Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ C ] / Click it

Click it перевод на турецкий

337 параллельный перевод
Click it over.
Çalıştır.
Click it on with the left-hand button.
Düzeltmek için sol tuşu tıklat!
Click it, then control-shift.
Ona tıkla ve control-shift'e bas.
Yeah. You click it on, you have a picture.
- Evet, düğmesine basarsın, görüntü gelir.
And then you click it, and she's naked!
Bastığın zamansa çıplak!
And then you click it again, and she's dressed.
Tekrar bastığında, giyinik.
Click it off, dude!
Şunu kapat lan!
click it And bookmark it
Klikle ve bookmark'la
As soon as I click, I'll pay you back every nickel of it, ok?
Başarır başarmaz her kuruşunu sana geri ödeyeceğim, anlaştık mı?
- I'm waiting for that click and I don't get it unless I'm alone!
- Ama tık etmesi lazım. Yalnız kalmazsam olmuyor!
It'll fire or go click.
Haydi, çek tetiği, Joe Grant.
Maybe it didn't click.
Belki de iyi anlaşamadık.
"Click." And that's it.
"Klik." Ve hafızasına kaydeder.
It doesn't click on like a bayonet joint.
Böylece süngü tam olarak yerine oturmamıştır.
See, Balki doesn't know it but I'm gonna slip this little baby in that big old radio and at the proper moment, click, dance fever.
Balki'nin haberi yok ama, bu küçük bebeği o eski büyük radyonun içine yerleştirip, doğru zamanda düğmeye basarak, dans ateşini başlatacağım.
And the door's gonna close, and it's just gonna go "click."
Ve kapı bir "klik" sesiyle kapanacak.
Now it's no more "Nick the click," huh?
Artık "Dallama Nick," değil ha?
Yeah. Did it click the first time you had a drink? Did it click?
İlk sarhoş oluşunu hatırlıyor musun?
But any kind of physical test, I don't know what it is I always click into this thing where I wanna do really well.
Nedendir bilinmez ama bu tür testlerde hep yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalışırım.
I say, it's the click of my heels The bend of my hair
Derim ki, topuklarımın sesi Saçımın eğimi
No, no. You wouldn't hear a click if it was the angle lever.
Hayır, sorun emniyet piminde olsa, "tık" sesi olmazdı.
( Click )'l don't believe it, another call! '
- İnanamıyorum, biri daha arıyor.
Or was it a car accident? [click, dial tone]
Yoksa bir araba kazası mıydı?
I love it when my friends click.
Dostlarım tıkırdattığında hoşuma gidiyor.
Why is it in every movie there's a shootout... and when they run out of bullets, they like "click, click."
Neden silahlı her filmde şunu yapıyorlar? Klik! "yapıp, sonra da sanki atılan çakmaklardanmış gibi silahı fırlatıp atıyorlar. Kurşunları bittiği zaman" Klik!
Then he took it in turns, clicking it at each of us, until he blew the back of his head off... with the final click.
Sonra sırayla hepimize nişan aldı, sonunda kafasına parçalayana dek devam etti.
Then it doesn't click.
Oraya koyarsam, ses çıkarmıyor ama.
I just have myself laying naked on the beach near Bisa and all the sudden it click.
Sadece Bisa yakınlarındaki sahilde çıplak yatıyordum ki birden şimşek çaktı.
Look, before Rajiv and Ganga get married... it's vital that they click! And they'll click... only when they chat.
Bakın, Rajiv ve Ganga evlenmeden önce yakınlaşmalarının hayati önemi var!
He came by to pick me up, I opened the door and it was just like, "click!"
Beni almaya geldi, kapıyı açtım, aynen şöyle oldu "click!"
I'll take it away from you and stick it up your ass and pull the fucking trigger till it goes click.
Onu, elinde alır, koca götüne sokar ve o siktiğimin tetiğini sarjör boşalana kadar çekerim!
- Click on it!
- Tıkla ona!
It's like you're on that first hill of the roller-coaster but you don't really wanna go on the ride... going click-click, click-click...
Roller-coaster'ın ilk tepesindeki gibidir. ama devam etmek istemiyorsunuzdur... klik-klik, etmeye başlar...
If it doesn't click, we can dilute it.
Ben tanıyorum, Billy de tanıyor. Eğer uyum sağlayamazsanız, biz ortamı yumuşatırız.
- Yeah, it's just point and click.
- Yönlendir ve bastır.
At that moment, the bad guy lunges for his gun, raises it and it goes, "click."
O an kötü adam silahına davranır doğrultup tetiğe bastığında "klik" sesi işitilir.
Have we even stopped to consider why we've all come here together tonight if not our need to go habitate in, dare I say it, a click.
Bu akşam nedne bir araya geldiğimizi düşünen oldu mu? Bence birlikte olma ihtiyacımızdandı. grup gibi.
What did that estate agent say that made it all click for you?
Emlakçı ne söyledi de birden her şeyi çözdün?
But it would click like that.
Ama aynı bunun gibi çıtırdardı.
So he's got the gun at my head, he's going click click click... and I have got the 410 shotgun down the back of my pants, so I pull it out.
Silahla devam ediyor : 410 tufegimi daima arkamda tasirim. Onu cikariyorum.
It just became easier for me to move the little mouseand click on escort services.
Fareyi tıklayarak eskort hizmet verenlere ulaşmak daha kolay gelmeye başladı.
Now, say it three times and click your heels :
Her zaman derim ki,
Yeah, but Ben and I are clicking along, too, and it's getting harder and harder to click two guys at the same time.
Evet ama Ben'le de çok iyi anlaşıyoruz. Aynı anda iki adamla anlaşmak biraz zor oluyor.
- ( Click ) -'It did not work.
SilaH ateş almadı.
The next time the site shows up, click on it to bookmark it
Bir dahaki sefer site göründüğünde, Bookmark'layıver
click on it
Bas işte
click on it to bookmark it
Bookmark'lara eklemek için klikle.
When it all comes together and makes sense there's a click in your brain and you understand things again.
Herşey bir araya gelip bir anlam oluşturduğunda... beyninde bir tıklama oluyor ve herşeyi anlıyorsun.
- It didn't click.
- Basmadın ama.
Click your heels three times, Dorothy, and get down to Dallas. You nail her first or we are done, it's over.
Onlardan önce kadına emri teslim et.
It helps when you don't click with someone.
Birisiyle uyuşamazsan gerçekten işe yarıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]