Coins перевод на турецкий
1,868 параллельный перевод
No help with the coins. You're not a gentleman.
Yardım etmez bir de üstüne basar, centilmenlik ölmüş.
Or two one-rupee coins?
Yoksa iki tane 1 Rupee bozukluk mu?
I'll take two coins
Iki bozukluk daha iyi
Or two one-rupee coins?
Yoksa iki bozuk para mi?
I'll take two coins
Bozuk parayi aliyorum
It takes about coins, m?
O zaman internet falan yoktu.
When your father left the ninja for the sake of a few coins who hunted him down and killed him?
Baban biraz para için ninjalıktan ayrıldığında onu kim yakalayıp öldürdü?
I don't have any coins.
Param yok.
Four coins, nothing in the hands.
Dört sikke, ellerde birşey yok.
Change, I mean. Coins.
Bozuk para demek istedim.
It's what we find in our coins and anything galvanized.
Paralarda ve galvanize edilmiş her şeyde bulunur.
Well, you know some people collects like stamps or coins, it's like that.
Hani pul ya da bozuk para biriktirenler vardır ya, öyle. Ama ne koleksiyonu olduğunu söylemeyeceğim.
King of the land have you sent ten thousand gold coins to the areas of famine?
Yeryüzünün Kralı kıtlık bölgelerine on bin altını gönderdin mi?
The great Master Hwadam has sent us here to bring you to justice for deriding the king and stealing ten thousand gold coins!
Bizi buraya büyük Usta Hwadam kralı aşağıladığın ve 10 bin altın çaldığın için seni adalete teslim etmemiz için yolladı.
Years of loyal service, that's worth more than coins, and dead outlaws, isn't it?
Yıllar süren bağlılık paralardan ve ölü haydutlardan daha değerli olmalı, değil mi? - Değil mi?
I know where gold coins are buried!
Altınları nereye gömdüklerini biliyorum!
I usually have a stash at the bottom of my bag'cause the coins fall out of my purse.
Genelde çantamın dibinde bir zulam olur çünkü bozukluklar cüzdanımdan düşüp duruyor.
And we put the last of the coins in the phone box to get through to you.
Son bozukluğumuzu da sizinle konuşmak için telefona harcadık.
Oh, look who has all the coins in Nebraska.
Nebraska'daki bütün bozukluklar sende galiba.
$ 100 please l got coins only.
100 dolar lütfen. Sadece bozukluğum var. Olur mu?
Coins...
Bozukluk...
- Don't you recognise me from the coins?
- Bozuk paraların üzerinde ki resimlerimden beni hatırlamadın mı?
Musicians... like you or me can beg for coins by crouching on any bridge in the world.
Senin ya da benim gibi müzisyenler dünyanın herhangi bir köprüsü üzerinde el açarak bozuk para kazanabilirler.
These also came... a bunch of gold coins.
Bunlar da beraberinde geldi, bir sürü altın para.
Let me see those gold coins, Sammy.
O altın paralara bir bakayım, Sammy.
The items in Sgt. Burber's personal effects Include American coins and currency, A watch, the sergeant's I.D.,
Çavuş Burber'in kişisel eşyaları, Amerikan demir ve kağıt parası, saat, çavuşun kimliği, ve Newcomb barına ait kibrit kutusu içeriyor.
Forensics figured part of that is from the coins in the fare box.
Adli tıp bazı parçaların otobüsteki para kutusundan olduğunu fark etti.
Coins... copper and nickel.
Bozukluklar... Bakır ve Nikel.
What if the coins are part of the bomb?
Ya bozukluklar bombanın bir parçasıysa?
The coins were the shrapnel.
Şarapneller bozuk paralardı.
And the coins acted as the shrapnel.
Ve bozukluklarda şarapnel etkisi yarattı.
I thought he was taking the cans for the coins.
Onu azarlıyordum. Tenekeleri bozukluklar için aldığını düşünmüştüm.
The coins are real and two people have already been killed over them
Bu paralar hakiki. Onların yüzünden şu ana kadar iki kişi öldürüldü.
So, you think there are more of these coins in circulation?
Ortalıkta bu paralardan daha başka olduğunu mu düşünüyorsun?
And fled the country with nothing So, if their partners sold the coins on the black market Diakos and Kolovos will go after the buyers to get them back
- Yani ortakları bu paraları karaborsa olarak satmışsa, Diakos ve Kolovos, onları geri alabilmek için satın alan kişilerin peşine düşecektir.
Stella, these coins belong to the Cypriot government
Stella, o paralar Güney Kıbrıs hükümetine ait.
Hey, Stan Trovato called, The coins we asked him to forge are ready
- Stan Trovato aradı. Sahtesini basmasını istediğimiz paralar hazırmış. - Güzel.
Which brings me to my second question even if Kolovos takes the bait We make a deal for the coins and catch him in the act
Kolovos yemi yutup paralar için pazarlığa otursa bile bu ülkede diplomatik dokunulmazlığa sahip.
The ancient Greeks would put coins on the eyes of their deceased To pay the passage from the land of the living to the land of the dead
Antik Yunan'da, ölen kişi, yaşayanların dünyasından ölülerinkine geçerken ödesin diye gözlerinin üstüne para koyulurdu.
And to calm yourself, to forget what you were going through, you took to collecting coins.
Kendini sakinleştirip, her şeyi unutmaya çalışıyordun. Para koleksiyonu yapıyordun.
She's been putting Canadia coins in the laundry machine again.
Çamaşır yıkama makinesine yine Kanada bozukluğu atıyor.
Arrows, marbles, jacks, various coins, cutlery.
Oklar, misketler, madeni paralar, kesici aletler.
Paid with all those coins and ones?
Hesabı bozuk para ve şu şeylerle ödemişti.
I'm the drama teacher at coins high school.
Collins Lisesi'nde tiyatro öğretmeniyim.
I still have some spare coins.
Elimde halen biraz para var.
Here, some coins.
Biraz jeton alın.
Why is it in coins?
Neden bozuk para?
Then I saw a load of coins on the table.
Sonra masanın üzerinde bir kaç bozuk para gördüm.
came out, they saw it was two 50-filler coins...
çıkardığımda, Çikolatadan olan paraları gördüler...
- and the coins and the fear and the Indiana Jones -
- ve sikkeler, korku ve Indiana Jones - - Hayır.
What's with the coins?
Bu paralar ne böyle?