Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ F ] / Fatally

Fatally перевод на турецкий

167 параллельный перевод
And then one day, Mama, who had broken her glasses and could not afford to have them mended, was knocked down by a tram near Clapham Junction and fatally injured.
Sonra bir gün, gözlükleri kırılan ve tamiri için parası yetmeyen annem Clapham kavşağında tramvay çarpması sonucu ağır bir şekilde yaralandı.
- Not fatally, I'm afraid.
- Ölümcül değil.
A man identified as Nikki Arane, who allegedly shot the prize thoroughbred... Was himself fatally wounded by track police... As he attempted to shoot his way out of the track parking lot.
Ödüllü atı vuran ve adının Nikki Arane olduğu belirlenen... kişi pistin otoparkından kaçmaya çalışırken... güvenlik görevlisi tarafından vurularak öldürüldü.
Late last night, Paine shot and fatally wounded... A. T. Burroughs of 1942 East Walden Street.
Dün gece, Paine 1942 Doğu Walden Caddesinde A. T. Burroughs'u vurdu ve ölümcül şekilde yaraladı.
Dr. Sharman, the chief scientist, also became fatally ill.
Bilim şefi Dr. Sharman da ölümcül şekilde hastalandı.
Yet even at the zenith of her pride and power... the Republic lay fatally stricken with a disease called... human slavery.
Ancak, ihtişamının ve gücünün zirvesindeyken bile... Cumhuriyet, korkunç bir hastalığın pençesinde can çekişiyordu. Bu, kölecilikti.
- Fatally?
- Ölümcül şekilde mi?
Fatally.
Kaderdi.
Fatally... his legend lives on in everyone's hearts.
Kaderdi. Efsane, herkesin kalbinde yaşıyor.
Fatally?
Kaderdi.
Fatally.
Tabii ki kaderdi.
Fatally full stop.
Kaderdi, nokta.
In 1992 Jean Lavigne, son of physicist Etienne Lavigne was fatally shot during a formal reception of two high personalities.
1992 yılında Fizikçi Etienne Lavigne'nin oğlu Jean Lavigne iki önemli şahsiyeti bir davet sırasında vurdu.
Well, I got to tell you, I'm fatally attracted to you, so don't blow it, because, you know...
Bak söyleyeyim, sana fena halde çarpıldım, o yüzden fırsatı kaçırma.
I've been fatally struck by the Butterfly's dart and have come here to report the news before I die
Ölümcül Kelebek dartı ile vuruldum! son nefesimi vermeden önce size haberleri bildirmek istedim!
Nathan was utterly, fatally glamorous.
Nathan, tamamen... ölümcül bir şekilde büyüleyici idi.
Fatally faster?
- ÖIümcül hızla mı?
In his latest robbery attempt, the man was fatally wounded.
Son soygun girişiminde ölümcül bir yara aldı.
Peters had a broked neck, and your mother, well I suppose you could say she had been fatally wounded.
Peters'in boynu kırılmıştı, annenin ise... Şey, onun da ölümcül bir yara aldığını söyleyebiliriz.
Lorrimer's performance was fatally flawed.
Lorrimer'ın performansı çok kusurluydu.
But they mustn't believe the rumor that she's fatally ill.
Ama ölümcül hasta olduğun dedikodularına inanmamalılar.
I fatally know the Governor's paramour.
Müdürün metresini yakinen tanırım.
If Jacquot says so, it will fatally work!
Jacquot öyle diyorsa, kesinlikle işe yarayacaktır!
- You are fatally sweet. - Hm.
Çok tatlısın.
Convicted in 1998 for fatally shooting a suspect with a banned handgun.
1998 de yasaklı bir tabanca ile ölümcül yaralamadan suçlu bulunmuş.
Doug Kerlew and his brother Jud were exploring some caves above these woods, when Jud was attacked and fatally mauled.
