Damp перевод на турецкий
848 параллельный перевод
I'm a little damp so I'll go home..
"Biraz ıslandım, bu yüzden eve gideceğim".
It's damp.
Bu nemli.
It's absolutely damp.
Bu kesinlikle nemli.
This fifteen-year-old miner doesn t work above ground level but in the damp, deep corridors of the mine to earn an extra 5 francs for his widowed mother.
Bu 15 yaşındaki madenci, dul anasına 5 Frank daha fazla verebilmek için, yer üstünde değil madenin derin ve rutubetli koridorlarında çalışıyor.
It's still pretty damp.
Hala oldukça ıslak.
Gentlemen, could you find no better man to arrest and carry off in the middle of the night than me, that's having to work me hands off at me trade a - tailoring and a-stitching in a basement so cold and damp that I've caught me death of cold?
Beyler, gecenin bu vaktinde tutuklayıp götürülecek benden daha iyi bir adam bulamadınız mı, bu, öldürücü derecede soğuk ve rutubetli bir bodrum katında benim gibi dikiş dikerek terzilik yapan birini işinden alıkoymak demektir.
Mine's damp yet, see?
Başım hâlâ ıslak, bak.
Zette, run a damp cloth over my mirror and lay out my dress.
Zette, aynayı nemli bezle sil ve elbisemi hazırla.
You're going to catch a cold, lying in damp roads on dark nights.
Geceleri, ıslak toprak üzerinde yatıp durursan hasta olacaksın.
Cabin's too damp.
Kabin cok nemli.
It's rather damp out here.
Burası ıslak.
Because it is damp and cold out there.
Orası rutubetli ve soğuktur.
It's kinda damp, but I'll get you there.
Ayaklarınız biraz ıslanacak ama sizi oraya ulaştıracağım, General. - Tırmanın, Efendim.
It's damp. Dalroy House.
Dalroy Evi'ne gidiyoruz.
Not a sign of damp.
Rutubet izi yok.
- Do you think this room is damp?
- Sence de bu oda rutubetli değil mi?
- l expect the wood was damp.
- Odun nemliydi herhalde.
It's a damp night for sitting about on seats.
Banklarda oturmak için fazla nemli bir gece.
If it ain't too much trouble, you could dust it off once in a while, and keep the kitchen door open a little so it won't get cold or damp.
Çok zahmet olmazsa, arada tozunu alıp rutubetten etkilenmemesi için mutfak kapısını açık tutabilir misiniz?
It's too damp for a good spray job, Art.
Boya işi için oldukça nemli, Art.
The sticks were damp, and the wind's in the wrong way.
Odunlar ıslak ve rüzgar yanlış yönden esiyor.
Those old songs, that untuned piano, the damp clothes.
Eski şarkılar, şu akortsuz piyano, saçma kıyafetler.
It's still a little damp, but it was so dirty, I had to.
Hâlâ biraz ıslak. Çok kirliydi, yıkamadan edemedim.
This damp weather gets me right here like a knife.
Bir bıçak gibi tam şuramda, mahvetti beni.
- This straw's damp!
- Bu samanlar nemli!
The damp in here is killing us anyway!
Buradaki nem zaten bizi öldürüyor.
Your eyes are damp.
Gözlerin nemli ama.
- The damp. - Right away.
- Rüzgar nereden esiyor?
You gotta be careful. You sitting around in a damp thing, you catch a cold.
Üşütmemek için ıslak giysileri çıkarmak gerekir,..
Ditch-cover-board, damp and soggy all year round.
Kanalizasyon kapağı. Her zaman ıslak ve çamurlu.
The vestry is, I am told, excessively damp.
Bana söylenene göre o oda fazlasıyla rutubetliymiş.
But the cabin is very damp, Your Highness.
Ama kulübe çok havasız ekselansları.
The only trouble is that after "Duelling Cavalier" nobody'd come to see me jump off the Woolworth Building into a damp rag.
Tek sorun, Düellocu Şövalye'den sonra Woolworth Binasından ıslak bir paçavranın içine atlasam gene de kimse görmeye gelmez
- It's the damp chestnut trees.
- Nemli kestane ağaçları kokusu.
Is it not cold and damp out there?
Orası soğuk ve nemli değil mi?
Hurry with the twigs, this wood is too damp to light
Dalları çabuk getirin, bu odun çok nemli.
I thought maybe it was damp.
Islak olabilir diye düşündüm.
The room is damp.
Oda rutubetli.
How come you go skating and enjoying yourself... when your poor little schoolmate's still damp from drowning in the bay?
Okul arkadaşın suda boğulduktan sonra kaymaya çıkıp nasıl gününü gün ediyorsun anlayamıyorum.
A real, blazing fire? Or one of those English things made out of damp smoke?
Gerçek bir şömine mi yoksa nemli dumandan yapılan şu İngiliz şeylerinden mi?
Whenever I get grim and spleenful... whenever I feel like knocking people's hats off in the street... whenever it's a damp, drizzly November in my soul... I know that it's high time to get to sea again.
Ne zaman umutsuz ve melankolik olsam ne zaman sokaktaki insanlara bile sataşmaya başlasam ne zaman ruhumu kasvetli bir kasım ayı gibi hissetsem bilirim ki tekrar denizlere açılma zamanım gelmiştir.
Those people didn't have enough damp to blink their eye.
Millet nem olmadığından göz bile kırpamıyordu.
You're sitting on damp earth again.
Yine nemli toprağa oturmuşsun.
If they're a bit damp, there'll be rain.
Biraz nemliyseler yağmur yağar.
Can you smell the damp?
Rutubetin kokusunu alıyor musun?
It's just damp.
Sadece biraz rutubet var.
It was so damp, it really seemed it was about to rain but it didn't.
Hava rutubetliydi, gerçekten yağmur yağacakmış gibi görünüyordu ama yağmadı.
The ground had been damp the previous night and two sets of footprints were visible, a man's and a woman's.
Yer bir önceki gece nemlenmişti ve iki dizi ayak izi görünüyordu. Biri bir adamın, diğeri de bir kadının.
You let it get damp.
Nemlenmesine izin vermişsin.
Will you write an inscription in it while it's still damp?
Henüz ıslakken üzerine bir yazı yazar mısın?
- Get me a damp cloth and hurry.
- Yaş bir bez getir bana, çabuk.