Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ E ] / Explain it

Explain it перевод на турецкий

7,274 параллельный перевод
- Will you explain it?
- Açıklamak ister misin?
All right, I'm not gonna try and explain it.
Pekâlâ, açıklamaya çalışmayacağım.
Well, my neurologist tried to explain it as simply as he could to me so I would stop coming to his office.
Nöroloğum bir daha uğramayayım diye son derece basitçe açıkladı.
We're still waiting on records from the Brazilian federal police, but now that we know how they're doing it, how do we explain it to Ava or anyone else for that matter?
Hâlâ Brezilya federal polisinden kayıtları bekliyoruz ama yaptıklarını bildiğimize göre, Ava'ya ya da herhangi birine nasıl açıklayacağız?
Well, I can't really explain it, But over the past two years, I have been through a lot.
Tam olarak açıklayamam ama son iki yılda çok şey yaşadım.
I don't know how to explain it.
Nasıl anlatsam bilmiyorum.
You're kidding. I don't know how else to explain it, but it needs to be carved.
Başka nasıl açıklarım bilmiyorum ama oyulması gerekiyor.
I just don't understand how it's a joke. So you do want me to explain it to you?
Yani sana açıklamamı mı istiyorsun?
You're the only one who can explain it to me.
Bana açıklayabilecek tek kişisin.
And i think this will explain it much better Than i can.
Ve sanırım bu her şeyi benden çok daha iyi açıklayacaktır.
Who can explain it, eh?
Kim bilebilir ki?
You know, there's no word really to explain it as far as achievements are concerned.
Onun başardığı şeyleri anlatmanın pek bir yolu yok.
I just, I can't explain it,
Ben.. ben açıklayamıyorum.
I don't know how to explain it.
Nasıl açıklanır bilemiyorum.
I can't explain it.
Açıklayamıyorum.
It sounds very convoluted when I try to explain it now.
Kelimelere dökerken kulağa çok karışık geldiğini biliyorum.
I'll explain it all later.
Her şeyi açıklayacağım.
Yeah. Yeah. I'll explain it later.
Evet, sonra anlatırım.
Look, I can't explain it to you.
Bak, bunu sana açıklayamam.
Well, whatever you think you know, I can explain it.
Neyi bildiğinizi düşünüyoruzsunuz bilmiyorum ama açıklayabilirim.
How would I explain it to Mary?
Bunu Mary'e nasıl açıklayacağım?
I don't think it was the cause of death, and it doesn't explain the petechia.
Bence ölüm nedeni o darbe değil. Ayrıca lezyonları da açıklamıyor.
It's the rest of it I can't explain.
Kalan kısmı açıklayamıyorum.
That's why I wanted to come over here in person to explain that it was an accident.
Bende bu konuyu aydınlatmak için buraya geldim.
Does this explain "It's Complicated"?
"İlişki Durumu : Karmaşık" ı da açıklıyor sanki? !
It's hard to explain.
Açıklaması zor.
It would explain why she's staying with Nick.
- Neden Nick'le kaldığını açıklar.
- So how do you explain the science you can text of "The Minstrel Boy" if you've never heard it before?
Bilim gibi. Peki, hayatında hiç duymadığın halde "The Minstrel Boy" şarkısının sözlerini bilmeni bilim nasıl açıklıyor?
It would take too long to explain.
Açıklaması çok uzun sürer.
You don't get it. Let me explain again.
Abi sen anlamadın, ben sana anlatayım.
I think that we should have dinner at my place before we go to "The Nutcracker" tonight and explain our friendship in a way that will make it easy for Nicole to understand.
Bence bu akşam Fındıkkıran'dan önce benim evimde yemek yiyelim. Ve arkadaşlığımızı Nicole'ün anlayabileceği şekilde açıklayalım.
And I will explain how I took an unfortunate incident and turned it into a thoughtful choice.
Ve ben böyle talihsiz bir olayı alıp, nasıl düşünceli bir seçime dönüştürdüğümü açıklarım.
Uh, you know, it's hard to explain.
Aslında, açıklamak biraz zor.
Perhaps it's best if I explain the situation and ask her for help.
Ona durumu açıklarım.. ve ondan yardım isterim, muhtemelen en iyisi bu.
And I went to Gibbs to explain, but he said it was fine, which I know it's not.
Gibbs'e açıklamaya çalıştım ama önemli olmadığını söyledi. Önemli olduğunu biliyorum.
Love Lindsay " " It's kind of hard to explain a guy licking a picture of a princess.
Bir prensesin resmini yalayan adamın durumunu açıklamak kolay değil.
It could explain the song, a nostalgic ploy.
Şarkıyı açıklayabilir ama, bir nostaljik girişim.
Might explain why it's been empty ever since.
O zamandan beri neden boş olduğunu da açıklar.
I used to try and explain love, define it as the secretion of... chemicals and hormones.
Eskiden sevgiyi kimyasalların ve hormonların salgılanması olarak açıklamaya ve tanımlamaya çalışırdım.
But it doesn't explain why Whitney needed dynamite or why she was poisoned.
Ama bu Whitney'in neden dinamit istediğini ya da neden zehirlendiğini açıklamıyor.
I mean, I've been trying to explain to him that it's really not that big a deal and, you know, probably in like 10 or 20 years, no one will remember, but he just keeps telling me to leave him alone.
Ona bunun çok önemli olmadığını 10 ya da 20 yıl sonra kimsenin hatırlamayacağını anlatmaya çalıyordum ama o sadece onu yalnız bırakmamı söylüyor.
If you have to explain your Halloween costume to someone, it's probably not a good costume.
Cadılar Bayramı kostümünü birilerine açıklama ihtiyacı hissediyorsan o kostüm muhtemelen olmamış demektir.
Brick, you want to explain what this was doing in my lawn mower and why it's not working now?
Brick, çim biçme makinamla ne yaptığını ve neden artık çalışmadığını açıklamak ister misin?
Well, it would explain why Bishop found him familiar, but not familiar enough.
- Bu, Bishop'a neden tanıdık geldiğini açıklar ama yeterince tanıdık değilmiş.
If a police officer did sell Jacob's gun to Brick, it might explain why there wasn't an investigation into his murder.
Eğer bir polis memuru, Jacob'ın silahını gerçekten Brick'e sattıysa cinayetinde neden soruşturma olmadığı mantıklı olabilir.
I mean, uh, it's hard for me to explain, but she is.
Açıklaması zor ama öyle.
The time it would take to explain myself to you, it... Well, it's time better spent with our patient.
Sana kendimi anlatmak için harcayacağım zamanı hastamıza harcasam daha iyi.
There's no way to explain this away if the CDC lady sees it.
- HKM'den gelen kadın görürse bunu ona açıklayamayız.
Okay, we got it here, but explain how this helps us.
Tamam cihazı buraya getirdik, ama bize ne yardımı olacak açıkla.
- It's... Hard to explain.
Açıklaması zor.
- It's... It's not so easy to explain.
Çünkü açıklaması biraz zor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]