
- Biliyorum, şu an muhtemelen "dışarıdaki adamlara böyle şeyler yapıp burada nasıl yaşayabiliyorsunuz" diye düşünüyorsun ama biz olaya bu şekilde bakmıyoruz.
That's it. " But... When the trust goes away, when you can't feel it anymore I don't know how you get it back.
Ama güven kaybolduğunda onu daha fazla hissedemediğinde geri nasıl getirilir bilmiyorum.
I know you don't understand anything that I'm talking about right now, but...
Şu an konuştuklarımdan bir şey anlamadığını biliyorum ama...
I don't know who you are... but I'm pretty dang sure that tablet don't belong to you.
Kim olduğunu bilmiyorum ama elindeki tabletin sana ait olmadığından çok eminim.
Ethan, you're so good at articulating exactly what it is that I'm feeling in a way that I can't even do, and it's everything that I've been wanting to hear, but now I don't know what to do.
Ethan, ben yapamasam bile benim duygularımı açığa çıkarmakta bir hayli iyisin ve duymak için beklediğim her şey ama şimdi ne yapacağımı bilmiyorum.
That's very nice, but you know things don't work like that.
Bunu demen hoş ama işler böyle yürümüyor.
Now, I don't know if you're ashamed, but I do know that your dad sure shit would be.
Şimdi belki seni sarsacak ama babanın vurularak öldüğünden emin olmak istiyorum
That's an area you could improve, but, you know, you don't have to dwell on it or anything.
Bu kendini geliştirebileceğin bir alan, ama bilirsin işte, mesken tutmak falan zorunda değilsin.
I know that you don't wanna hear it, but we share more than you know.
Bunu duymak istemediğini biliyorum, ama düşündüğünden çok daha fazlasını paylaşıyoruz.
I know you're a hermit and everything, but if you don't stop that fucking dog from barking, lam going to roll your trailer off the cliff.
Münzevinin teki olduğunu biliyorum ama şu siktiminin köpeğini susturmazsan karavanını uçurumdan aşağı atacağım.
I don't know, but the fact that you're asking that, what, are you gonna procrastinate?
Bilmiyorum. Ve bunu soruyor olman... ne yapacaksın, gitmeyi mi erteleyeceksin?
See, you don't know that but I know, you deserve it!
Sen bunu bilmiyorsun ama ben biliyorum, sen hak ettin.
I mean, I don't read that shit normally but... you know when he start trying all those personal shit about me... how many people you got working here... you got like 50 people working here.
Normalde öyle zırvalıkları okumam ama o kadar özelimi yazmaya başlayınca... Kaç kişi çalışıyor burada ya? 50 kişi mi?
Well, mommy and daddy, you know, we both grew apart in different directions but we still really good friends, it's just better if we don't live at the same house and that we're not married.
Annenle baban farklı yönlere doğru savrulup birbirinden koptu. Ama hâlâ iyi arkadaşız. Yine de aynı evde yaşamamamız ve evli olmamamız daha iyi.
They're contractors. But you know that, don't you?
Ama bunu zaten biliyorsun, değil mi?
But you don't actually know that.
- Ama bunu bilemezsin ki.
" but, they don't know that you don't know anything.
Ama bilmediğini bilmiyorlar.
A couple of other people are going to another bar, and I know that you don't like leaving the radius, but I really wanna go and have, like, one, two, one million more drinks.
Birkaç kişi, başka bir bara gidecekmiş biliyorum buradan uzaklaşmayı pek sevmiyorsun ancak gerçekten oraya gitmeyi ve bir sürü şey içmeyi istiyorum.
You know, you say that, but I feel like you guys don't.
Böyle söylüyorsunuz, ama hiç de öyleymiş gibi hissetmiyorum.
I know I did the right thing giving you up all those years ago... but... that doesn't mean that I don't love you... or that I can't love you.
Yıllar önce, seni bırakarak doğru şeyi yaptığımı biliyorum. Ama bu, seni sevmediğim anlamına gelmiyor. Ya da seni sevemediğim.
I don't know, maybe it's a habit from all the time that you spent taking care of me, but I don't need that anymore.
Bilemiyorum, belki de bana baktığın onca zamandan kalma bir alışkanlıktır ama artık buna ihtiyacım yok.
I don't know for sure that we will get it, but if we do, will you be able to get it to the right people?
Bulup bulmayacağımızdan emin değilim ama bulursak, doğru insanlara ulaştırmayı başarabilecek misin?
You know, I don't know how it is for other people, but I think on some level we all want to be somebody else, and we all look for that transformative thing that can happen in... in our lives
Başkalarını bilmem ama ben bir düzeyde hepimizin başka biri olmayı istediğimizi düşünüyorum. Ve hayatımızda bu dönüştürücü şeyin gerçekleşmesini bekliyoruz ve bence çoğu kişi şu veya bu şekilde bunu buluyor.
OK, now, that is a concert in Cologne in 1981 and I don't know if you can see, but this guy here is a German person, and he...
Pekala, 1981'de Köln'deki bir konserdi. Görebiliyor musunuz bilmiyorum, ama bu kişi bir Alman.
I don't know if it's the appropriate time, but it's that horse, the one you was talking about, Turning Leaf?
Uygun bir zaman mı emin değilim ama Şu at yok mu? Hani bahsettiğin, Turning Leaf.
I don't know if Frankie's told you, but I don't have any cash or nothing like that.
Frankie size söyledi mi bilmem ama, bende nakit para falan bir şey yok.
But, honestly, I don't think we're going to get a real offer, while that madman's on the streets, you know?
ama açıkçası, o deli adam dışarıda dolanırken gerçek bir teklif alacağımızı sanmıyorum.
I know but it's tough, you don't know how that is.
- Biliyorum ama çok zor. Bilemezsiniz...
But... Don't think for a moment that I'm gonna let this mess interfere with our plans to grow. And we need to know that you're standing with us.
Ama bir an olsun bu karışıklığın büyümekte olan planlarımızı engelleyeceğine izin vereceğimi düşünmeyin.
But you... you don't know me at all, and that's fine.
Lâkin senin beni tanımıyor oluşun benim açımdan iyi bir şey.
I don't know, but I think you need to accept the fact that she ain't never coming back.
Bilmiyorum ama bir daha dönmeyeceği gerçeğini kabul etmelisin.
Now, I don't know him, but I'm pretty sure he would not want you to do whatever it is that you're going to do.
Onu tanımıyorum ama eminim ne yapmaya niyetliysen, bunu yapmanı o da istemez.
I recognize that this is a very difficult time for you, but I think you should know I don't think Daniel's capable of doing any of these things.
Senin için zor bir zaman olduğunu anlıyorum ama ben Daniel'ın böyle şeyler yapabilecek biri olduğunu düşünmüyorum.
The showers? I know you don't want to, but all my extra men are dealing with some dickhead in delta pod that decided to cover his entire cell in poop.
İstemediğini biliyorum ama bütün yedek adamlarım delta kısmında hücresini boka bulamaya karar veren götün tekiyle uğraşıyor.
I don't know what you think is going on, but I guarantee that you do not understand what I am doing or why.
Ne döndüğünü düşünüyorsun bilmiyorum ancak ne yaptığımı ve neden yaptığımı bilmediğinin garantisini veriyorum.
I don't know how you figured out any of that, but it is none of your business.
Bunları nasıl çözdün biliyorum, ama bu seni ilgilendirmez.
I don't know, but I think that's up to you.
Bilemiyorum, sanırım bu biraz da sana bağlı.