Fangs перевод на турецкий
597 параллельный перевод
Where are your fangs?
Azı dişin nerede?
The tiger has nothing but his claws and his fangs.
Kaplanın pençe ve dişten başka bir şeyi yok.
Your fangs and claws, Mr. Rainsford.
Dişleriniz ve pençeleriniz bay Rainsford.
Her fangs? - She hasn't cut them yet and you know it!
- Daha keskin değil onun dişleri, bunu biliyorsun!
A dog : frightened, growling, showing its fangs.
- Bir köpek : korkmuş, hırıldayan, pençelerini gösteren
Do I have fangs, do I purr?
Dişlerim sivri mi, kükrer miyim?
It's strange, having someone think you have wolf fangs.
Birinin kurt dişlerin olduğuna inanması çok garip.
I can do anything I set out to do, but unfortunately I don't have the fangs.
Kafama koyduğum herşeyi yapabilirim ama maalesef sivri dişlerim yok.
"Furious" because I show my fangs very often and "Wolf"... because...
"Hırçın" çünkü pençelerimi çok sık gösteririm. ve "Kurt"... çünkü... kurda benzerim.
"If you were hanging from a cliff by your fingernails... " and above you was a raging tiger baring his fangs...
... bir uçurumda tırnaklarınla tutunuyorsun ve tepende dişlerini gösteren öfkeli bir kaplan var.
"and below you was the tiger's mate, baring her fangs... what would you do?"
Altında da kaplanın eşi, dişlerini gösteriyor. Ne yapardın?
On Vulcan, the teddy bears are alive, and they have six-inch fangs.
Vulcan'da, oyuncak ayılar canlıdır ve 15 cm'lik pençeleri olur.
Shameful debaucheries, flagrant treacheries,... unheard of cruelties soon taught her vassals that nothing would guarantee them security against the remorseless fangs of this petty Caligula.
Yüz kızartıcı ahlaksızlıklar, alenen yapılan hainlikler açıklanamayacak kötülükler hizmetkarlarına, güvenlikten yoksun olduklarını ve bu dişi Caligula'nın yırtıcı pençelerinden asla kurtulamayacaklarını hatırlatıyordu.
Fangs...
Zehir dişleri...
Mr. Phipps, I love seeing the customers when they come to complain about some damaged book ask to see the chief librarian and then you should see their faces when the proud beast leaps from his tiny office, snatches the book from their hands and sinks his fangs into their soft...
Yüzlerini görmelisiniz, hayvan ofisinden çıkıp ellerindeki kitabı çeker alır ve dişlerini onların yumuşak boynuna geçirirken...
Then makeup will put in your fangs for the next shot.
Sonra, sıradaki çekim için dişlerinizi hazırlayacağız.
A smile, two fangs and an "Excuse me".
Bir gülüş, iki köpek dişi, bir de "Özür dilerim".
With great skill he chooses his moment and then, quick as a limpet, with one mighty bound, buries his fangs in the wolf's neck.
Büyük bir ustalıkla saldırı anını seçiyor, bir deniz minaresi çevikliği ve güçlü bir sıçramayla dişlerini kurdun boynuna geçiriyor.
Without fangs, what use is he? !
Azı dişi olmadan bir canavar ne işe yarar ki?
Bats have wings, but they aren't birds yet, they have fangs, but they aren't beasts.
Yarasalar kanatlı olmasına rağmen kuş değildir. Azı dişleri olmasına rağmen de canavar değillerdir.
They are... beasts with fangs!
Onlar ; azı dişleri olan canavarlar.
You show no fear of their fangs.
Onların azı dişlerinden korkmuyorsun.
Thou call'dst me dog before thou hadst a cause, but, if I am a dog, beware my fangs.
Hiçbir gerekçen yokken bana "köpek" demiştin, Ben köpek olduğuma göre, Dişlerimden sakın.
His fangs cut me.
Senin parlak dişlerindi.
Let me sink my fangs into her fat little legs.
Salyalarımı bir karışlık şişko bacaklarına akıtayım.
Shes got fangs in her cunt, man.
Orasında dişleri var, dostum.
Fangs!
Dişleri!
Then you better not shoot till you see the whites... of their fangs son.
O zaman onların beyaz zehirli dişlerini görmeden ateş etmezsen iyi edersin, evlat.
The witch and the demons of the forest scoured every corner of the church, venom dripping from their fangs.
Cadı ile orman yaratıkları kilisenin her bir köşesini aramışlar. Dişlerinin arasından zehir sızıyormuş.
A snake with fangs!
Sivri dişleri olan bir yılan!
And she had these long dreadful teeth like fangs of a wolf... like nothing from this earth.
Ayrıca korkunç dişleri vardı tıpkı kurtlarınki gibi ya da bu dünyadan olmayan birşey gibi.
It's a ferocious hunter with forward-pointing fangs in its lower jaw, with which it stabs its prey.
Sıçan opossumu. Yırtıcı bir avcı olan bu canlı, alt çenesindeki öne eğimli dişlerini avlarına geçirir.
Anything that gets past Clyde is 40 feet high with fangs.
Clyde'ı devirecek şey on metre ve sivri dişli olmalı.
That tomorrow night beneath the full moon..... I'll sprout hair and fangs and eat people?
Yarın akşam dolunayın altında kıllarımın uzayacağına, dişlerimin çıkacağına ve insanları yiyeceğime mi?
They call it the Fangs of the Serpent.
Buna Yılanın Dişleri diyorlar.
That woman's got claws and fangs.
O kadının pençeleri var.
File and crown its fangs.
Azı dişleri törpülenecek.
Doctor, would you please clean my fangs?
Doktor, uzun sivri dişlerimi temizler misin?
He lets him loose at night, and God help any trespasser he lays his fangs upon.
Gece dışarı bırakıldığında, hırsızın tanrı yardımcısı olsun, onu dişleriyle parçalar.
- He has fangs.
- Onun uzun, sivri dişleri var.
The guy who bought the house has fangs.
Evi alan adamın uzun, sivri dişleri var.
Fangs. That's lovely.
Sivri dişleri mi?
Fangs? Charley!
Sivri dişler mi Charley?
The guy did have fangs.
O adamın sivri dişleri vardı.
He had fangs, and he bit her on the neck
Sivri dişleri vardı ve kızın boynunu ısırdı.
No matter how much you reject it, you'll bare your fangs anyway.
Onu geri çevirdiğinde, vampirliğinin belirtileri olan azı dişlerin yeniden ortaya çıkacak.
Fangs.
Dişler.
The skin's not thick enough. Too little hair, no claws or fangs.
Deri çok kalın değil, saçlar az, pençe veya sivri dişler yok.
Hands up, big claws, big fangs, a lot of drool.
eller yukarda, iri pençeli, büyük köpek dişli, salyalı.
With these enormous fangs and these giant hands, and he grabs me.
İri köpek dişleri ve dev gibi pençeleriyle beni tuttu.
Fangs 3 inches long glistened in the moonlight.
Köpek dişleri 7,5 santimdi ve ay ışığında parlıyorlardı.