Decency перевод на турецкий
1,083 параллельный перевод
Are we all Romans now that we disregard decency and justice hold secret courts and try innocent men in the dead of night?
Ahlak ve adaleti bir kenara bırakıp gece yarısı gizli mahkemeler kuran ve masum insanları yargılayan Romalılar bizler miyiz?
Now. it is time for the five of you to show one spark of human decency and allow one compromise in your silly rules.
Şimdi beşiniz için de, bir parça da olsa insani nezaketinizi gösterme ve saçma kurallarınız için bir taviz verme zamanı.
If you have any decency, you'll go.
HILARY : Eğer biraz terbiyeliysen, gidersin.
And if you've any sense of decency you'll leave in the morning.
İçinizde biraz kibarlık varsa sabah gidersiniz.
Decency forbids...
Nezaket kuralları yasaklar...
Because I had enough sense of decency.
Hayır. Çünkü ben yeterince namuslu biriyim.
Provided that the way of life they choose harms no one else and is contrary to neither law nor public decency.
Seçtikleri yaşam tarzının kimseye zarar vermemesi ve kanunlara ya da kamu düzenine aykırı olmaması koşuluyla.
Men who have no notion of decency or morality?
Terbiye ve ahlak kavramı olmayan insanlar mı?
Let's drink to Spock, the only man with the decency to warn you.
Spock'a içelim, bizi uyarma nezaketini gösteren tek adam.
A man of morality, decency, handsome and strong...
Dürüstlük timsali.
But, in all decency, I can hardly force the issue.
Ama doğruyu söylemek gerekirse, bu konuda daha fazla diretmem imkansız.
At least have the decency to draw your guns.
Silahlarınızı indirme nezaketinde bulunun bari.
Julian at least had the decency to warn me he had a wife and a family.
Julian en azından namuslu davranıp karısı ve çocukları olduğunu söyledi.
Why do I know there's been no advance in discipline or decency, or morals or manners?
Disiplinde, terbiyede, ahlakta ya da görgüde hiç gelişme olmadığını nereden biliyorum?
I believe Elis thinks it's hypocrisy to be horrified at human folly and a waste of feelings to call for decency and justice.
Bence Elis, insanların budalalıklarından çekinmeyi ikiyüzlülük olarak görüyor. Ayrıca ona göre nezaket ve adalet gibi hususları aramak da boşuna duygusallık.
"Goodbye, Reuben," she says, "the love of decency ain't in you."
Bana "hoşça kal Reuben, sende nezaketten eser yok" dedi.
That's a divorced woman talking for you about decency.
Boşanmış kadın maneviyattan söz ediyor.
It makes a mockery of all trust and standards of decency.
Bu ; nezaket kuralları ve güveni hiçe sayan bir davranış.
But after all, one can have a little human decency.
Ama yine de ona karşı insanca davranmalıyım.
She was in a coma from being whipped when they took her, and nobody had the decency to finish her off.
- Onu ilk seferde tanıyamadınız mı? - Hayır. Onu tabuta koymadan gömmüşlerdi.
How can I make your flesh know how it feels to see all those who are like you, and only because they are like you, despised, slaughtered, and even worse, denied the simple decency that is a living being's right?
Sizin gibi olanların, sadece sizin gibi oldukları için, hakir görülüp katledildiğini ve birinin en temel hakkından yoksun bırakıldığını görmenin nasıl birşey olduğunu nasıl anlatabilirim?
We should reach 50 in decency.
50'ye rahatça ulaşmalıyız.
- You want decency.
- Dürüstlük istiyordun.
Decency is not for the poor.
Dürüstlük, fakire göre değildir.
You pay for decency, you buy it.
Dürüstlüğü ödersin, satın alırsın.
If you've got any decency as a human being, you won't leave us here.
Eğer içinizde bir parça insanlık varsa, bizi burada bırakmazsınız.
Have you no sense of decency, no shame?
