Cellular перевод на турецкий
840 параллельный перевод
I have a new cellular phone.
Yeni bir cep telefonum var.
With what I have discovered in my own work among the cellular organisms.
Hücresel organizmalar üzerine yaptığım çalışmalarda keşfettiklerim.
Porous, unconnected cellular growth.
Gözenekli, bağlantısız hücresel büyüme.
The cellular structure complete, the whole metabolism is as it should be.
Hücre yapısı kusursuz ve her şey olması gerektiği gibi.
Well, you are witnessing the biochemical, histological section of the cellular analysis department of the DLG-113 in action.
DLG-113'ün hücresel analiz departmanının biyokimya histolojisi bölümünü görevdeyken izliyorsunuz.
We're checking the cellular state of decomposition.
Çürümesinin hücresel konumunu kontrol ediyoruz.
The main effect of exposure to severe radiation is to stop the renewal of the cellular lining of your intestine, with the result that your body fluids flow straight out from the raw inside of your intestine and you literally dry out.
Aşırı radyasyona maruz kalmanın başlıca etkisi... bağırsakların hücresel yenilenmesinin sona ererek... vücut sıvısının bağırsaklardan direk dışarı sızması... ve insanın tam anlamıyla... kurumasıdır.
The modulus of elasticity is close to that of the skin's cellular tissue.
Elastisite modülü, derinin gözenekli dokusununkine yakın.
It resembles the cellular casting we use for wound repairs.
Yaraların tedavisinde kullandığımız hücresel kalıplara benziyor.
- These are all multi-cellular castings.
- Bunlar aşamalı-hücresel kalıplar.
We have established that the thing which destroyed the USS Intrepid and the Gamma 7A system is an incredibly huge but simple cellular being whose energies are totally destructive to all known life.
USS Intrepid ve Gamma 7A Sistemi'ni yok eden şey devasa ama tek hücreli bir canlı ve enerjisi yok edici.
The glycerine protected the cellular structure and prevented its collapse.
Gliserin, onun hücre yapısını korudu ve parçalanmasını önledi.
It's only preliminary, but the cause of death seems to have been cellular disruption.
Ölüm nedeni hücre parçalanması gibi görünüyor.
Well, the pattern of cellular disruption was the same.
Parçalanma şekli aynıydı.
The people of Antos taught him the technique of cellular metamorphosis to restore the destroyed parts of his body.
Vücudunun zarar gören kısımlarını onarmak için, Antoslular ona, hücre metamorfozunun tekniğini öğretmişler.
- Cellular. - Uh, cellular. Cellular phone, yeah.
Onu beklemiyordum ve merak ediyordum, acaba sık sık giyer miydi...
One pair of shorts, P.T. One pair of drawers, cellular.
Bir çift eğitim şortu. Bir çift paçalı don.
David, maybe we should go further. Right into the cellular structure itself.
David, belki de doğruca hücresel yapılarına bakmalıyız.
"on cellular structure and growth."
"... ilk yazılarıyla adından söz ettirdi. "
One-celled plants joined together : The first multi-cellular organisms.
Bir hücreli bitkiler bir araya gelerek, ilk çok hücreli canlıları oluşturdular.
MA in Developmental and Cellular Biology.
'Gelişen Hücresel Biyoloji'üzerine yaptı.
" There's still cellular activity in these burned remains.
" Bu yanıklarda hala hücresel hareketlilik var.
What we're looking for, this is no more than an educated guess I'd like to make that clear, is some multi-cellular life form with stripes, huge, razor-sharp teeth, about 11-foot long and of the genus felis horribilis.
Burada söz konusu olan, bildiklerime dayanarak söylediğimi... bu arada belirtmeliyim ; çizgili, iri, jilet gibi keskin dişli... yaklaşık üç metre uzunluğunda ve felis horribilis familyasından olan... bir çeşit çok hücreli canlı.
with the proper connections, it's possible that a cellular phone can reach out and touch the security system of the car's onboard computer.
Doğru bağlantılarla, araç telefonunun uzanıp aracın güvenlik sistemine ve yerleşik bilgisayarına dokunması mümkün.
General cellular chaos and revolution.
Hücre düzeyinde genel kaos ve devrim.
Please, call my cellular phone.
Lütfen cep telefonumu ara ".
The cellular king!
Hücresel kral!
Cellular structure unknown.
Hücresel yapısı bilinmiyor.
The cellular structure of his body is radically changing. We can't make any decisions on that until we know what it's changing to.
Bedeninin hücresel yapısı radikal bir değişim geçiriyor, ama biz neye değiştiğini bilemiyoruz.
It's got a cellular phone, everything.
Telefonu var, her şeyi.
You say so, Your Excellency Chairman. I think that was an unusually profound utterance for me. Because a nation doesn't create individuals by cellular-division.
bazı tip liderlerin vefa duygusuna değmediğinin şahitleri olacaklar.
225 computers, five monitor-beacon satellites, 700 cellular comlinks, 50 spinning wheels...
225 bilgisayar, 5 takip ve şamandıra uydusu, 700 hücresel iletişim hattı, 50 tane çıkrık...
It's distorting their entire cellular chemistry.
Tüm hücre kimyalarını bozuyor.
One of the new substances in his cellular structure even shields electrical impulses.
Hücre yapısındaki acayip bir madde, elektrik uyaranlarını bile örtüyor.
They stole my cellular phone and I think it mighta been a gang.
Cep telefonumu çaldılar ve çete işi olduğunu düşünüyorum.
Check the cellular membranes.
Hücre çeperlerini kontrol et.
I think I did alright on everything except cellular biology.
Sanırım, hücresel biyoloji hariç hepsini doğru yaptım.
Bio-cellular disruption is imminent!
Hücresel parçalanma çok yakın!
Believe it or not, the cellular structure is human but the texture of it is almost reptilian.
İster inan ister inanma, hücresel yapısı bir insan ama dokusu neredeyse sürüngen.
I can always call the police on my cellular.
İstediğim zaman cep telefonumdan polisi arayabilirim.
Analysis indicates that it does affect human cellular membranes.
Analizler enzimin insan hücre duvarlarını etkilediğini gösteriyorlar.
They needed to learn how to remodulate their cellular energy states in order to survive in our universe.
Hücresel enerji durumlarını yeniden ayarlamayı öğrenmeleri gerekiyormuş.
What does match is a cellular fossil which might have hitched a ride.
Sadece çok yol alan bir hücre fosiline uyuyor.
- A cellular fossil?
- Hücre fosili mi?
How do you interrupt the cellular mitosis?
Hücrelerin bölünmesine nasıl engel oluyorsunuz?
The cellular phone you have called is turned off,
Aradığınız numaraya ulaşılamıyor...
You got a Orbis portable cellular phone or something?
Cep telefonun falan mı var?
I don't think you can get the whole effect... unless you can hear the music on a cellular level.
Müziği tüm hücrelerinde hissetmediğin sürece tüm etkiyi alabileceğini düşünmüyorum.
I'll sweep for hair follicles, cellular remnants and DNA fragments.
Saç folikülleri, hücre kalıntıları ve DNA parçaları toplayacağım.
- lt means we should accelerate the cellular development.
- Diyor ki hücresel gelişimi hızlandırmalıyız.
Georgie, the cellular king, how you been?
Hücresel kral! Nasılsın?