Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ D ] / Don't go in

Don't go in перевод на турецкий

4,733 параллельный перевод
Mike, this is kind of a delicate situation. I'm gonna meet her in about an hour. Why don't you meet me, and we'll go together?
Onunla bir saat içinde buluşacağım,... neden ikimiz buluşup beraber gitmiyoruz?
Why don't you let me out here, you go in alone, and tell her I want to talk?
Neden beni burada bırakmıyorsun? Sen tek başına git, ve onunla konuşmak istediğimi söyle?
People go in, and they don't come out.
İnsanlar giriyor ama bir daha çıkmıyor.
I'm flattered but I don't go in for the whole gay sex thing.
Teşekkürler ama ben tüm o gay seks olaylarına kapalıyım.
"will I get shocked if I don't let go in time?"
Zamanında bırakmazsam bende çarpılır mıyım?
I don't know what's going on in here, but you need to get out of my bath. And you... need to go down to reception and ask if they have any scented candles.
Burada neler dönüyor bilmiyorum ama sen banyomu terk etmelisin ve sen de resepsiyona inip kokulu mumları var mı diye sormalısın.
If I don't talk to you before you go to sleep, I'll meet you in dreamland.
Uyumadan önce konuşamazsak rüyalar aleminde buluşuruz.
But don't go in hot.
Ama fevri olma.
I don't want to go in.
- İçeri gitmek istemiyorum.
Wait, don't you have to go to Casey's thing?
Bekle, Casey'in konserine Gitmeyecek misin?
I don't think you can handle what's about to go down in here.
Bileğime olacakları kaldırabileceğini sanmıyorum.
Don't go in there.
İçeri girme.
- Don't go in there.
- Girme oraya.
So, why don't you go outside, relax a little bit, come back in when you're ready, okay? Okay.
Neden dışarı çıkıp, biraz dinlenip hazır olduğunda tekrar gelmiyorsun, olur mu?
Why don't I go in there and just jiggle some things around?
Neden oraya gidip, bazı şeyleri değiştirmiyorum?
Children in your town don't go to school?
Bu kasabanın çocukları okula gitmiyor mu?
Why don't we go on in, then?
Peki neden içeriye girmiyoruz ki?
Don't you know what happens to kids who go in there?
Oraya giden çocuklara neler olduğunu bilmiyor musun?
I don't need to go in.
İçeri girmeme gerek yok.
But you don't need to let me go in.
Ama içeri girmeme izin vermesende olur.
Are you in a rush? I don't know about you, but I over-pack when I go to the valley.
Seni bilmem ama ben giderken ağzına kadar doldururum çantayı.
Believe means, like, be all you wanna be, do what you wanna do and don't stop believing in yourself, just go for it.
İnanmak demek, olmak istediğin her şey, yapmak istediğin her şeyi yap ve inanmaktan asla vazgeçme. Sadece yap.
I'm saying the glue won't work, the radiation won't work, and I don't want to go in surgically.
Yapıştırıcının işe yaramayacağını, radyasyonun işe yaramayacağını söylüyorum ve cerrahi müdahale etmek istemiyorum.
( in Irish brogue ) : Ooh, don't go there, right?
Oraya gitme, olur mu?
Why don't you go in and wipe his ass?
İçeri girip, kıçını silsene.
Okay, I think the alcohol is starting to wear off, so why don't you go in the bedroom, and I'm gonna freshen up here.
Tamam, sanırım alkol etkisini yitirmeye başladı. O yüzden neden sen yatak odasına gitmiyorsun? Ben de burada makyajımı tazeleyeyim.
Why don't you go ahead and go up to bed without me, and I'll be there in a few minutes.
Neden gidip bensiz girmiyorsun yatağa, birkaç dakika sonra geleceğim ben.
We go to the toilet in specially designated places and we don't defecate and urinate in the living room.
Özel olarak belirlenmiş yerlerde tuvalete gideriz oturma odamızda kakamızı ya da çişimizi yapmayız.
Why don't you go upstairs and get in bed?
Sen yukarı çıkıp yat.
