Embedded перевод на турецкий
830 параллельный перевод
Here I've got the projectile that is embedded with some organics.
Bazı organiklerin gömülü olduğu Bir özel mermim var.
We showed that we actually got solid pieces that survived impact, and embedded within that solid piece are amino acids.
Etkiden kurtulan bazı katı parçalarımız olduğunu gösterdik, Ve katı parçaların içinde gömülü bazı amino asitler.
After some extensive research, I've discovered that there's a nanomachine embedded in this bug's belly.
Kapsamlı bir araştırmadan sonra, bu böceğin göbeğinde gömülü bir nano-makine olduğunu keşfettim.
Yet in these rocks which are embedded in the middle of the earth millions of years never seen the sun
Bu kayalar milyonlarca yıl toprağın içinde hiç güneş görmediğinden...
Until it was so embedded in her soft flesh... that it had to be cut off.
Kadının yumuşak bedenine o kadar gömülmüştü ki kesmek zorunda kaldılar.
I think you could be safe in assuming that this... didn't leave him embedded in my heart.
Sanırım sürekli aklında tutmadığın sürece... iyi olduğunu kabul ediyorsun.
First, the organism we found embedded in Godzilla's footprint, a trilobite.
İlk olarak, bir trilobit, Godzilla'nın ayak izine gömülü bulduğumuz organizma.
So much grief embedded
Zavallı gezgin ruhum
Atop this high ground sits a 14-inch gun, deeply embedded in the hillside, which in turn is defended by machine guns set in concrete pillboxes.
Bu tepede de bir top var. Yamacın iyice içinde. Onu da beton siperler içindeki makineli tüfekler savunuyor.
And since my plan called for it to be found there by the police, I made certain the wheels were deeply embedded in the soft earth.
Benim planım arabanın polis tarafından orada bulunmasını gerektirdiği için, tekerleklerin yumuşak toprakta derin iz bırakmasını sağladım.
I started the motor even though I knew the car was deeply embedded in the soft ground.
Arabanın yumuşak toprakta derin iz braktığını bilsem de motoru çalıştırdım.
I-it was embedded in a tree trunk up near the pastures.
Bir ağaç gövdesine saplanmıştı çayırın yakınındaki.
- Too deeply embedded.
çok derine gömülmüş.
And what if his sword is too deeply embedded?
Kılıcı çok derine gömülmüşse ne olmuş yani?
The factory is deeply embedded in a gorge.
Tesis derin boğazlara gömülü vaziyette.
- Those are impurities embedded in the lung.
- Akciğere gömülmüş pis maddeler.
That's the rationalism embedded in your hearts.
Bu kalplere gömülmüş rasyonalizmdir.
No, not if they're embedded in the unconscious.
- Bilinç altına yerleşmemişse. Ya tıp?
I know Harry wouldn't want me to tell you this, but right now, at this moment, there are 32 pieces of shrapnel still embedded in Harry's body.
Harry'nin bunu söylememi istemeyeceğini biliyorum ama halen vücudunda tam 32 şarapnel parçası taşıyor.
Thus, it embedded its deceased.
Muharebede ölen Alman askerleri toprağa verildi.
In each city, the ones that had died in the battle they had been embedded.
Her kasabada muharebede ölenler defnedildi.
For the land where already as much They were embedded.
"Pek çok yalanın yattığı o yeryüzünde."
The autopsy revealed short cat whiskers, like little needles, embedded in his stomach wall.
Otopside açığa çıktı ki küçük kedi bıyıkları gibi iğneler, midesine saplanmış.
I've got a real pearl embedded in my cock!
Sikime takılı hakiki bir inci var!
- Yes, moulage. You know, when you fire a gun tiny grains of powder become embedded in the skin and they can now be removed by a thin layer of wax.
Ateş eden birinin cildine barut tozu nüfuz eder.
Embedded in the crystals before you is the total accumulation of all literature and scientific fact from dozens of other worlds spanning the 28 known galaxies.
Bu kristalin içinde... 28 galaksiye yayılmış düzinelerce başka dünyanın... edebiyat ve... bilimsel ürünlerinin toplamı var.
The total accumulation of all knowledge spanning the 28 known galaxies is embedded in the crystals which I have sent along with you.
Yanında gönderdiğim bu kristalin içinde bilinen 28 galaksiye yayılmış... bütün bilgilerin toplamı var.
Our course will eventually carry us to a far-off and exotic world. But from the depths of space, we cannot detect even the cluster of galaxies in which our Milky Way is embedded much less the sun or the Earth.
