Enforcement перевод на турецкий
2,619 параллельный перевод
You ex-military, ex-law enforcement?
Eski asker, eski güvenlik görevlisi?
- I mean, I have to hack law enforcement databases, swap out fingerprints and photo IDs,
- Devlet veritabanına sızmam gerekiyor. Parmak izi ve kimlik fotoğraflarını değiştirmem bir görüntü oluşturacak haber makalesi bulmam gerekiyor.
Breaking and entering, grand theft, assaulting two law enforcement officers.
İzinsiz girme, araç hırsızlığı, iki polis memuruna saldırı.
I mean, can rent-a-cops really be counted as law enforcement officers?
Yani, güvenlik görevlileri polis memuru sınıfına girer mi?
We met at a law enforcement expo in Miami a few years ago.
Birkaç yıl önce Miami'de kolluk kuvvetleri fuarında tanışmıştık.
This might be, probably is, now that I think about it the biggest fuck-up in the history of American law enforcement.
Bu belki de, ki muhtemelen öyle, benim düşünceme göre Amerikan emniyet güçleri tarihinin en büyük rezilliklerinden biridir.
Unilateral enforcement of isolation with no notice,
Habersiz ve zorla uygulanan izolasyon süreci...
Hey, I gotta ask you... Are you in any way, shape or form associated with law enforcement?
Sormam gerek.. halk içinde yapmayacaksın
A couple of hundred windows per building, and suddenly he's in any one of a thousand places, waiting to see if you've engaged law enforcement.
Her binada yüzlerce pencere. O da binlercesinden birinde, yanında polis var mı diye izleyecek.
You have a forensics fellowship, six years of law enforcement, a degree in psychology, doctorate in criminology.
Adli tıp kurumu üyeliğin,... altı yıllık saha tecrüben,... psikoloji diploman var ; suç bilimi dalında doktora yapmışsın.
Law enforcement.
Güvenlik güçleri.
I've checked with my friends around the country in law enforcement.
Kolluk kuvvetleriyle tüm şehri aradım.
What's he going into, law enforcement?
İcra hukuku mu okuyordu?
Well, if you're doing an article on him, you must know, Mr. Ross is notorious in law enforcement circles.
Eğer onun üzerine bir yazı yazıyorsanız bilmelisiniz ki Bay Ross, hukuk yaptırım süreçlerinde adı çıkmış birisidir.
I thought we were about enforcement. We are.
- Bizim işimiz yakalamak diye biliyordum.
This is Immigration and Customs Enforcement.
Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza.
I've got friends in law enforcement.
Emniyette arkadaşlarım var.
That officer right there is a better law enforcement officer than anybody in this room.
O dedektif var ya işini bu odadaki herkesten daha iyi yapıyor.
It's an assignment about women in law enforcement.
Hukuki yaptırımdaki bir kadın hakkında ödevi.
He has recruited from all walks of life... housewives, teachers, accountants, military, law enforcement.
Her meslekten adam topluyor ev hanımları, öğretmenler, muhasebeciler, asker, kanun adamları.
Authorities are asking anyone named Claire Matthews to please contact their local law enforcement.
Yetkililer Claire Matthews adındaki kişilerin kendi yerel polis güçlerini aramasını istiyor.
We have law enforcement across the country responding to this threat, but we need your help locally to get the word out and be on alert.
Kanun güçlerimiz bu tehdide ülke çapında müdahale ediyor ancak haberi yaymak ve tetikte olmak için sizin yardımınıza ihtiyacımız var.
The drug enforcement agency, why?
Uyuşturucu İnfaz Bürosu, neden?
You know, I sure could use some law enforcement.
Emniyetten biri işime yarayabilir.
At no point did you suspect Jackie Hays might have been law enforcement?
Jackie Hays'in bir kanun adamı olduğu hiç aklınıza gelmedi mi?
And all the rest of you, I'm gonna spend the rest of my day calling local law enforcement and putting bolos out on assholes.
Ve geri kalanınız, günün geri kalanını yerel kolluk kuvvetlerini arayarak ve hıyarlar adına arama emirleri çıkartarak geçireceğim.
My fellow Americans, for the past week, our nation's law enforcement agencies have been working tirelessly around the clock, searching for those responsible for the grave and cowardly attack on President Grant.
