Clemence перевод на турецкий
108 параллельный перевод
I'll go to bed, but Clemence has to come warm my feet.
Yatağa gideceğim ancak Clemence, ayaklarımı ısıtmak için gelmeli.
CIemence!
Clemence!
Clemence?
Clemence?
- Oh, Clemence!
- Ah, Clemence!
Good-bye, Clemence.
Güle güle Clemence.
Clemence, take that!
- Clemence, al şunu!
CIemence, you piece of dirt!
Clemence, seni pislik!
- Clémence!
- Clemence!
Clémence!
Clemence!
Clémence...
Clemence...
I'm back, Clémence. But I'll never speak to you again.
Döndüm Clemence, ama seninle bir daha asla konuşmayacağım.
Clémence...!
Clemence...!
- Celia Clemence.
- Celia Clemence.
Celia Clemence's presence in my bed... continues to be necessity.
Celia Clemence'in benim yatağımdaki yerinin... gerekliliği devam ediyor.
But her tantrums on the subject of Miss Clemence... are making me edgy.
Ama onun Bayan Clemence hakkındaki aksiliği... beni huzursuz yapıyor.
Miss Clemence is to be married... and seemingly dispatched out of London with her husband, while, in fact, I secret her near the river in Kew, the better to sport with her unobserved.
Bayan Clemence evlenecek... ve görünüşte kocasıyla Londra'nın dışına gönderilecek, bu arada, aslında, o gizlice Kew'de nehirin yanında olacak, dşkkati çekmeden daha iyi olacak.
Stop it, Clemence
Yapma, Clemence.
A close friend of Clemence.
Charlotte'un versiyonunu dinledim.
"Clemence celebrating 20th birthday, please make allowances..." What does that mean.
"Clémence 20. yaş gününü kutluyor, Lütfen kusurumuza bakmayın..." Bu yazı ne böyle.
- You've come for Clemence's party?
- Clémence'in partisine mi gidiyorsunuz?
I had a simple plan. Following Clemence would lead me to Charlotte.
Planım basitti, Clémence'i izleyip Charlotte'u bulacaktım.
Mr Clemence. SHE KNOCKS
Bay Clemence.
I know you're in there, Mr Clemence.
İçeride olduğunuzu biliyorum Bay Clemence.
Mr Clemence, if you don't come to the door, my colleague and I will have to make a forced entry.
Bay Clemence, kapıya gelmezseniz, meslektaşım ve ben zorla girmek zorunda kalacağız.
Is Mr Clemence around?
Bay Clemence burada mı?
I swear, Clemence is my friend.
Yemin ederim, Clemence benim arkadaşım.
Margot, David, Virgil, Clemence are all dead in the kitchen!
Margot, David, Virgil, Clemence hepsi öldü, mutfakta.
If my wife was still here Clemence, you'd lay low.
Karım, Clemence hayatta olsaydı, anlardınız.
Clemence could't stand it here, but I never minded.
Clem buraya dayanamadı ama bunu hiç umursamadım.
Clemence, do you mind? I'm talking.
Clemence, izin verir misin?
I didn't ask you anything.
Sana sormadık Clemence.
Clemence, please, OK?
Teşekkürler.
Clemence told me you had a number, back in the day, which you were never allowed to do here.
Clemence'ın dediğine göre aklında bir numara varmış. Burada yapmana asla izin verilmeyen bir numara.
You'll let me talk, Clemence?
İzin verir misin konuşayım, Clemence?
- Clemence, calm down.
- Clemence, sakinleş.
Clemence isn't exactly sterile, but she's not very fertile either.
Clemence kısır değil, ama çok da doğurgan değil.
- I want to talk to Clemence.
- Clemence ile konuşmak istiyorum.
I'm glad we talked, Clemence.
Konuştuğumuza sevindim, Clemence.
You want to go to boarding school like Clémence?
Clemence gibi yatılı okula mı gitmek istiyorsun?
Ronald Clemence-Solebay.
Ronald Clemence-Solebay.
We'll call her Catherine... Natalie, Eugenia... Josephine...
Ona Catherine deriz Natalie, Eugenia Josephine Josette, Michele, lsabel Julie Clemence.
At Clémence's house.
Clémence'in evindeydi.
Ludo met Clémence when he brought her sushi.
Clémence, Ludo ona suşi götürmüş ve öyle tanışmışlardı.
"should have opened" I said, because I heard another version from Charlotte...
"Söylediğine göre" dedim çünkü sonra Clémence'in yakın arkadaşı...
- Clermence?
- Clémence?
Inès,... Clémence, Mélanie, Eva, Vanessa, Lou-Anne,... Alice, Pénélope, Lucille, Aurore, Manon et Simone.
Inès Clémence, Mélanie, Eva, Vanessa, Lou-Anne Alice, Pénélope, Lucille, Aurore, Manon ve Simone.
All alone, Clémence?
Tek başına mı, Clémence?
Clémence has a full check-up tomorrow.
Yarın Clémence'in çekapı var.
Have you seen Clemence?
Clemence'ı gördün mü?
Clémence!
Clémence!
Clémence might like the apartment.
Clémence daireyi beğenebilir.