Existence перевод на турецкий
4,542 параллельный перевод
I ask again, what impact does this chippy's existence have on anything?
Tekrar soruyorum bu kızın varlığı ne gibi bir fark yaratacak?
I thought you were the only one that knew of its existence.
O kutunun varlığından haberdar olan tek kişinin sen olduğunu sanıyordum.
You had no right to reveal its existence at all.
Bu kutunun varlığını açığa çıkarmaya hakkın yoktu.
Only you and I knew of its existence.
Sadece sen ve ben biliyorduk.
If I don't acknowledge your existence, maybe you'll just go away.
Belki yokmuşsun gibi yaparsam gidersin.
I think she's the most beautiful woman in the history of existence, human or animated.
Bence yaşayan en güzel kadın. İnsan veya çizim, fark etmez.
Several weeks ago, he learned of the existence of a woman named Irene Adler.
Birkaç hafta önce, Irene Adler adlı bir kadının var olduğunu öğrendi.
The challenge we face, therefore, those of us who rightly refuse to accept the biological status of our species, is how the debilities and handicaps that impair our existence might be corrected for our heirs.
Karşı karşıya olduğumuz sorun, bu nedenle, türlerimizin biyolojik durumunu kabul etmeyi reddedenler yüzünden zayıflıkların ve engellerin varlığımızı nasıl bozduğunun görülmesi ve gelecek nesillerimiz için düzeltilmesidir.
What frightens me is your existence on this Earth.
Beni dehşete düşüren, senin bu dünyadaki varlığın.
- I may erase it from existence.
-... onun varlığını tamamen silebilirim.
He rubbed her out of existence.
Varlığını sildi.
With food so scarce, many desert animals live a solitary existence.
Yiyecek kıtlığında bir çok çöl hayvanı kendi başına varlık sürdürüyor.
One ecosystem above all others owes its existence to the Andes, because as the Andes grew, the rivers of South America went through a series of massive changes.
Ekosistemlerden özellikle belli bir tanesi varlığını And'lara borçludur çünkü And'lar yükseldikçe Güney Amerika'nın nehirleri büyük değişimlerden geçmeye başlamıştır.
For centuries, Kerala's lakes and waterways supported a traditional way of life, a floating existence that still survives to this day.
Asırlar boyunca Kerala'nın gölleri ve su kanalları geleneksel bir yaşam tarzına destek oldu. Bu yaşam tarzının varlığı bugün hala devam etmektedir.
because "I was gonna be the guy who proved the existence of Bigfoot..."
Bir gün KocaAyak'ın varlığını kanıtlayan adam olacağıma inandığım için asla atamam derdim.
How is it even when you're dead you're the bane of my existence?
Nasıl oluyor da ölümünde bile her şeyimi yıkıp atabiliyorsun?
All of this evidence that you claim proves Bigfoot's existence is actually people angling for money.
Koca Ayak'ın varlığına dair ortaya sürdüğün tüm kanıtlar, aslında para avındaki insanlar.
I don't know where you fall in the existence of an afterlife, but I'm here to tell you there is another place.
Öldükten sonra ebedi hayatın neresine düşersin bilmiyorum, ama sana söyleyim, başka bir yer daha var.
You've messed up my peaceful existence.
Huzurumu yerle bir ettin.
Claymore mines are one of the most lethal anti-personnel devices in existence.
Çift tuzaklı mayınlar, insan varlığına karşı yapılmış en öldürücü cihazlardır.
How long has Kiera the cop been the bane of his existence, anyhow?
Ne zamandır polis Kiera onun başının belası oldu?
Causing one to question their character, their calling, their very existence.
İnsanın kendi karakterini, kendi kararlarını kendi var oluşlarını sorgulamasına sebep olur.
You of all people should know, the only existence that matters is online.
Senin herkesten iyi bilmen gerekir ki varlığın önemli olduğu tek yer çevrimiçi olandır.
- I can neither confirm nor deny the existence of a tie within this tie box.
- Bu kutunun içinde bir kıravat olduğunu ne kabul ne de inkar edebilirim.
And I will kill every last Titan in existence!
Hepsinin kökünü kurutacağım.
It's like I'm denying their existence.
Sanki onların varlıklarını inkar ediyorum.
Your existence is the biggest mistake.
Senin varlığın zaten en büyük hata, aptal!
