Creep перевод на турецкий
2,531 параллельный перевод
This creep never erased the video because he never had a chance to send it.
Bu sürüngen videoyu postalayıp silmemiş çünkü buna fırsat bulamamış.
Second thoughts creep in.
Aklımıza başka düşünceler girer.
With sympathetic care their arms around thee creep, for, oh, they cannot bear to see their father weep. "
"Şefkatli bir şekilde... "... kollarını sana doluyorlar. " Çünkü babalarını ağlarken...
I haven't seen that little creep in a while.
O yaltakçıyı bir süredir görmüyorum.
I think the best way for penny to get over that british creep- - is to set her up with an american creep.
Penny için bu İngiliz zırvalarından kurtulmanın en iyi yolu... Amerikan zırvalarıdır.
Or an italian creep.
Ya da İtalyan zırvaları.
You creep!
- Sapık.
Hey hey, easy with that brush, you creep!
Hey hey, fırçayı yavaş kullan, sürtük!
For hitting you, but forget it, creep.
Sana vurduğum için. Ama unut bunu ucube.
So, was he the one, this creep?
Yani, bahsettiğin ürkütücü adam o muydu?
¶ Hard to creep these Brooklyn streets ¶
Bu Brooklyn sokaklarında sürünmek zor
Total creep show.
Korku tüneli gibi.
That obsession opened the door for the disease to creep into Kevin.
Bu saplantı, hastalığın Kevin'a bulaşmasının yolunu açtı.
Beat it, creep!
Defol git, pis herif!
The creep who peddles vampire blood to civilians?
Sivillere vampir kanı satan ucube mi?
That guy's a total creep.
O birzavallı.
She's 16 years old and she's already a creep.
16 yaşında, şimdiden perişan.
But you're here to baby-sit, not creep me out So if you wouldn't mind
Buraya bebek bakıcılığı için geldiniz, beni korkutmaya değil. Yani sakıncası yoksa...
The recordings, in which she refers to president clinton as "the big he" and "the creep,"
Kayıtlarda "Büyük şey" ve "Sürüngen" diye bahsi geçen Başkan Clinton, Paula Jones davasını akla getiriyor.
the big creep?
Sürüngeni mi?
- Put your shirt back on, creep.
- Tişörtünü giy, serseri.
My best way is to creep under his gaberdine there is no other shelter hereabouts
Şunun paltosunun altına sığınayım bari. Başka da sığınacak yer yok zaten.
The guy's a creep.
Adam manyak.
Oh, get lost, you creep.
Kaybol, seni sürüngen.
I hate this creep.
Bu yaltakçıdan nefret ediyorum.
Creep.
Sapık.
He's a creep.
O kaçığın biri.
- He's a creep!
- Acayip bir tip.
- Are you actually having sex with this creep?
- Bu pislikle gerçekten seks mi yapıyorsun?
You gotta creep.
Sürünerek hareket etmelisiniz.
Creep.
Sürünerek.
You don't say "Creep-creep" unless you're quoting TLC.
TLC'den alıntı yapmasan böyle şeyler söylemezsin.
Get the hell off my property, okay, creep!
Mülkümden defolun gidin, tamam mı? Yağcı!
- He was a real creep.
- Gerçek bir pislikti.
Creep up onto the roof.
Sessizce çatıya çık.
You want a piece of me, you pathetic townie creep?
Kavga mı istiyorsun seni zavallı ucube?
Yeah, he was so the creep.
Evet, çok ürpertici biriydi.
- No, what I can't do is watch another creep like this walk on a technicality, or because some lawyer didn't file the right papers to the right clerk.
- Yapamayacağım şey bürokrasi sayesinde veya bir avukatın doğru belgeleri doğru kâtibe göndermediği için bunun gibi başka bir pisliğin paçayı yırtmasını izlemektir.
Monster, you creep, two-timing jackass!
Canavar, pislik herif beni aldattın!
You can't let her out, with that creep out there.
İndiremezsin, o tipsiz etrafa ateş ederken olmaz.
Creep. I'm such a sixth grader.
Gıcık! Ne kadar da kaltakça oldu!
- It's all fake. - You creep.
Hepsi numara!
- Back off, creep.
- Geri çekil, pislik.
- She's 13, you little creep.
- Kız on üç yaşında, sapık herif.
We should... creep around back.
Oraya arkadan sızmalıyız.
I mean, why do you always have to be such a creep To any guy I ever like?
Neden sürekli hoşlandığım çocukları korkutuyorsun?
That little creep almost died When I told him the truth.
O küçük dalkavuğa gerçeği söylediğimde neredeyse ölüyordu.
Creep.
Alçak.
Creep me out.
Ürktüm.
Hey, I see you, you little creep.
Nereye gidiyorsun?
It was intense in there. And what, your other girlfriends didn't get hit by their creep foster dads? Mm.
Orada çok gergindi.