Cards on the table перевод на турецкий
266 параллельный перевод
Now, I can put my cards on the table.
Şimdi ise dürüstçe açıklamak zorundayım.
Cards on the table.
Herşey açıkta olsun.
Gentlemen, let's put our cards on the table.
Beyler, birbirimize açık olalım.
Wére finally putting our cards on the table.
Sonunda bütün kartlarımızı masanın üzerine koyuyoruz.
I think we'd be better off all around if we'd put our cards on the table.
IKartlarimizi açik oynarsak ikimiz için de daha iyi olacagini düsünüyorum.
For a moment, I was really afraid Your Excellency might put all the cards on the table.
Bir an için, Ekselanslarının bütün kozlarını masaya koyacağından korkmuştum.
Let's lay all our cards on the table.
Samimi konuşalım.
Now you know it and we know it, so let's lay our cards on the table.
Siz de biz de durumu biliyoruz, o yüzden açık olalım.
I'll lay my cards on the table. 10,000.
Kartlarımı açık oynayacağım. 10,000 Pound.
- To interest you a woman would have to... - To lay her cards on the table.
İlgini çekmek için, bir kadın kartları masanın üzerine koymalı!
Cards on the table.
Açık kart oynayalım.
So lay your cards on the table
Öyleyse kartlarını masaya sür
Just lay your cards on the table
Kartlarını masaya sür yeter
Let's lay our cards on the table.
Kartları açık oynayalım.
All cards on the table.
Bütün kartlar masada.
I will serve my purpose best by, er... putting my cards on the table, as it were.
Adeta kartlarımı masaya koymaya zorluyor.
Cards on the table now, that's the rule.
Şimdi kağıtlar açık.
Well, Miss Prudy, I can see that you're a young lady who believes in laying her cards on the table.
Bakıyorum da Bayan Prudy, kartlarını açık oynamaktan hoşlanan bir genç hanımsınız.
- Laying your cards on the table.
- Kartlarını açık oynamaktan hoşlanan bir hanım, dyorum.
When a girl does that, I think that a man should lay his cards on the table too.
Bir kız böyle davrandığında, bir erkeğin de bütün kartlarını açık oynaması gerekir.
I was just going to lay all my cards on the table.
Tüm kartları açacaktım.
I've got to lay my cards on the table.
Sana dürüst olacağım.
Suppose you spread your cards on the table, gentlemen.
İsterseniz şimdi kartlarımızı açık oynayalım, beyler.
You got pledge cards on the table.
Masalarda bağış kartları var.
I'm trying very hard to keep my cards on the table and myself on the street.
Ben olabildiğince açık olmaya ve... -... dışarıda kalmaya çalışıyorum. - Kötü bir zamanlama.
You can't manipulate me. Sit down, cards on the table.
Oturun, kartları açık oynayalım.
But suppose they really put the cards on the table?
# Ya cidden baltayı taşa vurursa?
All right, why don't we put our cards on the table.
Çok iyi... neden mektubu masanın üzerine koymuyorsun?
It's rare that I put my cards on the table with young ladies, but I'm going to make you love me.
Genellikle genç hanımlarla karşı bu kadar açık değilimdir... ama sana kendimi sevdireceğim.
I think it's time for put the cards on the table.
Sanırım her şeyi açıkça ortaya koymamızın zamanı geldi.
Well, cards on the table, guys.
Peki, kartlar masada, millet.
Look, I'll lay my cards on the table. Any questions about our operation go ahead, ask me. Shoot.
Operasyonla ilgili herhangi bir sorun varsa haydi sor.
Okay, now you know. Maybe we should lay all our cards on the table.
Tamam, şimdi biliyorsun.Galiba bütün kartlarımızı açık oynamalıyız.
Why don't the two of you cut out the crap... and lay your cards on the table?
Siz ikiniz neden değersiz lafları bırakıp kartlarınızı masaya yatırmıyorsunuz?
I'll lay my cards on the table.
Kartlarımı masaya açacağım.
Let's just lay all our cards on the table, okay?
Hadi tamam, masanın üzerinde tüm kartlar yatıyor diyelim tamam mı?
Look, David... let's put our cards on the table.
David, bak... gel tüm kartlarımızı masaya açalım.
Let me put my cards on the table.
Seninle açık konuşayım.
Let's put our cards on the table.
Tüm kartlarımızı masaya koyalım.
Look, cards on the table.
Bak, kartlar masada.
But I guess we should put our cards on the table.
Ama sanırım kartlarımızı masaya koymalıyız.
Put your cards on the table!
Kartlarınızı masaya koyun!
I'm a perfectly straightforward character with all my cards on the table.
Ben tüm kartları açık olan, dürüst bir adamım.
Found him hanging in his room... and the cards still on the table where they'd played.
Onu odasında asılı bulmuşlar. Bir gece önce oynadıkları kağıtlar hala masanın üzerindeymiş.
So, the cards are on the table, old boy.
Fikirlerimizi açık seçik ifade edelim, eski dostum.
We played cards that day because it rained so hard. Four of us sat out here on the porch and played cards all day, right at that table.
Yağmur yüzünden bütün gün kağıt oynadık dört kişi oturup o masada kağıt oynadık.
Okay, cards on the table time.
Kızdığın için seni suçlamıyorum.
Now, if everyone will please put their cards... if you'll pardon the expression, on the table.
Şimdi herkes kartlarını koyabilirm mi? Masaya koyarsan eğer.
PAINT PRETTY PLACE CARDS FOR RICHARD AND MATTHEW AND PUT RED CANDLES ON THE TABLE.
Tamamen sana ait, istediğin her şeyi yapabileceğin bir gün.
Now my cards are on the table.
Ben kartlarımı açık oynadım.
One must play one's cards as best one can when such a stake is on the table.
Masada böylesi bir şans varken insan elindeki kartları en iyi şekilde oynamalı.