Deliberately перевод на турецкий
1,593 параллельный перевод
So you admit you deliberately stepped in front of the bullet?
Yani bilinçli bir şekilde merminin önüne çıktığını kabul ediyorsun?
She was convinced he was deliberately hiding Zach and hiding the truth.
Zach'i kasıtlı olarak gizlediğinden ve gerçeği sakladığından emindi.
I couldn't believe my daughter deliberately disobeyed me.
Kendi kızımın bana bilerek itaat etmediğine inanamıyorum.
I'm starting to wonder if he deliberately tried to sabotage this mission.
Bu görevi kasten mi sabote etmeye çalıştığını merak etmeye başlıyorum.
And you deliberately let go of the only security you have, to go flying through the air.
Ve kasıtlı bir şekilde sahip olduğun tek güvenliği bırakırsın, havada uçup geçmek için.
If there's someone deliberately trying to sabotage this mission, I need to know.
Bu görevi sabote etmek isteyen biri varsa bilmem gerekiyor.
Because you deliberately did something I asked you not to!
Çünkü senden yapmamanı istedeğim bir şey yaptın!
Well, it wouldn't make much sense for her to deliberately spread the virus, unless she was immune to it.
Kasıtlı bir şekilde virüsü yaymasının hiçbir anlamı yok tabi eğer bağışıklığı yoksa.
Kyle deliberately spilled his frapuccino all over me
Kyle kasıtlı olarak Frappuccino'sunu üstüme döktü.
You're not deliberately concealing things from me are you?
Benden bile bile bir şeyler saklamıyorsun değil mi?
I deliberately used that word.
Bu kelimeyi bilerek kullandım.
Deliberately buried.
Kasten gölgede bırakıldı.
- He did it deliberately.
- O bunu bilerek yaptı!
You're deliberately sacrificing millions of lives.
Bile bile milyonlarca hayatı kurban ediyorsunuz.
I don't get it... up until now you have been insisting on access to the Stargate and now you're proposing to deliberately cut yourself off from it...
Anlamıyorum... bu zamana kadar yıldızgeçidinden giriş için ısrar ediyordunuz. ve şimdi ise kasten onunla temasını kesiyorsunuz.
Like I deliberately had crooked teeth so she'd be forced to drive a domestic car.
Ne yani, o bir yerli arabaya binsin diye ben kasten mi yamuk dişli doğdum?
To think that you'd be deliberately providing me with ingredients...
Bana malzeme verdiğin için teşekkürler.
I deliberately left some eyewitnesses, and on the way back, I fell down.
Hatta beni görmelerine izin verdim. Sonra yolda geri geri yürüdüm.
Why would you deliberately do something to provoke him?
Onları neden böyle tahrik ettin?
I'll deliberately lose, give his son back to him, and take his territory.
Kasten kaybedip, oğlunu geri vereceğiz ve adayı alacağız.
I hope you're doing that deliberately.
Bu yüzden mi dalga geçiyordunuz?
I thought that maybe you said it deliberately to turn away the girl's feelings.
Kirara'nın seni düşünmeyi bırakması için, mahsustan söylediğini sanmıştım. Gidelim mi?
Why would you deliberately attack them, when you don't even know if they are hostile?
Niye düşmanımız bile olmayabilecek birine bunu yapman gereksin?
- She chose him deliberately, my lords.
- Onu kasıtlı olarak seçti, Lordlarım.
The bastards were starving us deliberately.
Bu piçler bizi kasten aç bıraktılar.
Just remember the fact that any disease deliberately provoked is unlike any disease that arises spontaneously.
Sadece şunu hatırlayın, bilinçli enjekte edilen bir hastalık, kendiliğinden doğal olarak ortaya çıkandan farklıdır.
I don't think Maggie would deliberately lie about something like that.
Maggie'nin kasten böyle bir şey yapacağını sanmam.
Well, I just can't believe you deliberately disobeyed me.
Bana itaat etmediğine inanamıyorum.
I didn't do this deliberately, you were there too.
Bunu tek başıma yapmadım. Sen de oradaydın.
Nobody could like that song. You picked that song deliberately to humiliate us.
- O şarkıyı bilerek seçtin, bizi aşağılamak için.