Sevgili vatandaşlarım... Ülkemizin güvenlik güçleri geçen hafta boyunca dur durak demeden Başkan Grant'e düzenlenen alçakça saldırının sorumlularını aradılar.
How could I say no to law enforcement? Senator, the ozone meeting confirmed, And there will be national press at the penner lunch.
Senatör, Ozon Toplantısı onaylandı ve Penner'daki yemekte yerel basın da olacak.
You also seem to have exhausted the patience of the local law enforcement.
Anlaşılan bir de yerel polisin sabrını tüketmişsin.
Immigrations, Customs Enforcement.
Göçmenlik Bürosu, Gümrük Muhazafa.
I'm with Immigration Customs Enforcement.
- Göçmenlik Bürosu, Gümrük Muhazafa'dan.
I'm a federal drug enforcement agent.
Ben Uyuşturucu ile Mücadele'den bir ajanım.
It's a contract enforcement arbitration for my client, Anna.
Müvekkilim Anna için onaylı sözleşmenin tahkimi var.
Well, they reneged on an endorsement contract for $ 5 million with my client, and the contract enforcement arbitration is in two hours, and I won't be out in time.
Müvekkilimle yaptıkları 5 milyon dolarlık onaylı sözleşmede hile yaptılar,... ve onaylı sözleşmenin tahkimi iki saat içinde yapılacak,... ama ben zamanında dışarı çıkamayacağım.
Yeah, Five-O, thank you guys for coming down, and you know the congressman is a huge supporter of the law enforcement community.
Tabii, Five-O, geldiğiniz için teşekkürler meclis üyemiz de polis gücünün en büyük destekçisidir.
Mr. Lowry, if the congressman is as big on law enforcement as you say, then you understand, we have to do our job.
Bay Lowry, dediğiniz gibi polisleri destekliyorsa işimizin gereği geldiğimizi anlamışsınızdır.
She chose a career in law enforcement.
Meslek olarak emniyet görevlisi olmayı seçmişti.
All I know is this is law enforcement.
Burası emniyet birimi sonuçta.
His law enforcement background was certainly an asset, but he was operating under my guidance.
Emniyet güçlerindeki geçmişi büyük avantajdı lakin benim rehberliğimde hareket ediyordu.
Now, he may not be a cop, but he's been around law enforcement long enough to know that.
Şimdi, o bir polis olmayabilir... ama bunu yapamayacağını anlayabilecek kadar... bizimle birlikte bulundu.
As much as we say that law enforcement doesn't use racial profiling, if you've got olive skin and a Muslim surname, it does grab more attention.
Dediğimiz gibi kanunlar ırk ayırt etmezler ama, buğday tenliysen ve müslüman bir soyadına sahipsen daha fazla dikkat çekersin.
The child abduction occurred yesterday, And law enforcement is now asking the public for help In finding the suspect, who is believed - -
Çocuk kaçırma olayı dün meydana geldi ve kolluk kuvvetleri zanlıyı bulmak için halkın yardımına başvuruyor, bu zanlının...
Law enforcement personnel only.
Yalnızca emniyet görevlileri girebilir.
Well, Drew's been in law enforcement.
Drew kolluk kuvvetlerindeydi.
and then he has the balls to get a job in law enforcement not once but two times.
Sonra, bir değil, iki defa polis teşkilatında işe girecek kadar taşaklı çıktı.
This is the drug enforcement agency.
UDM!
... we're told by law-enforcement officers just outside the Washington Hilton Hotel, as the President emerged from that hotel about 2 : 30 this afternoon Washington time.
... polis ekiplerinin söylediklerine göre bu akşamüstü Washington saatiyle saat iki buçuk sularında başkan o otelden çıktığı sırada 22 kalibrelik silahtan muhtemelen altı el ateş edildi.
I'm a law-enforcement professional.
Profesyonel bir kanun adamıyım ben.
Well, either he will or maybe some of your fellow federal-law-enforcement officials.
Ya Sammy ya da kolluk kuvvetlerindeki arkadaşlarımız.
Now, law enforcement uses your funeral home as a morgue sometimes, am I correct?
Kolluk kuvvetleri bazen cenaze evinizi morg olarak kullanıyor doğru mu biliyorum?
Law enforcement.
Kanun uygulayıcı.