Deliver перевод на турецкий
8,857 параллельный перевод
I'll deliver the material to the prosecutor.
Gerekli belgeleri savcıya ileteceğim.
I can deliver him to you.
Onu sana getirebilirim.
But before he could deliver it, he was found dead.
Ama teslim edemeden ölü bulundu.
Stand and deliver.
Dur ve öde.
I always deliver and pick up the test subjects from the same place.
Test deneklerini hep aynı yerden alıp bırakırım.
Whoa, whoa, whoa. I just came to deliver good news.
İyi haberleri söylemeye geldim sadece.
I'll deliver the death stroke myself.
Son darbeyi bizzat ben vururum.
No, dad is counting on us to deliver a present, and we've got bupkis, so we need to have a secret emergency meeting in my room right now.
Hayır, babam hediye konusunda bize güveniyor ve elimizde hiçbir şey yok bu yüzden odamda hemen gizli toplantı yapmamız lazım.
You deliver?
- Gönder gelsin.
I deliver you a dying Bonnie Bennett on a silver platter, and... whoosh... Right over your head.
Sana Ölmek üzere olan Bonnie Bennet'i gümüş tepside sunuyorum ama sen oralı bile olmuyorsun.
You better deliver.
Umarım işini yaparsın.
I'm helping you deliver your baby with another woman.
Başka bir kadından olan bebeğinin doğumuna yardım ediyorum.
Now all I have to do is deliver the merchandise to Schizo.
Şimdi tek yapmam gereken malı Schizo'ya taşımak.
Um, I deliver packages for a courier service.
Bir kurye şirketinde dağıtım yapıyorum.
We should deliver the profile.
Profili sunmalıyız.
She's in New York to deliver the keynote at a global conference.
New York'ta Küresel Isınma Konferansı'nda açılış konuşması yapmak üzere bulunuyor.
And some people aren't strong enough to deliver it themselves.
Ve bazı insanlar bunu kendileri veremeyecek kadar güçsüzdür.
His investments are all in computer-traded funds, which deliver a return far less than the profits he once made.
Tüm yatırımları bilgisayardan işlem gören fonlardan oluşuyor. Bu da daha önce kazandıklarından çok daha azını kazanması demek.
But I'm confident that when TARU deliver its report, that mystery box is gonna connect Eisley to the crime.
Ama ( TYMB ) Teknik Yardım Müdahale Birimi raporunu hazırladığında, o gizemli kutunun Eisley'i suçla irtibatlandıracağına inanıyorum.
I can help you... deliver her a thousandfold more pain.
Sana yardım edeceğim... onun bin kat acı çekmesini sağlayacağım.
_ Luciano's bribes pay off and the local sheriff personally refuses Thomas Dewey's demand to deliver Luciano back to New York.
Luciano rüşvet verdi ve yerel şerif, Thomas Dewey'in Luciano'yu New York'a teslim etme talebini reddetti.
Luciano decides to hijack a rival gang's truck, filled with illegal booze, and deliver it to Masseria.
Luciano, rakip çetenin kamyonunu soyup gayrımeşru içkiyle doldurup Masseria'ya göndermeye karar verdi.
That explains the order Washington told Prescott to deliver to his men.
Washington'un Prescott'tan aldığı mesajı açıklıyor bu.
I'd love to. All I ask in return is that she deliver us to Heathrow safely.
Karşılığında bizi sağ salim Heathrow'a indirmesini istiyorum sadece.
- Stand and deliver!
- Ya malın ya canın!
Even Yoda can't deliver that fast.
- Yoda bile bu kadar hızlı teslim edemez.
If I don't deliver it in time, Pamela's dead.
I don N'ise t zamanında teslim Pamela'ler öldü.
And if I don't deliver to Russian intelligence, I'm dead.
Ben don N'eğer Ve t Rus istihbarat teslim, ben öldüm.
Um... surveillance camera caught a shot of your rebels when they escaped, and, uh, that's one of the crates the Agri-tower guys use to deliver food.
Gözetim kamerası, kaçtıkları zaman asilerden birisinin fotoğrafını yakaladı. Agri kulesi adamlarının yemek teslimatı yaptığı sandıklardan birtanesi.
More specifically, I threatened to cut out his tongue and deliver it to the Director personally.
Aslında, dilini kesip, Müdüre bizzat göndermekle tehdit ettim.
I believe I might deliver him to you now.
Sanırım onları size teslim edebilirim.
Baker wanted me to deliver Sophia Tsaldari.
Baker benden Sophia Tsaldari'yi teslim etmemi istedi.
The question is which system is more likely to deliver modern treatment - to the local population?
Asıl mesele, yerli halka modern tedaviler sunup sunamaycağımız.
Gotta deliver you alive and intact, or I don't get paid. I got money, you know.
Seni canlı ve tek parça halinde teslim etmek zorundayım yoksa paramı alamam.
All I had to do was deliver the man that murdered his daughter.
Tek yapmam gereken kızını öldüren adamı ona teslim etmekti.
And deliver it directly to his hands.
Ve direk ona teslim edin.
We deliver flowers, magazines, things like that.
Çiçek, dergi, bu tür şeyleri teslim ediyoruz.
Find whoever is with him and deliver the message.
O halde kimle olduğunu bulun ve mesajı iletin.
Better go deliver the bad news.
Kötü haberleri verelim bari.
That guy was supposed to find the laptop and didn't deliver.
Bu adam bilgisayarı bulacaktı ama bulamadı mı?
Let me deliver them.
Ben ulaştırayım.
Deliver it to Croatoan, and he will let you keep Lizzie.
Onu Croatoan'a götür, o da Lizzie'nin sende kalmasına izin versin.
Dr. Curtis asked me to deliver this.
Dr. Curtis bunu size vermemi istedi.
You're the one that gave me an envelope to deliver to the police if you die.
Ölürsen polise vermem için bana zarf veren kişisin sen.
I want you to take them to the mainland and deliver them to some friends of mine.
Onları anakaraya götürmeni istiyorum ve benim arkadaşlardan bazılarına da teslim et.
Joan, you fractured a bone in your neck, but it is stable for now, so we will fix it after you deliver, okay?
Boyun kemiğinde kırık var Joan. Şimdilik sabitledik. Doğumdan sonra düzelteceğiz tamam mı?
Keep her in the collar until her labs come back, then we'll get her upstairs so she can deliver,
Tahlil sonuçları gelene kadar boyunluğu çıkarmayın. Doğumdan sonra kırığı hallederiz.
My boobs make a promise my bad back can't deliver.
Üzgünüm baylar! Göğüslerim sırtımın yapamayacağı şeyler vaat ediyor.
- How do I know he'll deliver?
Getireceğini nerden bileceğim?
I think the better question is, who the hell is he supposed to deliver this to?
Bence daha iyi soru bunu kime teslim etmesi gerektiği.
Then deliver this message.
Öyleyse mesajımı iletin.