So why don't you try to figure out how we're gonna fill our schedule while I go over to Mistah R.A.Y.'s house and beg him for some campaign money?
Neden ben Mister Ray'in evine kampanya parası için yalvarmaya giderken sen de programımızı doldurmanın bir yolunu bulmuyorsun?
Why would you go on living in a country you don't wish to belong to?
Ait olmak istemediğiniz bir ülkede neden yaşamınızı sürdürdünüz?
Well, they don't need guards because no-one is stupid enough to go in there.
- Muhafıza ihtiyaçları yok. Çünkü kimse oraya gidecek kadar salak değil.
I don't think it's gonna go away if we don't step on the cracks in the sidewalk.
Kaldırımda çatlaklara basmadan yürüdüğümüzde öylece gideceğini hiç sanmıyorum.
I just don't know why they have to go hand in hand with barely scraping by. Come on, Skye.
Sadece neden, zar zor ayıklamayla elden ele gitmek zorunda olduklarını bilmiyorum.
Children are told that if they aren't quiet in the evenings, if they don't go to sleep, a Turk will get them.
Bulgarlar, Sırplar, Ruslar, Konstantinopolis'i merkez olarak görüyordu ve merkez olarak görülen yer artık yoktu.
I don't even go in there.
- Ben bile henüz gitmedim oraya.
I won't go in. And if you don't?
İçeri girmem ben!
Well, why don't we just go as this, then? - In a couple's costume?
- Neden biz de böyle giyinmiyoruz ki?
You said you don't want to go because you wanted to throw a bomb in his face.
Nükleer bombanın patlamasını istediğin için gitmek istemiyordun hani?
If you don't go and talk to him yourself, he may have Team Leader Kang... bring Ms. Tae in so that he could meet her for himself.
Şayet sen gitmezsen, Şef Kang aracılığıyla Tae Yang'ı çağırabilir.
You don't have to go in person anymore. There's Internet banking!
Bizzat gitmesen de olur internet bankacılığı diye bir şey var, daha kaç kez söyleyeceğim?
Don't you feel like everybody should go through some sort of campaigning at some point in a political career? Mmhmm.
Kampanya yürütmek için herkesin politik bir kariyerden geçmesi gerektiğini düşünmüyor musun?
Ah. Why don't you go and get a piece of pen and paper, so you can make some notes, so you can keep your story straight for when you're in custody?
O zaman git de bir kalem kağıt getir, bazı notlar alıp hikayeni düzeltebilirsin, gözaltı günlerin için.
We don't have to go the traditional route, seeing as she's the only one in my bridal party.
Geleneksel yoldan gitmek zorunda değiliz, onu düğün partimdeki yegane kişi olarak görüyorum.
Don't just get caught up in the atmosphere and in trouble. Go!
Böyle bir havada tartışmanın ortasına düşme yine!
We still haven't found one. Why don't you guys go back in time and see if you can dig up any of Ward's known associates from six years ago? Castle and I will look into his case record, see if we can find a connection between him and Shauna Taylor or perhaps figure out what his unfinished business was.
Siz "zamanda biraz geri gidip" Ward'ın 6 yıl önceki yoldaşlarını bulun Castle'la ben de sabıkasını araştırıp Shauna Taylor'la olan bağlantısını ve hatta şu tamamlanmamış işini araştıralım.
Please don't go in Please don't take photos
Lütfen içeri girmeyin. Lütfen resim çekmeyin.
Children are told that if they aren't quiet in the evenings, if they don't go to sleep, a Turk will get them.
Çocuklara geceleri sessiz olmazlarsa, uyumazlarsa, bir Türk'ün onları alacağı söylenirdi.
Don't go in with a hot head.
Bu öfkeli halinle gitme.
Why don't you let Hope sleep with us and you can go sleep in the bedroom with Sabrina?
Bırak da Hope bizle uyusun sen de yatak odasında Sabrina ile uyursun.
And they don't bring me what's in this bag either, so I guess I'll just go- - No, no, no.
Böyle bir çanta da getirmiyorlar bana. - O yüzden sanırım... - Hayır, hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]