Entendre перевод на турецкий
44 параллельный перевод
Those stories were full of enough liable, slander... and double-entendre to hang us all.
O hikayeler, hepimizi ipe götürebilecek hakaret karalama ve iki anlamlı sözlerle dolu.
No double entendre intended.
"Fena" yı kötü olarak kastetmedim.
The king of the single entendre?
Çapkın bekarların sultanı.
You had to turn the line to get a double entendre.
Başka anlama gelecek şekilde replikle oynardık.
So there will be an end to this second form toilet humour where so much conversation is devoted to smutty double entendre.
Bu yüzden üzerinde müstehcenliğe dayalı bir çok konuşma geçen bu tuvalet esprilerine bir son verm...
Please, would you two spare me the single entendre this morning?
Bu sabah kinayeli konuşmasanız.
And mine says, "Come here often?" I'm not sure about the entendre. I don't wanna be vulgar.
Kulağa nasıl geldiğini bilmiyorum, bayağı olmak istemem.
You've really mastered the single entendre.
- Oops.
- Do you need a counselor? No, I'm way too "single entendre" to benefit from therapy.
Hayır, Terapiden kar etmek için "tek manalı" yolu tercih ederim.
It's a double entendre.
Bu çifte bir deyim.
You're slimy and turn everything into a double entendre.
Çünkü yapışkansın ve her şeyi her tarafa çekilebilecek şekilde söylüyorsun.
I'd like to double her entendre.
Onun her tarafını çekmek istiyorum.
- It's a double-entendre.
- Çift anlamlı.
We eschew your quaint double entendre... for the appealing lasciviousness of the entendre singular.
Anlamı açık sözlerin güzelliği için çift anlamlı tuhaf sözlerden kaçınıyoruz.
Say, why don't you come into my lamp, And I do mean that as a double-entendre. [purrs]
Niye benim lambama gelmiyorsun bununla çift giriş demek istiyorum...
I apologize if that is a double-entendre in your language.
Eğer bu, dilinizde çift manalı bir söz ise beni bağışlayın *.
Foul is a double entendre, asshole.
Düdüğün iki anlamı var salak.
It's half past telly and in this jeweller's in Little Gumbo, a shameless double entendre is about to take place.
Saat televizyonu buçuk geçiyor ve Little Gumbo'daki bu küçük kuyumcuda utanmaz arlanmaz bölüm başlamak üzere.
No, I mean the obvious, crude, double entendre.
Hayır, iki anlamı da kastediyorum.
Yeah, see that's a double-entendre.
Evet, o lafın iki anlamı vardır.
What a charming single entendre.
Ne kadar hoş bir yalnızlık.
Wednesday saw the return of Young Emerson to the big couch for the crime of inappropriate double entendre at the science fair.
Çarşamba günü ise aynı odayı, fen dersi sergisi sırasındaki kasıtlı ve uygunsuz şaşırtmacaları yüzünden ziyaret etmişti.
- Is that a double entendre?
- Yani bu imalı bir söz müydü?
That's a single entendre.
Bu da imasız bir sözdü.
Cheesy double entendre.
Sevimsiz çift anlamlı söz.
You're using corn as a double entendre for penis.
Mısırı penis için benzetme olarak kullanıyorsun.
Ah, the rare single entendre.
Aa, türüne az rastlanan türden tek bir anlamlı söz.
I never go to second entendre on the first date.
Hiçbir zaman ilk buluşmada kelime oyunu yapmam.
'Cause my little double entendre generator was almost out of gas.
İşitme jeneratörümün benzini bitmiş galiba.
While I appreciate a good culinary double entendre as much as the next man,
Mükemmel mutfağına neden kadar müteşekkir olsam da,
"Ride it out"... is that a double entendre?
"Bunu atlatmak"... çift anlamlı bir söz müdür?
Is that a double entendre?
Bu bir çift anlamlı söz mü?
- Oh yeah. - So every single sauce needs to have a double entendre sexual name.
Yani her bir sosun farklı bir cinsel adı olmalı.
So, you're the mole, double entendre intended!
- İki yüzlü sahtekâr Köstebek.
That's a double entendre.
İki deliğe de gireceğim yani.
It wasn't a double entendre, it was a pun.
Tevriye değildi. Kelime oyunuydu.
It's a little bit of a double entendre type of thing.
İki anlamlı kelime şeysini yaptım.
Do you think there will ever come a time when everything I say isn't some weird double entendre?
Sence söylediğim her şeyin garip bir şekilde iki tarafa da çekilmediği zamanlar olacak mı?
It's got, like, a double entendre.
Bu iki anlamlı söz gibi.
I was down there once for Carnival. It's all about the double entendre.
Bir keresinde karnaval için oraya gitmiştim, her şey çift anlamlı sözlerden ibaretti.
Oh, I apologize for the double entendre.
Tekerrür için özür dilerim.
What happened to the queen of the double entendre that I used to know and love?
Eskiden tanıdığım ve sevdiğim o çiftanlamın kraliçesine ne oldu?
How many times did they have to use "get her off" as a double entendre?
"Koymak" kelimesini kaç kez iki tarafa çekilebilecek şekilde kullandılar?
Insert weak double entendre I'd have to explain.
iki anlamda da zayıflığı alıyorum. Bunu açıklamak zorunda kalacağım.