"The relevant acts include killing, " causing serious bodily or mental harm, " and deliberately inflicting conditions of life
"Bahsi geçen hareketlere öldürmek ciddi bedensel veya ruhsal zarar vermek yaşam koşullarını kötü etkilemek ve grubun fiziksel bütünlüğünü bozmak dahildir."
He says I deliberately did that in your car so you'd catch me, find out I was gay and accept it so that I could.
Kasıtlı olarak arabanda yapmışım. Böylece sen beni yakalayacak, eşcinsel olduğumu öğrenecek ve beni olduğum gibi kabul edebilecekmişsin. Ben de kendimi öyle kabullenecekmişim.
He'll deliberately reimburse me, believe me!
Bilerek geri ödeyecek o parayı. Bana inan!
I came home deliberately, I came home early.
Eve bilerek döndüm, erken döndüm.
That was incredible, It deliberately reached straight out and probed the gripper,
Bilerek ona doğru uzandı ve kolu yakaladı.
But the fact of the matter is, you deliberately and knowingly committed a long series of immoral, revolting, obscene acts.
Asıl önemli olan ise kasten ve bilerek ahlaksız, iğrenç ve müstehcen şeyler yapmanızdır.
There is no concept in the universe that seems more abhorrent, deceptive and deliberately created to cheat people... than the concept and the idea of God.
Evrende tanrı fikri ve kuramından daha fazla tiksinti verici, aldatıcı... ve bilinçli olarak insanları kandırmak için yaratıImış... bir kuram daha yok.
Someone deliberately left it here.
Birisi bunları bilerek bırakmış.
I know she was deliberately avoiding me, so I didn't press her about it.
Biliyorum benden kaçmaya çalışıyordu, ama yine de üstüne gitmedim.
It means the unintended consequences of foreign operations, that were deliberately kept secret from the American public.
Bunun anlamı, Amerikan halkından saklı tutulan, yabancı operasyonların istenmeyen sonuçları demektir.
America deliberately withdrew all the support.
Amerika kasti olarak tüm desteğini geri çekti.
So you deliberately took your Granny's recipes from the family vault, without permission.
Demek büyükannenin tarif kitabını, aile mezarlığından izinsiz bir şekilde aldın.
The church must have been deliberately buried right after it was built.
Kilise inşa edildikten hemen sonra, özellikle gömülmüş olmalı.
Not deliberately.
Hele kasıtlı olarak asla.
the Americans had deliberately avoided firebombing Hiroshima so they could measure the precise effects of the atom bomb.
4 Ağustos akşamı, Paul Tibbets mürettebatını topladı.
So I'm afraid I believe Anne Meredith deliberately murdered her employer.
Yani bana kalırsa, Anne Meredith işverenini bilerek öldürmüş.
And we're the only ones who do that, by the way! Humans are the only species on earth that deliberately kills members of their own species for personal gain... Or pleasure!
bunu yapan bizleriz insan oğlu dünyada kendi ırkını kişisel sebeblerle öldüren tek tür... veya haz!
We're also the only species that deliberately kill members of another species...!
başka türleride kasten öldüren tek tür bizleriz...!
0r if I thought I was working for somebody who deliberately hired a bright young guy, someone who reminded him a little bit of his younger self, and he thought, "Let's play with this young guy for a while, " give him his head, "and then," Whoops! He's getting a bit too scary now!
Ya da eğer çalıştığım kişinin, kasıtlı olarak kendi gençliğini hatırlattığı için zeki ve genç birini işe aldığını ve "Haydi şunla biraz oynayayım" deyip, onu kafasını eline vermekle korkutup, sonra da "Bu çocuk korkutucu olmaya başladı aramıza hemen mesafe koymalıyım" diye düşündüğünü anlarsam.
Seems like you're deliberately challenging us to dislike you. Mr. Shore, the media has painted me as the "Black Widow"... the gold digger who's poisoned her 70-year-old rich husband.
- Bay Shore, medya beni Kara Dul olarak gösterdi. 70 yaşındaki zengin kocasını zehirleyen bir servet avcısı.
Were you deliberately walking in an area far away from where you live so as to avoid suspicion?
Şüphe çekmemek için kasten mi evinizden o kadar uzakta yürüyordunuz?