Explicit перевод на турецкий
363 параллельный перевод
The law is explicit.
Kanunlar gayet açık.
Your "no" was so explicit.
Hayır derken çok katiydiniz.
The law is quite explicit.
Kanunlar oldukça açık.
Madame is in good voice, and most explicit.
Madam'ın sesi çok güzel ve bu çok açık.
Why couldn't they have been a little more explicit... about just which coach they were sending her on?
Neden biraz daha açık bilgi vermezler ki? Kızın hangi arabada olduğunu belirtselerdi iyi olurdu.
My father's family name being Pirrip, and my Christian name Phillip, my infant tongue could make of both names nothing longer or more explicit than Pip.
Soyadım Pirrup... vaftiz adım da Philip'ti. Ama çocuk ağzım iki ismi bir arada söyleyemediğinden ve ortaya Pip'ten daha anlaşılır bir şey çıkmadığından... kendime Pip dedim... ve adım Pip olarak kaldı.
You needn't go into detail. I hope you're not turning into one of those explicit people who always tell you exactly how they feel when you ask them.
Nasıl oldukları sorulunca uzun uzun anlatan insanlardan değilsin umarım.
If so, I think you should know I've been a great deal more explicit about you.
Eğer öyleysen, sanırım bilmelisin, sana karşı daha açık olmalıyım.
As soon as the doctor reported your mother's case to the authorities... the French government stepped in quickly, and gave everyone explicit orders.
Doktor annenizin durumunu hemen yetkililere rapor etmiş. Fransız Hükümeti duruma hemen müdahale etmiş, ve herkese kesin talimat vermiş.
But it's at the explicit request of Her Majesty!
Biliyorum! Ama Majestelerinin açık emirleri böyle!
Sire, I myself have given explicit instructions to all the commanders.
Ben kendim kumandanlara açık talimatlar verdim.
You know. you haven't been exactly what I'd call explicit about where this place is.
Bilirsin, nerede duracağımızı önceden bilemeyiz.
We have explicit orders.
Bize verilen kesin emirler var.
May I remind you that months ago, you gave me explicit orders to that effect?
Aylar önce, bana bu hakkı verdiğinizi hatırlatmama gerek var mı?
After all those explicit directions he gave you on the phone.
Oysa sana telefonda çok açık talimatlar vermişti.
- The offer's very explicit.
- Teklif çok açık.
The law is explicit.
Kanun çok açık.
Your husband's will is most clear and explicit.
Kocanlzln vasiyeti gayet a § lk ve anla § lllr.
Too explicit.
Çok açık.
Even if regulations are explicit, you could have come to me and explained.
Kurallar kesin olsa da durumu bana gelerek izah edebilirdin.
Well, usually they take the form of very explicit visual phenomena.
Genellikle görsel olaylar çok açık şekilde görülür.
Mr. Oxmyx, my orders are quite explicit.
Bay Oxmyx, talimatlarım oldukça açıktır.
The generals have been explicit.
Generaller çok açık konuştu.
- Dust. You have been tidying up against my explicit orders.
Açıkça söylediğim halde ortalığı topladığınız belli.
The Geneva Convention has explicit rules...
Cenevre Antlaşması'nda kurallar vardır...
I'm sorry, madam, but the police were rather explicit.
Üzgünüm, madam, fakat polis oldukça açık emir verdi.
Sorry if I can't be more explicit.
Açık olamadığım için kusura bakma.
I should perhaps have been more explicit, Sire,
Ve ona, burada kalacağımı söyle. Onlar Wagner'i bulana kadar hiç bir yere gitmiyorum.
That's not very explicit, I'm afraid.
Bu çok da yardımcı olmadı.
When first you work for me, I tell you explicit, this is very serious business you are in.
Benim için ilk kez çalıştığından, sana açıkça söylüyorum, bulaştığın iş çok ciddi.
Mr. Procane has given explicit instructions that he's not to be dist...
Bay Procane o dist olmak olmadığını açık talimatlar verdi...
But I think I should have been absolutely frank with you... more explicit.
Ama sanırım size karşı tamamen açık sözlü olmam gerek. Daha açık.
Perhaps I was too subtle, so let me be more explicit.
Belki çok kurnaz davrandım, bu yüzden biraz daha açık olabiliriz.
We're casting male roles for an explicit sex-action feature.
Açık bir seks-macera filmi için rol dağıtımı yapıyoruz.
We're casting an explicit sex-action feature.
Açık bir seks macera filmi için rol dağılımı.
But she was even more explicit with you.
Sana karşı da çok açık sözlüydü.
Classically correct, sir, but her mind is giving her very strong and explicit images.
Klasik anlamda bu doğru efendim,... ama beyni ona çok güçlü ve net görüntüler sağlıyor.
You're too damned explicit, Natalie.
Çok açıksın, Natalie.
My orders were explicit!
Emirlerim açıktı!
Antony had received explicit instructions from Mr Heaslop to stay with the ladies.
Anthony, Bay Heaslop'tan sürekli hanımlarla birlikte kalması konusunda kesin talimat almıştı.
It's no secret you've had problems in the past with... shall we say, well, some very sexually explicit photographic work.
Geçmişte nasıl desem açık seçik fotoğraflarınız yüzünden başınızın derde girdiğini hepimiz biliyoruz.
It was given to us with the explicit instructions that it be delivered to a young man with your description answering to the name of Marty at this exact location at this exact minute, November 12, 1955.
Bize verilen talimatta açıkça, bu mektubun tam bu noktada ve tam 12 Kasım 1955'te, tam bu dakikada Marty diye seslenildiğinde cevap verecek, sizin gibi görünen genç bir adama teslim edilmesi yazıyordu.
It describes how Mr Keating both in and out of the classroom encouraged Neil Perry to follow his obsession with acting... when he knew all along it was against the explicit orders... of Neil's parents.
Bay Keating'in, hem derste hem de ders harici Neil Perry'i, anne-babasının kati talimatlarını çok iyi bildiği halde oyunculuk tutkusuna engel olmaması hususunda nasıl cesaretlendirdiğini anlatıyor.
Marty, I gave you explicit instructions not to come here but to go directly back to 1985.
Marty, buraya gelmemen ve doğruca 1985'e dönmen için sana açık talimat vermiştim.
If this comes out, with Nevin's explicit connections... to the Prime Minister, the spotlight falls on Number 10.
Başbakan ile Alec Nevin'in aşikâr bağlantıs, ortaya çıkarsa, tüm gözler İngiliz Hükümeti'ne döner.
He left explicit instructions not to be disturbed.
Rahatsız edilmek istemediğine dair kesin talimatı var.
I thought that the letter of his lawyer it had been quite explicit.
Avukatın gönderdiği mektubun gayet açık olduğunu sanıyordum.
In light of the defense Lieutenant Kaffee is planning to mount... the explicit instructions of a platoon leader seems particularly relevant.
Savunma düşüncesi altında, Teğmen Kaffee bilhassa konu ile ilgisi olduğu görünen bir müfreze liderinin apaçık talimatlarının üzerine çıkmayı planlıyor.
Those are Norwood's explicit orders. - Good night. AMBASSADOR :
İyi geceler.
The word is explicit.
Sözcük çok açık.
Very explicit one.
Bundan oldukça eminler.