Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ D ] / Don't get excited

Don't get excited перевод на турецкий

673 параллельный перевод
"Now," said Big Jim, "don't get excited."
Heyecanlanma, sakin ol.
- Now, don't get so excited over nothing.
- Dereyi görmeden paçaları sıvama.
- Don't get excited.
- Fazla kızmayın canım.
Now, don't get excited, Professor.
Şimdi, hiç heyecanlanma, Profesör.
Don't get excited.
Heyecanlanma.
Don't get excited, Mister Professor!
Heyecanlanma, bay Profesör!
Don't get excited!
Heyecanlanma!
Just don't get excited!
Sadece heyecanlanma!
- Ok, don't get excited.
- Tamam, bağırmana gerek yok.
Don't get excited.
Tamam, sorun değil.
I don't see why any man should get excited... because he's asked about his hometown.
Bir insan niçin nereli olduğu soruldu diye... heyecanlanır anlamıyorum.
Now, don't get excited, he won't get a first place with me. You know that.
Telaşlanma, beni elde edemez, biliyorsun.
Don't get so excited.
Bu kadar sinirlenme.
Please put your chips in your pockets and don't get excited.
Çiplerinizi cebinize koyun ve Iütfen telaş yapmayın.
Now don't get excited.
Heyecanlanmayın.
Don't get excited, mother.
- Heyecanlanma, anne.
Don't get excited.
Bu kadar heyecanlanma.
- Oh, Mr. Morgan, don't get excited.
- Heyecanlanmayin. - Heyecanlanmiyorum.
Don't get excited, I'll move
Hemen heyecanlanma, gidiyorum.
Now, now, now, don't get excited.
Haydi, telaşlanmayın.
Don't, don't, don't, don't get excited!
Sakin ol!
- Now, men, don't get excited.
- Heyecanlanmayın dostlar.
Don't get excited, old man, it's only a formality.
Heyecanlanma, yaşlı adam, bu sadece formalite
Don't get excited.
Heyecanlanmayın.
Don't get so excited about it.
Bu kadar telaşlanma.
- Dad, don't get excited.
- Heyecanlanma baba.
- All right, don't get excited.
- Sakin ol biraz.
Don't get excited here.
Heyecan yapma!
- Now, don't get excited.
- Heyecan yapma, sakin ol!
Don't get excited.
Sakin olun.
All right, all right, don't get excited.
Tamam, tamam, yaygara yapma.
- It don't help to get excited.
- Sinirlenmenin yararı yok.
- Don't get so excited.
- Heyecanlanma bu kadar.
Now, don't get excited.
Hemen heyecanlanma öyle.
Mother, don't get excited.
Anne, hemen heyecanlanma.
Don't get excited.
Heyecanlanma!
EUGENE : Don't get excited, Isabel.
- Sakin ol, Isabel.
- Now, Clem, don't get excited.
- Dur, heyecanlanma.
Now, please, don't get excited.
Lütfen heyecanlanmayın.
Well, don't get excited, Charlie.
O kadar heyecanlanma Charlie.
Don't get so excited.
O kadar heyecanlanma.
Don't get so excited.
O kadar da heyecanlanma.
Now, don't get excited.
Telaşlanmayın.
- Don't get so excited, Norval.
- Bu kadar heyecanlanma Norval.
- Don't get so excited!
- Bu kadar heyecanlanma!
Don't get so excited!
Bu kadar heyecan yapma!
Norval, don't get so excited!
Norval, bu kadar heyecanlanma!
That's all right, Richard, don't get excited.
Önemli değil Richard.
Don't get excited, Blore.
Heyecanlanmayın Blore.
Now, Maxwell, don't get excited.
Bak Maxwell, heyecanlanma!
Well now, don't get excited, let me help you off with your coat.
Şimdi, o kadar heyecanlanmanın alemi yok, izin ver de paltonu alayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]