Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ C ] / Creative

Creative перевод на турецкий

3,199 параллельный перевод
We just have to get creative.
Sadece yaratıcı olmalıyız.
Be creative.
Yaratıcı ol.
By then, they had experienced more than enough to last their creative life.
O zamana kadar gerekenden yaratıcı yaşamlarını sürdürmek için gerekenden fazlasını yaşamışlardır çünkü.
These are all just highly creative socially accepted delusions that we impose on reality to try and gain some semblance of control over our lives.
Bunların hepsi toplum tarafından kabul edilmiş yaratıcı yanılgılar Hayatımızı kontrol eden benzerlikleri denemek ve kazanmak için yanılgıları zorluyoruz.
I thought you'd be more creative than this.
Bundan yaratıcı olduğunu düşünmüştüm.
I prefer to say I'm being socially creative.
Sosyalleştim demeyi tercih ederim.
Which gives us creative license to make those photos real.
Bu da bize o fotoğrafları gerçek hâle getirmek için yaratıcı bir şans verir.
It mellowed me out and made me feel super creative.
Esrar beni hem sakinleştirdi hem de yaratıcı biri yaptı.
And I became an improviser, which is the creative equivalent of jumping off a cliff every time you get onstage.
Tuluat yapıyordum ki bu, bir uçurumdan atlamakla eşdeğer.
Going into the booth, I've practiced it to the point where it's still gonna be original and creative, but I'm gonna have the confidence of practicing and rehearsing behind me.
Stüdyoya gelene kadar, şarkının neredeyse tüm kısımlarının provasını yaptım. En azından, içimde prova yapmanın verdiği güven var.
There might be a little bit of butting heads in terms of taking creative control of this one.
İki inatçı keçiye dönüşebiliriz, bu da pek iyi olmaz.
Unfortunately, one week into simpatico, Johnny and Drago broke up due to creative differences.
Ne yazık ki simpotica'daki bir haftalık süreçte Johnny ve Drago fikir ayrılıkları sebebiyle ayrılmışlardı.
Reagan, why don't you write up a creative brief?
Reagan, niye yaratıcılığını kullanarak şov için fikir üretmiyorsun?
We are the ones who have complete creative control...
Yaratıcılık bizim kontrolümüzde.
You know, we have done every show until now without doing a stupid creative brief.
Biliyorsun, şu ana kadarki tüm şovlarımızı kendi yaratıcılığımızı kullanarak yaptık.
Yeah, well, because I didn't get your creative brief, I didn't really know how to budget the show.
Eh, şov için yaratıcı fikirlerini alamadığım için şov için bütçe ayıramadım.
And do you get creative input?
Peki eser yaratıcısı olarak payını alıyor musun?
As brilliant and creative as he is, he is nothing...
Zeki ve yaratıcı biri olarak, o bir hiç...
They seem to be playful and fun and creative.
Zevk veriyor ve oldukça yaratıcı da.
- Maybe even get creative.
- Belki daha yaratıcı olurum.
- It takes brains to be creative.
- Yaratıcı olmak için beyin lazım.
Any minute now and Gray's gonna be Donovan Decker's ex-creative director.
Hemen şimdi, Gray Donovan Decker'ın eski müdürü olacak.
I had to get creative.
Yaratıcı olmalıyım.
I can now finally retire knowing that such advanced and creative minds are at work in the surgical field, hmm?
Bu kadar ileri ve yaratıcı zekâların cerrahide iş başında olduğunu öğrendiğime göre artık emekli olabilirim, değil mi?
That lasagna thing really got the old creative juices flowing.
Lazanya olayı edebi yönümü ortaya çıkardı.
Had to get creative. Well, I'm glad... that deleting our entire time together was so easy for you... but I guarantee you, Quinn is gonna find out eventually.
Birlikte yaşadığımız tüm anıları bu kadar kolayca silebilmene sevindim ama emin ol, Quinn önünde sonunda öğrenecektir.
and make things more creative. So then you spin out, right? So... ♪ My mother told me when I was young ♪
Burayı uzatıyoruz, değil mi? Özür dilerim.
Well, creative decisions aren't up to me, but thanks for stopping by.
Yaratıcı kararlar bana bağlı değil ama uğradığın için teşekkürler.
Sorry. I'm taking a mail-in creative writing course.
Kusura bakma, bilgisayardan bir yazı dersi alıyorum da.
They have to be creative and resilient.
Demek istediğimi anladın mı?
He's a bright guy. He's not the creative director for an imaginary Internet start-up.
Zeki bir adam Hayali bir internet profili için yaratıcı yönetmen değil.
Yet comet impacts can also be a creative force.
Ancak yine de kuyruklu yıldız etkileri aynı zamanda yaratıcı bir güç olabilir.
Lightning added the creative spark for early life to begin.
Yıldırımlar ilk yaşamın başlaması için gereken yaratıcı kıvılcımlarını ateşledi.
Asteroids are a creative force.
Göktaşları yaratıcı bir güçtür.
Creative.
Yaratıcı bir fikir.
Carrie, I know you're a creative person.
Carrie, yaratıcı biri olduğunu biliyorum.
I'm thinking of creative child-rearing solutions.
Yaratıcı çocuk yetiştirme çözümleri düşünüyorum.
- You're gonna go to his office. Say that you were wrong. Say you're never gonna let the kids do anything creative ever again.
- Ofisine gideceksin, hatalı olduğunu bir daha çocukların yaratıcı bir şeyler yapmasına izin vermeyeceğini söyleyeceksin.
Look, Russell, I wanna tell you that I am not sorry about what I said because Sarah is 12 and she is creative.
Bak Russel sana söylediklerim konusunda üzgün olmadığımı bil. Sarah 12 yaşında ve yaratıcı bir çocuk bağışı çekersen de çek umurumda değil.
We got creative and we got loud
Yaratıcılığımız ve gürültümüz var. " Bitmedi!
IT Clear That was the Real Shape of creative the group emanated from Syd, Although, you know, IT Certainly was not Syd and backing Group.
Her ne kadar grup Syd ve grubu olarak bilinmiyorduysa da, grubun yaratıcı karakter yapısının, Syd'den kaynaklandığı belliydi.
Last night, I was working at the E.R... and someone got a little creative...
Dün gece Acil Serviste çalışıyordum. Yaratıcılığım tavan yaptı.
I gotta get creative.
Yaratıcı olmam gerekiyor.
The old biddy with no creative vision says what?
Hiç yaratıcılığı olmayan yaşlı tavuk ne diyor bakayım?
I'm creative!
Ben yaratıcıyım!
You know, be creative.
Yaratıcı olun.
A circuitous, but creative motive for murder.
DolambaçIı ancak bir o kadar da mantıklı bir neden.
Throughout history, creative people, have commonly indulged in a highly sensual livestyle.
Tarih boyunca, yaratıcı insanlar duygusal yapıdaki yaşam tarzına düşkünlük göstermişlerdir.
If they do know your face, you have to get a little more creative.
Yüzünüzü tanıyorlarsa, biraz daha yaratıcı olmalısınız.
Okay. Don't want to interrupt your creative process.
Yaratıcı sürecini yarıda kesmek istemem.
I'm not creative.
Pek yaratıcı değilimdir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]