Courier перевод на турецкий
1,185 параллельный перевод
Dr. Yueh sent a courier.
Dr. Yueh bir haberci gönderdi.
Sending me to the duke as a token of your support making me a courier of your esteemed respect...
Desteğini göstermek için beni düke gönderdin... selamını iletmemi istedin.
Has there been any word, a courier perhaps?
Hiç haber geldi mi?
This is Chambers Courier Service.
Burası Chambers Kurye Servisi.
Hi, this is Deena at Chambers Courier.
Selâm, ben Chambers Kurye'den Deena.
Hi, this is Deena at Chambers Courier.
- İyi geceler. Selâm, ben Chambers Kurye'den Deena.
Yes, this is Chambers Courier Service.
Evet, burası Chambers Kurye Servisi.
Hi, this is Deena from Chambers Courier again.
Selâm, ben tekrar Chambers Kurye'den Deena.
I became a courier.
Bir kurye oldum.
Well, I mean, it's quite simple really,'cause I work as a courier.
Peki, yani, bu tamamen basit gerçekten, Çünkü ben kurye olarak çalışıyorum.
She told me a story about Mardar, a motorbike courier who spent his life... looking for this girl he had loved and lost.
Bana Mardar hakkında bir hikaye anlattı. Hayatını, bir kızı arayarak geçiren bir motosiklet kuryecisi. Sevmiş ve kaybetmiş.
The motorcycle courier.
Motosikletli kuryeci.
He never thought he ´ d end up a motorcycle courier.
Sonunda bir motosiklet kuryecisi olup çıkacağını hiç düşünmez.
Maybe Mardar ´ s not simply a courier.
Belki, Mardar basit bir kuryeci değil.
He started as a courier again... criss crossing the city from morning to night... just so he could keep looking for Moudan.
Kuryeliğe tekrar başladı. Sabahtan akşama kadar şehirde zik zaklar çiziyordu. Böylece Moudan'ı aramaya devam edebilirdi.
Some time later, a courier delivered strange package.
Bir süre sonra, bir kuryeci tuhaf bir paket teslim etti.
They told me that the guy was a courier and the girl worked in a 24 hour shop.
Bana onların bir kuryeci ve 24 saat açık marketlerden birinde çalışan bir kız olduğunu söylediler.
Oh, corner the market on independent courier ships.
Oh, bağımsız kurye gemileri pazarını köşeye sıkıştır.
- It's from a Wayist courier ship, the Om Shanti
- Onun bir kurye gemiyle sesleniyor
Captain Hunt, we're receiving a hail from a Systems Courier ship.
Kaptan Hunt, Sistem kurye gemisinden çağrı alıyoruz.
A courier just transmitted to normal space.
Bir kurye normal uzaydan iletti.
This is the Systems Courier ship Alacrative Missive.
Sistem Kurye gemisi Alacrative Missive.
We should get one of those courier tickets... and just go somewhere nuts.
O özel biletlerden birer tane alıp çılgın bir yere gitmeliyiz.
You can get a Courier ticket to Prague for 200 bucks.
200 dolara Prag'a gidebileceğin taşıyıcı bileti var.
A courier ticket? Yeah.
- Taşıyıcı bileti mi?
Have you guys ever heard of courier tickets?
Taşıyıcı bilet diye bir şey duydunuz mu?
Three days ago our Special Ops team intercepted a Centauri Intelligence courier.
Üç gün önce Özel Operasyon timimiz bir Centauri İstihbarat ajanını yakaladı.
Williams was arrested on the suspicion of murdering six rail workers and a payroll courier up at Klick 305 Hub Station.
Merkez İstasyon'da 6 işçi ve bir kuryeyi öldürmekten tutuklandı.
He showed up here with the courier's payroll.
- Maaş bordroları üzerindeymiş.
It was sent to me by his courier.
Bana onun kuryesiyle gönderilmişti.
My courier should be here momentarily.
Kuryem her an gelir.
To be some sort of agent or courier, I think.
Gizli ajan ya da kurye olmak için sanırım.
And being a courier in France is glamorous?
Fransa'da bir kurye olmanın cazibeli bir şey mi olduğunu düşünüyorsunuz?
Do you realize that this map of Treblinka will travel by special courier all the way to Prime Minister Churchill himself?
Bu Treblinka haritasının özel kuryeyle Başbakan Churchill'e ulaşacağının farkında mısın?
The Polish courier must've got through.
Polonyalı kurye varmış olmalı.
He says he's a courier, looking for Mr Zhang.
Kendisi Bay Zhang'ı arayan bir kurye olduğunu söylüyor.
I heard he's a bicycle courier somewhere.
Bir yerlerde bisikletli kargocu olarak çalıştığını duymuştum.
But it's being sent by courier.
Ancak kurye ile geliyor.
The Vulcans told us Klaang was a courier.
Vulkanlılar bize Klaang'in bir taşıyıcı olduğunu söylediler.
Using available courier ships, estimated time of delivery : eight days
Mevcut haberci gemilerini kullanarak tahmini 8 günde gider.
Dylan, the bogey reads as a modified Alacritous Missive courier vessel.
Dylan, tanımlanamayan hava aracı modifiye edilmiş bir Alacritous Mektup Kargo gemisi.
- Harper, tell the courier we're still at least five jumps away.
- Harper, bizim, hala en az olduğumuzu haberciye söyler Beş, uzaktan atlar.
Dylan, you have a message from Elsbett, just beamed from a courier ship.
Dylan, sena Elsbett'ten bir mesajın var, sadece bir haberci gemisinden ışınlandı. Bir şeyhakkındaki günlük.
Back in the suite, I beamed the log to the Freelance Courier Co-op.
Suite geri dön, Freelance Courier Co-op için bir bilgi bırakım.
- You couldn't afford the courier fees.
- Kurye satın almaya gücün yetmez.
I thought the unnatural activity was a demon courier, but it must've been the sin working against the businessman's good nature.
Doğal olmayan hareketin iblis yüzünden olduğunu sanmıştım ama günahın işadamının iyi karakterine saldırmasından olmalı.
Courier's got pyridoxine from Mercy. It'll be here in 10 minutes.
Kurye Mercy'den Pyridoxine almış On dakika sonra burada
A courier of heroine or opiates?
Eroin ya da afyon kuryesi.
The Alpha team will follow the courier out from the elevator.
Alpha Takımı kuryeyi asansörden izleyecek.
The courier was killed.
Haberci öldürülmüş.
This gentleman's some sort of a courier.
Ölen bu bay bir tür kuryeymiş.