Cowardice перевод на турецкий
437 параллельный перевод
Cowardice is unknown to you. Fear is not in you.
Korkaklık nedir bilmezsiniz, içinizde hiç korku yoktur.
According to the statement of Lieutenant Thomas Flaherty of the homicide squad Little Caesar, the once swaggering braggart of the underworld wilted in the face of real danger and showed the world his cowardice.
Cinayet masasından teğmen Thomas Flaherty'nin bildirisine göre Little Caesar, bir zamanların kibirli yer altı dünyası kabadayısı gerçek korkuyu hissedince sıvışıp dünyaya korkaklığını gösterdi.
Cowardice isn't the cause of crime, is it?
Suçun sebebi korkaklık değildir.
Lose respect for cowardice and stupidity?
Korkaklık ve aptallık için saygıyı yitirme?
I can tolerate nerves before a battle, but I can't stand cowardice.
Bir çatışma öncesi gergin olmayı kabul edebilirim ama korkaklığa katlanamam.
I prefer that he have it by him always as a reminder of his cowardice.
Korkaklığını hatırlatması için onda kamasını tercih ederim.
Rebuke his cowardice by the courage of your confession.
İtiraf ederek cesaretinizle o korkağa dersini verin.
It was then I knew that the lines had become savage, caused by the insult of Don García and the cowardice of Don Faustino.
O anda sıradaki insanların vahşileştiklerini anladım, Don Garcia'nın davranışı ve Don Faustino'nun korkaklığı yüzünden.
The smell of cowardice is too strong here.
Burada korkaklık kokusu yayılmaya başladı.
- I understand cowardice!
- Ben korkaklığın ne olduğunu bilirim!
Who's talking about cowardice?
Korkaklıktan bahseden kim?
Then I saw that it was not that at all, it was cowardice
Sonra hiç de öyle olmadığını bunun namertlik olduğunu anladım.
You've got a right to explain to General Pritchard... cowardice, desertion of your post, a yellow streak a mile wide.
... ödleklik eğilimini açıklayabilirsin.
Compromise, Cowardice.
Zamaneye uyanlar, korkaklar!
At Chapultepec my father - your grandfather - shot for cowardice the son of a US senator.
Chapultepec'te benim babam - senin büyükbaban - bir senatör oğlunu ihanet ettiği için vurdu.
I don't know how the men on line feel about it... but so far as the staff is concerned, I'd just as soon have a commander-in-chief... with a little bit of cowardice about him.
Ön cephelerdeki askerler nasıl hissediyor bilmiyorum ama... Karargahtaki subaylar gibi başkomutanımız da biraz endişe duyup kendini korusa, ateşe atmasa iyi olacak.
" Neglect of duty and cowardice in the face of the enemy.
" Düşman karşısında görevi ihmal etmek ve korkaklık.
This court finds Major Alexander Kearny, 5th Cavalry, United States Army guilty of gross neglect of duty by reason of cowardice in the face of the enemy.
Mahkeme, 5. süvari alayında görevli Binbaşı Alexander Kearny'i düşman karşısında görevi ihmal etmek ve korkaklıktan dolayı suçlu bulmuştur.
It's not cowardice.
Bu korkaklık değil.
The gods do this in shame of cowardice.
Tanrıların korkaklarla alay etmesidir bu.
Because they are cursed with envy and cowardice.
Çünkü kıskanç ve korkaktır.
- Cowardice.
- Korkak.
- Cowardice is a serious charge.
- Korkaklık suçlaması çok ağırdır.
who reeks to high heaven of cowardice and vice.
Korkaklığı ve ahlaksızlığıyla.. ... kokuşmuş biriyim.
You may think it's cowardice but I only acted like that to ensure our future happiness together
Bunu bir korkaklık olarak görebilirsin. Ama sadece mutlu geleceğimizi garanti altına almaya çalıştım.
They hope I'll take my life so they can say I committed the last cowardice of all.
Kendi canıma kıyacağımı umuyorlar en büyük korkaklığı yaptığımı söylemek için.
Can you stand alone, each, in battle... ... or do you need the cowardice of numbers to make you bold?
Tek basiniza durabilir misiniz yoksa sizi cesur kilmak için alçaklik mi yapmak gerekiyor?
Commanders of cowardice who quake and pale.
Korkaklar.
Endangering the lives of your men through recklessness... drunk on duty, wanton murder of one of your own men... and cowardice in the face of the enemy.
Adamlarının hayatını kayıtsızca tehlikeye atmak... görev başında sarhoş olmak, adamlarından birini kasten öldürmek... ve düşman karşısında korkup kaçmak.
Colonel Dax, I'm going to have ten men from each company in your regiment... tried under penalty of death for cowardice.
Albay Dax, Alayınızdaki her birlikten onar adam alacağım... ve korkaklık suçundan idam istemiyle yargılatacağım.
- For cowardice!
- Korkaklık suçundan!
The charge is cowardice in the face of the enemy. You have your orders, gentlemen.
Suçlama düşman karşısında korkaklık olacak.
These men are charged with cowardice in the face of the enemy... and will be tried for that offense.
Bu adamlar düşman karşısında korkaklıkla suçlanıyorlar... ve bu suçtan yargılanacaklar.
- The indictment is... that the accused showed cowardice in the face of the enemy... during the attack on the Ant Hill.
- İddianamede... Ant Tepesine yapılan saldırı sırasında sanıkların düşman karşısında... korkakça davrandığı yazılı.
The accused is not being tried for his former bravery... but for his recent cowardice.
Sanık daha önceki cesaretinden dolayı değil... yeni korkaklığından ötürü yargılanıyor.
Corporal Phillip Paris, Private Maurice Ferol... and Private Pierre Arnaud of the 701st Regiment... having been found guilty of cowardice in the face of the enemy... are to be executed by rifle fire immediately... in accordance with the judgment of the military court martial.
Er Maurice Ferol ve Er Pierre Arnaud... düşman karşısında korkaklık suçundan suçlu bulunmuş... ve askeri mahkemenin verdiği karara göre... tüfek ateşiyle birazdan idam edileceklerdir.
That you ran away from that sub from cowardice.
Bir korkak bu kadar yolu bunun için tepmezdi.
of cowardice.
korkaklıktan.
For cowardice in the face of the enemy.
Korkaklık suçundan.
For the United States Cavalry to give up its horses to the enemy is cowardice.
Süvari alayı için atlarından vazgeçmek korkaklıkla eşdeğerdir.
Covering up for cowardice is beyond it.
Korkaklığı örtbas etmek buna girmez.
One act of cowardice doesn't make a man a coward forever.
Bir kez korkan sonsuza kadar korkak damgası yememeli.
Women drivers are cowardice personified!
Araba kullnan kadın demek, korkaklığın yeryüzündeki timsali demek!
I told you, the worst flaw is cowardice.
Sana söyledim, en kötü huy korkaklıktır.
His idleness, his cowardice.
Korkaklığının, ataletinin baskısı da var.
- Has his cowardice affected you too?
- Ödlekliği seni de mi etkiledi?
I didn't get this uniform for cowardice
Bu üniformayı korkaklıktan dolayı vermediler.
No, for having brought home to him the cowardice, and perhaps even worse, of those dubious followers of his.
Hayır onu korkaklığa ikna ettiğim için ve belki daha da kötüsü, o güvenilmez taraftarları yüzünden.
Such cowardice.
Tamam Léo, bu şekilde davranmak hiç bir işe yaramaz.
- Moral cowardice?
- Medeni cesaretsizlik mi?
Ah France, the cowardice!
ah Fransa, korkaklık!