Calamity перевод на турецкий
464 параллельный перевод
An owl on a midsummer's night, soon calamity will be in sight.
Gece bir baykuş çıkar yaz ortasında, Musibet gelir çok yakınlarda.
You're the only one who can save Sweden from this calamity.
İsveç'i bu felaketten ancak siz kurtarabilirsiniz.
It was the great calamity of our people that drove us to the struggle... brought us together... and left us greater.
Halkımızın başbelası olan şey bizi mücadele etmeye sürükledi... bizi bir araya getirdi... bizi daha da büyüttü.
These things appear enigmatic and mysterious... that hundreds of thousands would be led to assemble... amidst calamity and passion.
Bu şeyler esrarengiz ve gizemli gözükür... binlercenin yüzlercesi bela ve tutku arasında... toplanmaya rehberlik eder.
It's a calamity.
Bu bir felaket!
Yes, a national calamity.
Evet, milli felaket.
That's Calamity Jane.
O Calamity Jane.
I'll pick the best of them for you, Calamity.
Senin için en iyilerini seçerim, Calamity.
- Hi, Calamity.
Merhaba, Calamity!
- Shut up, Calamity.
Kapa çeneni, Calamity.
Hi, Calamity!
Merhaba, Calamity!
Calamity, I want to introduce you.
Calamity seni Lou ile tanıştırmak istiyorum.
Lou, this is Calamity Jane.
Bu Calamity Janeç
How do you do, Miss Calamity?
Nasılsınız, Bayan Calamity?
- Four passengers for Hays City, Calamity.
Hays City'ye dört yolcu, Calamity.
[Calamity Jane] Get up there!
[CalamityJane] Hadi Deh!
- Oh, Calamity.
Oh, Calamity.
- Calamity, do you ever wear dresses?
Calamity, hiç elbise giyer misin?
You look lovely, Calamity.
Çok hoş görünüyorsun, Calamity.
Calamity, I want you to stay here with me.
Calamity burada benimle kalmanı istiyorum.
- [Calamity Jane] Oh.
[CalamityJane] Oh.
- [Native ] - [ Calamity Jane Gasps]
[Native ] [ CalamityJane Gasps]
Calamity, there are only two of us.
Calamity sadece ikimiz varız.
- You may be right, Calamity.
'[Drums Continue] Haklı olabilirsin, Calamity.
- Calamity - - [Native]
Calamity- - [Native]
Yes, Calamity, I do.
Evet, Calamity, ben...
Don't talk to him, Calamity!
Konuşma onunla, Calamity!
Forty-eight men are there, Calamity!
48 adam var, Calamity!
- [Gunfire Continues] - Mrs Cody told Calamity.
[Gunfiire Continues] Bayan Cody Calamity'esöylemiş.
Calamity told me.
Calamity de bana.
Oh, well then how - Where did you see Calamity?
Oh, peki o zaman nasıl? Calamity'i nerede gördün?
- Calamity Jane.
- CalamityJane'i.
Calamity?
Calamity?
He would have, if Calamity hadn't gotten through to Custer.
Eğer Calamity Custer'a ulaşamasaydı alırdı.
[Calamity] Bill, open up.
[Calamity] Bill, kapıyı aç.
A child of calamity.
Felaketin çocuğu.
Now, Calamity, what did you wanna do that for?
Evet Calamity, ne yapmak istiyorsun bununla?
- If you was a man, Calamity -
Eğer bir erkek olsaydın Calamity...
You're a good barkeep, Calamity, but you're awful ornery.
İyi bir barmensin Calamity ama tam bir başbelasısın.
Hello, Calamity.
Merhaba Calamity.
No, Calamity.
Hayır Calamity.
Now, say, Calamity.
Şimdi, söylesene Calamity.
- Hello, Calamity.
Merhaba, Calamity.
Calamity, now you gotta listen to me.
Calamity hemen beni dinlemelisin.
[Calamity Jane] You're the luckiest rat alive.
[CalamityJane] Sen yaşayan en şanslı sıçansın.
- Stay in here, Calamity.
Burada kal Calamity.
- Any sign of the cavalry yet, Calamity?
Süvarilerden haber yok mu Calamity?
Get your foot off my chair, Calamity.
Ayağını sandalyemden çek Calamity.
Calamity, find Cody and General Merritt.
Calamity, Cody ve General Merritt'i bul.
What a calamity!
Ne acı ama!
Now then, enough of that, or there will be a calamity.
Hadi bakalım yeter artık, yoksa kıtlık yaşanacak.