Rotamiz bizi bildigimiz günesimize, ve dünyamiza pek benzemeyen bölgelerden geçirecek, ve hatta Samanyolu'muzun da içinde bulundugu, uzayin derin bölgelerini de içine alacak.
This was embedded in Dr. Wassora's throat.
Bu Dr. Wassora'nın boğazına saplanmıştı.
But worse, hundreds of cactus spines are embedded in her arms and legs.
Daha da kötüsü yüzlerce kaktüs dikeni kollarına ve bacaklarına batmış durumda.
since Lion-O always carries The eye of Thundara with him embedded in the sword of Omens. It can be destroyed when I destroy the Thundercats.
Lion-O'nun onunla birlikte Thundera'nın gözünü Omens'in kılıcının kabzasına gömüp, sürekli taşımasından beri Thundercatleri yokedişimden önce kazayla yokedilebilme korkusu icap etmiyor.
Embedded in all the glass.
Camın her yerine yerleştirildi.
I'm hopin'as long as it's embedded in flesh, it's safe.
Etle temas ettiği sürece zararlı olacağını sanmıyorum.
Images embedded in glass I can accept only because it is possible according to the laws and principles of radiation.
Hayvan şeklindeki görüntüleri kabul edebilirim bu sadece radyasyon yasası ve ilkelerine göre mümkün çünkü.
We've got fibres of twine embedded in her wrists and upper arms.
Bileklerine ve kollarına gömülmüş bükük teller bulduk.
They're embedded.
İçine gömülmüşler.
The principle, Your Honor, is informed waiver, a concept deeply embedded in the black-letter law of this state.
Sayın Hakim, konu haber verilmiş feragat, bu kavram eyaletin yasalarında iyice yerleşmiştir.
Well, Dad, when the ovum is embedded securely in the wall of the uterus the sperm, after about two or three days of swimming if properly positioned, penetrates the wall of the egg.
Bak baba, yumurta rahim duvarına güvenle yerleştiğinde sperm, iki veya üç gün yüzdükten sonra Eğer doğru konumdaysa, yumurta duvarından girer
He just ran the program we embedded.
O sadece yazılı programı izledi.
Something so deeply embedded in our psyches... that it screams to us from ancient myths of...
Bir şey derinde ruhumuzda gömülü... Antik mitler bize haykırıyor.
I've cross-referenced the applicants... against the parameters you indicated he desired... by specifying the search criteria into functional groupings... and selecting the fileid values... through the use of embedded commands... and, of course, basic Boolean algebra.
Tüm adayları, senin belirttiğin koşullarla çapraz-eşleme yaparak kriterini, çeşitli fonksiyonel gruplarda taban değerleri, gömülü komutlarla belirliyor. Hepsini Boolegan hesabı kullanarak yapıyor.
See those filaments embedded in the plastic?
Plastiğin içine gömülü olan filamanları görüyor musun?
Embedded in the carpet fibers, deep in the shag, broken glass.
Küçük parçalar halının en dibine girecek.
But how did her body become embedded in a bulkhead?
Bedeni nasıl gemi duvarına gömülü olabilir?
At first they couldn't find this class pin she was wearing because it was embedded so deep, from the stabbing.
Başlangıçta, taktığı o okul rozetini bulamamışlardı çünkü bıçak darbeleri yüzünden derinin altına girmişti.
There were several spots of high density polyethylene embedded in the fingers of Tara Matthews'right hand.
Tara Matthews'ın sağ elinin parmaklarında yüksek oranda polietilen olduğunu gösteren göstergeler bulmuştuk.
45, sturdy, aluminum meat hook firmly embedded in his bicep.
45, iri yarı, alüminyum et kancası kaslarına derin saplanmış.
It's still embedded in the gravitational eddy, but within 72 hours, it will be crushed.
Hala yerçekimsel anafora sokulmuş durumda, fakat 72 saat içinde delik çökecek.
When I cleaned the imprint to take the mold, I found trace amounts of a viscous substance actually embedded in the fulgurite.
Kalıbını çıkarmak için izi temizlerken,... sanki fulgarite'in içine yerleştirilmiş bir maddenin izlerini buldum.
It's embedded in soft tissue.
Yumuşak dokunun içine yerleşmiş.
Maybe it's way down deep in the ocean or embedded into an iceberg.
Bu kütle belki okyanusun ta derinlerinde ya da bir buzdağına gömülü olabilir.