Somewhere in there is the mystery of our existence.
Varlığımızın gizemi, orada bir yerlerde!
- existence of each other, we both want you to be happy.
- Bilgimize... - Yanında durmaya ikimiz de senin mutlu olmanı istiyoruz.
Have a nice five minutes of remaining existence.
Varlığınızın kalan son 5 dakikasını iyi geçirin.
Cross Bolt, on behalf of a grateful nation, I present you with the highest top secret award in existence.
Cross Bolt, bu büyük ulusun adına sana, var olan en yüksek gizli ödülü takdim ediyorum.
The government's never confirmed its existence, but I... I met a guy who knew a guy who was stationed there.
Hükümet varlığını asla kabul etmedi ama orada çalışan birini tanıyan biriyle tanışmıştım.
Falcon : If we blink out of existence, existence blinks out of existence.
Eğer biz varlıktan silinirsek, varlık da var oluştan silinir.
Her existence only makes your true nature harder to disguise.
Varlığı yalnızca senin gerçek mahiyetini ele veriyor.
If you guys prove the existence of Unruh radiation...
Unruh radyasyonunun varlığını kanıtlarsanız...
It's too late, because I had forgot about her very existence.
Artık çok geç. Çünkü artık onun varlığını bile unuttum.
We have to keep the existence of Aiga a secret from the children.
Aiga'nın varlığını çocuklardan gizli tutmalıyız.
Her existence proves that there are many more inverts hiding underground.
O kızın varlığı çok sayıda tepetaklağın yeraltında saklandığının bir ispatı.
And don't give me all the self deluded crap about... you've got this fantastic new existence because you haven't.
Bana gelip de hiç bu yeni şahane görünüşün hakkındaki saçmalıklardan bahsetme, çünkü sen hala aynısın.
His very existence is a nuisance!
Varlığı rahatsızlık vericiydi.
These pictures are the bane of our fricking existence.
Bu fotoğraflar başımıza çok büyük dert oldu.
Concealing your existence has proven impossible.
Beklendiği gibi senin varlığını gizlemek mümkün olmadı.
Unless we publicize your existence in some way, we will have to face another threat besides the Titans.
Varlığını insanlara bir şekilde duyurmazsak devlerden başka sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacağız.
It wouldn't be strange if there are insects that attack humans. this trip will be worth it if we can confirm the existence of any unidentified organisms.
İnsanlara saldıran böceklerin var olması çok da garip olmazdı. Devasa böcekler olmasa bile henüz tanımlanmamış canlıların varlığını tespit etmemiz açısından bu yolculuğun yararını görebiliriz.
So you're planning to imagine this city into existence, then?
Kasabayı hayal ede ede mi trenlerle dolduracaksın?
Hmm, the data I've studied suggests that the best proof of one's existence is if one is remembered after they're gone.
Benim üzerinde çalıştığım bilgiye göre, bir kişinin var olduğunu en büyük kanıtı ancak öldüğünde onu hatırlayan birileri varsa olur.
It's better to let you live, and each morning, you will wake knowing that your wretched existence continues only by my will.
Seni hayatta bırakmak kâfi. Her sabah uyandığında sefil hayatının sadece ve sadece benim isteğimle devam ettiğini bilerek hayatına devam edeceksin.
Why would I confirm, even off the record, the existence of a classified mission?
Gizli bir operasyonun yaşandığını kayıt dışı bile olsak niçin doğrulayayım?
[grunts] Scorpion, if you would be so kind as to help the spider-man And end his very existence.
Akrep, rica etsem Örümcek Adam'a yok oluşu hakkında yardım etme nezaketini gösterir misin?
From what we can gather, she lived a quiet, frugal existence. But who does she know?
Helen Jenkins ile ilgili bilgi toplayın.
Through Eren Jaeger's existence. a friend to humanity. but we have a way to discover their true nature. there are answers about the Titans that he himself doesn't have. we will find a clue that will end this century of Titan rule.
Eren Jaeger'ın varlığı sayesinde oldu. İnsanoğlunun en güçlü ve güvenilir müttefiki olduğunu hayatını riske ederek kendini kanıtladı. Onun yardımıyla Devlerin saldırısını durdurmakla kalmayıp onların gerçek doğasını ortaya çıkarmak için de bir yol bulduk!