Cádiz перевод на турецкий
72 параллельный перевод
If Your Lordship would agree to share it- - l am loath to force myself upon you, sir, but I'll tell you of Toledo... and Cádiz, and the bullfights at Madrid, the dancing of Seville- -
Eğer odanızı paylaşma asaletini gösterirseniz... Kendimi tavsiye etmek gibi olmasın ama Size Toledo'dan ve Cadiz'den bahsederim. Madrid'deki boğa güreşlerini, Seville'deki dansları anlatırım.
Toledo and Cádiz...
Toledo ve Cadiz...
I remember once in Cádiz... many years ago, they pardoned a man during Carnival.
- Hatırlıyorum da... - "Yol verin lütfen." ... yıllar önce Cádiz'de karnaval sırasında birini affetmişlerdi.
I am the son of Gaspar Suarez, the richest merchant in Cádiz.
Cadiz'in en zengin tüccarı Gaspar Suarez'in oğluyum.
I said goodbye and, filling my carriage with love stories I had bought in Cádiz,
Arabamı Cadiz'den satın aldığım... aşk romanları ile doldurarak veda ettim ve
You've met the son of Cádiz's richest merchant.
Cadiz'in en zengin tüccarının oğluyla tanıştınız.
He crossed many seas to set up as a merchant in Cádiz.
O Cadiz'de bir tüccar olarak yükselmek için denizleri aştı.
In Cádiz.
Cadiz'de.
Your father crossed many seas to set up as a merchant in Cádiz.
Babanız Cadiz'de bir tüccar olmak için denizleri aşmış.
The merchant from Cádiz.
Cádiz'li bir tüccar.
I found out that Lopez Senior traveled from Cádiz, and waited at the house, but having missed his son, went to town.
Baba Lopez'in Cadiz'den geldiğini keşfettim. Evde beklemiş. Fakat oğlunu bulamayınca dışarı çıkmış.
You must admit, Cádiz is a more important city than Madrid.
İtiraf etmelisiniz ki Cádiz Madrid'ten daha önemli bir şehirdir.
I'm Gaspar Suarez from Cádiz.
Ben Cádiz'den Gaspar Suarez.
I'm a gypsy, made of the salt of Cádiz
ben bir çingeneyim, Cadiz şehrinin tuzundan yapılmış.
When I saw it on the computer, it said, "the Butcher of Càdiz."
Bilgisayarda gördüğümde "Cádiz Kasabı" yazıyordu.
I've got these Algerians sweet up in Cádiz.
Cádiz'deki Cezayirliler'le aram iyi.
- You're going to Cádiz.
- Cádiz'e gidiyorsun.
I don't even know where Cádiz is.
Cádiz nerede, onu bile bilmiyorum.
He's on his way back from Cádiz.
Cádiz'e gitti.
I nearly got my throat cut in Cádiz, Charl.
Cádiz'de neredeyse boğazı mı keseceklerdi, Charl.
All over the world the water causes disasters as the floods in Bangladesh, the Amoco Cádiz...
Dünyanın her yerinde, su Bangladeş'deki Amoco Cádiz gibi sel felaketlerine neden olur.
It's just that this sunset reminds me of a particularly beautiful one I saw in Cádiz.
Bu gün batımı Cádiz'de gördüğüm bir gün batımını hatırlatıyor.
- Cádiz?
- Cádiz mi?
And in the Port of Cádiz.
Ve Cadiz Limanı'nda.
I saw her face when I thought I was dying in Cádiz.
Öldüğümü sandığım zaman bile onun yüzünü görüyordum.
There's a big American naval base in southern Spain, at Cadiz.
Güney İspanya'da Cadiz'de büyük bir Amerikan deniz üssü var.
- Are we on the right road for Cadiz?
- Cadiz'e gitmek için doğru yolda mıyız?
- We were trying to get to Cadiz.
- Cadiz'e ulaşmaya çalışıyoruz.
I'm from a town near Cadiz.
Cadiz civarındaki bir kasabadanım.
Cadiz.
Cadiz.
It's pronounced "Cah-deez."
"Cadiz" olarak telafuz ediliyor.
Bobby named it Cadiz.
Bobby buraya Cadiz adını takmıştı.
Oh, so this is Cadiz, huh?
Demek Cadiz burası, ha?
I know about Cadiz.
Cadiz konusunu biliyorum.
Which you helped yourself to and stashed at Cadiz.
Ve hepsini Cadiz'e sakladın, öyle mi?
Cadiz was a transfer point.
Cadiz bir aktarma noktasıydı.
I'm the Mosque of Cadiz.
Ben Cadiz Camisi'yim.
Shortly after the death of my father... my mother decided it would be best to send me to Cadiz... as though a voyage at sea would purify me.
Babamın ölümünden kısa süre sonra annem beni Cadiz'e göndermenin en iyisi olacağını düşündü güya deniz yolculuğu beni arındıracakmış.
Instead of Cadiz... they set sail for an obscure Arabian sultanate... where all the passengers were immediately sold into slavery.
Cadiz yerine bütün yolcuların birdenbire köle olarak satıldığı belirsiz bir Arap sultanlığına gemiyi yönlendirdiler.
We're watching Columbus sail from Cadiz.
Cadiz'den seyre çıkan Columbus'u izliyoruz.
These Legionnaires embarking in Cadiz, enroute to noble, imperial Italy are now and forever wedded to our heroic cause.
Cadiz'den gemilere binip soylu ve büyük İtalya'ya doğru yola çıkacak olan bu lejyonerler, yüce davamıza şu anda ve sonsuza kadar gönülden bağlılar.
I met a girl from Cadiz today, she's wonderful.
Bugün Cadiz'de bir kızla karşılaştım, mükemmeldi.
I met a wonderful girl from Cadiz today.
Bugün Cadiz'den bir kızla karşılaştım.
Was it Cayetana who gave you that scratch on your neck or that girl from Cadiz everyone's talking about?
Boynunu tırmalayan Cayetana mı yoksa herkesin bahsettiği Cadiz'li kız mı?
You were born in Cadiz.
Cadiz'de doğdun.
Yes, he's married now. Settled down in Cadiz.
Henry'i Londra'da görebilir ve orada bir gemi bulabilirsin.
It nearly killed my parents.
Şimdi İspanya'da, Cadiz'de yaşıyor. İspanya!
Now he lives in Spain, in Cadiz.
Hayır, Frederick İspanya'da güvende.
Go!
Artık evlendi. Cadiz'e yerleşti.
Port Caleta, Cadiz.
Port Caleta, Cadiz.
- The price, the state of our friendship, the angle of the light, the smell of his armpits, the beauty of his wife, whether I've eaten or drunk, whether, indeed, I am drunk, does he know Titian, has he been to Cadiz, does he have big feet?
Alacağım ücret, arkadaşlığımızın derecesi, ışığın açısı koltuk altlarının kokusu, karısının güzelliği tok yahut sarhoş olup olmamam ya da sarhoş olmam Titian'ı tanıyor mu, Cadiz'de hiç bulundu mu, büyük ayakları var mı?