Deodorant перевод на турецкий
540 параллельный перевод
The purpose of radio writing, as far as I can see... is to prove to the masses that a deodorant can bring happiness... a mouthwash guarantee success and a laxative attract romance. - Well!
Görebildiğim kadarıyla radyo yazarlığının amacı bir deodorantın mutluluk getireceğini, bir ağız gargarasının başarıyı garantileyeceğini ve bir yumuşatıcının romantizm yaratacağını yığınlara ispatlamak.
All she does is commercials on television for an underarm deodorant.
Tek yaptığı iş TVde deodoran reklamları.
I'll do the deodorant ad first then see if I can get the King going.
Önce deodorant reklamı... belki Kral konuşur. Sen çekime devam et.
That wonderful, soothing, luring deodorant.
Harika, cezbedici deodorant.
Remember : Keep fresh, be fresh, with FRESH deodorant.
Taze olun, taze kalın, Fresh deodorantı kullanın.
Do you use a deodorant?
Deodorant kullanıyor musun?
I use a deodorant under my armpits.
Deodoran kullanırım.
They should give you free deodorant.
Bedava deodorantları var.
Lavoris, Mennen spray deodorant and baby powder.
Lavoris, Menne deodorant ve bebek pudrası.
Toothpaste, deodorant, detergent. glasses for coffee milk, capuccino.
Diş macunu, deodorant, deterjan. kahve bardakları süt, kapuccino.
Cloths, toilet paper, napkins... Soap, detergent, deodorant, talc.
Elbise, tuvalet kağıdı, peçete... sabun, deterjan, deodorant, pudra.
And we'll use murder to sell deodorant so that you'll just get bored with murder ". Right?
Cinayetlere yeter artık, demen için deodorant reklamlarında bile cinayet kullanacağız. "
That's because it's deodorant.
- Çünkü o deodorant.
Moving right along, the time before that... you claimed the CIA had planted a mind-bending drug... in your feminine hygiene spray.
Benzer şekilde, bundan önce de... CIA'nın deodorantına hayal gördüren bir ilaç... yerleştirdiğini iddia etmiştin.
You got any deodorant?
Deodorantın var mı?
Everyone's gotta stay in business and suffer so the witch doctors and the deodorant-spray people and plastic surgeons could stay in business.
Herkes çalışmalı ve acı çekmeli böylece büyücü doktorlar, deodorantcılar estetik cerrahlar iş bulabilsinler.
'to have invented the aerosol deodorant before the wheel.
Bu yüzdendir ki tekerlekten önce aerosol deodorantı icat eden tek ırk onlardır.
Just some deodorant.
Sadece biraz deodorant.
And four kinds of deodorant.
Ve 4 çeşit deodorant kullanıyor.
Straight lines and deodorant, chrome and Formica?
Muntazam hatlar ve deodorant, krom ve formika mı?
I used a deodorant.
Deodorant kullandım.
Say "yes." I'll buy you some new deodorant.
Sana birkaç tane yeni deodorant alacağım.
I'd better spray some deodorant around here.
Ortalığa biraz deodorant sıksam iyi olacak.
Okay, but don't get any b.o. On Chet's suit, or he'd kill me.
Chet'in odasından deodorant alma beni öldürür.
I brought you a deodorizer.
Sana deodorant getirdim.
NOT USE DEODORANT, NOT CHANGE MY UNDERWEAR FOR A COUPLE DAYS.
Deodorant kullanmayacağım, iç çamaşırımı en az 2 gün değiştirmeyeceğim.
I didn't realize you had a deodorant in mind.
Sizin zihindeki bir deodorant olduğunuzu düşünmedim.
Nazis, deodorant salesmen, wrestlers, beauty contests, the talk show...
Naziler, deodorant satıcıları güreşler, güzellik yarışmaları, talk şovlar...
You know, spray deodorant on the underarms of a clean shirt?
Mesela temiz bir tişörte güzel kokular sıkabilirim.
Oh, and then there's Barney, the man no deodorant could tame.
Ve bir de Barney var hiç bir deodorantın uysallaştıramayacağı adam.
I don't think there's any deodorant that comes close to this one.
Bence bunun kadar iyi bir deodorant yok.
Grunts who buy toothbrushes and deodorant for gooks : "Winning of Hearts And Minds." And combat action resulting in a kill :
Kızıllar için diş fırçası ve parfüm alan askerlerimizden... yani "Kalplerini Kazanmak" tan... bir de öldürülen kızıllardan, yani "Savaşı Kazanmak" tan.
Deodorant?
Deodorant mı?
It's because writing beer commercials and deodorant ads is more within his grasp.
Çünkü biraz deodorant reklamı yapmak için özel yetenek gerekir.
I couldn't find my own roll-On.
Kendi deodorantımı bulamadım.
- I use a foot deodorant.
- Ayak spreyi kullanıyorum.
So if you could put on a clean suit, brush those teeth and put on some cologne to cover up that wombat smell he'll see you tomorrow afternoon.
Eğer üzerine güzel bir takım elbise giyip, dişlerini fırçaladıktan sonra, hayvan kokusunu örtecek bir deodorant sıkarsan, yarın öğleden sonra seninle görüşecek.
And I don't think deodorant is tough enough to handle this baby.
Bu kokuya deodorantın pek etkili olacağını sanmıyorum.
Yes, well, Steve and I have a theory about that, but...
birbirlerini gerçekte ne kadar sevdiklerini görebilirsin. en azından deodorant süremezmiydin, seni salak
Deodorant. [SPRAY HISSES]
Pek doğru olmadı, Buck,
Much as you're wrong in thinking that women don't need deodorant.
biliyorum, geri alacağız, meleğim.
Cologne, mouthwash, underarm deodorant?
Kolonya, diş macunu, koltukaltı deodorantı mı?
My deodorant.
Benim deodorantım.
What you need is a taut slob, something on foot deodorisers in a brassière.
Neye ihtiyacımız var? Küçücük poşetine deodorant sıkıştıran birisine mi?
If happiness means the whole world standing on a double layer of foot deodorisers, I, Bagley, will see that they get them!
Eğer mutluluk, dünyayı bir ayak deodorantına koymak demek ise ben, yani Bagley, onlara bunu veririm!
"There is no deodorant like success."
"Başarı gibi bir deodorant yoktur."
We got some doggy deodorant here.
Köpek deodorantımız var.
A Christian deodorant, Thou Shalt Not Smell.
Bir hristiyan deodorantı "Şüphesiz, kokmayacaksın."
Put some deodorant on.
Üzerine biraz deodorant sık.
You can see how much they really love each other. Couldn't you even wear deodorant, you pig?
Evet, girerim, elimde eski tip bir konserve açacağıyla.
What about the big boys?
Deodorant.