Namus, utanma gibi duyuların yok mu?
They deny me the decency of law.
Bana meşruluğu çok gördüler.
Having won with Flail, decency and fairness compel me to stay with him.
Koçların eşit olmaması âdil bir yarış olmayacağını gösteriyor.
You didn't even have the decency to wash his face.
Yüzünü yıkama nezaketini bile göstermemişsiniz.
He didn't have the decency to own up to it.
Suçunu kabul etmeye bile cesaret edemedi.
One has to lose all sense of decency to save oneself.
Birilerini kurtarmak için birisinin namus duygusunu kaybetmesi gerek.
"Il Candelaio" offends only our decency.
"II. Candelaio" en azından sadece edebimize, ahlakımıza saldırıyor.
But at least those guys in there, they had the decency to admit... that that was just bullshit.
Ama oradaki adamlar sonunda, hikayenin sadece bir saçmalık olduğunu itiraf edecek kadar terbiyleri vardı.
There's still such a thing as decency.
Edep diye bir şey var hâlâ.
Men, you are about to embark on a great crusade to stamp out runaway decency in the West.
Arkadaşlar, Vahşi Batı'daki ahlaksızlığın kökünü kazıyacak... büyük bir haçIı seferine çıkmak üzeresiniz.
I challenge this committee to produce any witness or evidence against me, and if they do not, I hope they will have the decency to clear my name with the same publicity with which they have besmirched it.
Bu komitenin aleyhime tanık ve kanıt üretmesine itiraz ediyorum. Şimdiye kadar yapmadılarsa, bundan sonra adımı lekeledikleri şekilde temize çıkaracaklarını umarım.
She might have the decency not to phone him at dinner time.
En azından yemek vakti aramama nezaketini göstermesi gerekirdi.
This is a valuable and antique artwork, but for the sake of decency -
Bu değerli ve antika bir sanat eseri, ama ahlak kuralları adına şöylece...
You are permitted to display familial affection, including bodily contact, as long as it doesn't outrage the public decency.
Ailevi yakınlık gösterebilirsiniz, vücut teması da buna dahil, ama ahlaka uygun olmak şartıyla.
Universal decency.
Evrensel terbiyeye.
But if you're going to seduce my daughter, at least have the decency and the courtesy to close the door of my dressing room.
Fakat eğer kızımı ayartacaksan, en azından giyinme odamın kapısını kapama inceliğini ve kibarlığını göster.
I feel guilty and conscience-stricken and all of those things that you think sentimental but which my generation calls simple, human decency.
Pişmanlık duyuyorum ve vicdan azabı çekiyorum senin duygusal olarak nitelediğin şeyleri benim neslim yalnızca basit ve ahlâklı bir şey olarak görüyor.
- At this point you, what do you do to the common sense of decency?
Bu noktada, genel ahlak kurallarına ne yapacaksın?
- What do you do to the common sense of decency?
Genel ahlak kurallarına ne yapacaksın?
What does common sense of decency mean?
Genel ahlâk kuralları ne demektir?
-... of the penal code... - Viola for committing acts violating the common sense of decency, violating the common sense of decency, yeah, yeah... they just violate the common sense of decency... ah....
... ceza kanununun 527 ve takibindeki maddelerine temel teşkil eden genel ahlak kurallarını çiğnemekle ilgili evet, evet... genel ahlak kurallarını çiğneyiveriyorlar.
Mr. Books, you are a notorious individual utterly lacking in character or decency.
Bay Books, siz karakter ya da terbiye olarak, Tamamen kötü tanınmış bir kişisiniz.
All I need is a decency of that sleep.
Bütün ihtiyacım, uykumun düzene girmesi.
As a lady, I have to keep some sense of decency.
Bir hanımefendi olarak, ahlakımı korumak zorundayım.
You could've had the decency to wake me up and tell me you were going.
Beni uyandırıp gideceğini söyleme nezaketini gösterebilirdin.