Doug Kerlew ve onun kardeşi Jud saldırıya uğrayıp ölümüne dövüldükleri sırada ağaçlık bölgede birkaç mağara keşfettiler.
Smith was lying on the floor fatally wounded.
Smith ölümcül şekilde yaralı olarak yerde yatıyordu.
Also fatally wounded : ... another suspect, Donald Breedan, who died of gunshot wounds during the extensive gunfire between police and suspects.
Bir başka kurban da... şüphelilerle polis arasındaki yoğun çatışma sırasında... aldığı yaralarla ölen bir diğer soyguncu Donald Breedan'dı.
Well, a federal employee was fatally injured last night, and there seems to be a case developing around the elephant that escaped from your zoo.
Hayvanat bahçenizden kaçan fille ilgili bir dava var.
Though it remains unknown how many citizens participated in the ritual activity 27 have become fatally ill with Creutzfeldt-Jakob disease.
Kaç kişinin tarikat ayinine katıldığı belirlenemezken,... 27 kişi, Creutzfeldt-Jakob rahatsızlığı nedeniyle, ölümcül derecede hasta oldu.
I might- - I might get punished for the rest of my life, because--because I'm flawed. I'm--I'm fatally flawed.
ben- - hayatımın geri kalanı boyunca cezalandırılabilirim çünkü çünkü kırıldım engelenemeyecek bir şekilde kırıldım.
The 30-year-old native of the Caribbean island of Antigua... was captured in a casino just days after an inspiring rap artist... was fatally beaten in a Queen's convenience store.
30 yaşındaki Antigualı bir casinoda ele geçirildi. Bir rap şarkıcısını Queen'deki bir markette öldüresiye dövmüştü.
"He who fatally strikes a man shall be put to death."
"Birinin ölümüne neden olan kişi öldürülsün."
- Yeah, well... what if I were fatally ill?
- Tamam, ama ya ölümcül bir hastalığım olsaydı?
A ruby-throat arrives after its epic journey and feeds urgently before it runs out of fuel, and it's fatally grounded.
Yakut boğazlı destansı yolculuğunu tamamladı ve yakıtı bitmeden ve yere çakılıp ölmeden önce acilen besleniyor.
A man was fatally attacked yesterday by some animal in this lake.
Bayan Bickerman, burada olmamızın sebebi dün, bir adam ölümcül bir saldırıya uğradı. Göldeki bir hayvan tarafından.
But she was beautiful fatally, stunningly prepossessing.
Gerçekten çok güzeldi. İnsanı kolayca etki altına alabiliyordu. Saygı görmek istiyordu.
The truth was out there fatally exposed.
Gerçek ortaya çıktı. İfşa edildi.
Soon, the neat orbits of Safronov's army of planets became fatally disrupted.
Kısa süre içinde Safranov'un gezegenler ordusunun net yörüngeleri kaçınılmaz bir şekilde bozulmaya başladı.
The defendant raped and fatally shot one victim known to him and severely maimed an innocent bystander who interrupted his crime.
Sanık, tanıdığı kurbana tecavüz etmiş ve onu vurmuştur. Ve bu suçu işlerken olay yerine gelen masum bir vatandaşı ciddi şekilde yaralamıştır.
Your projectile weapons proved effective in fatally damaging the replicators.
Ateşli silahlarınız çoğalıcılara öldürücü zarar verebiliyor.
- Fatally.
- Ölümcül hata.
The brother is defeated... and fatally injured.
Kardeş yenilmiş ve ölümcül yara almıştı.
He was stabbed, fatally.
Bıçaklanarak yaralanmış.
Spiders are more nutritious than moths, but they're silent, venomous and construct webs that are so strong that a bat could become fatally entangled in the sticky silk.
Örümcekler güvelerden daha besleyicidir ancak sessiz ve zehirlidirler. İnşa ettikleri ağlar o kadar güçlüdür ki bir yarasa kolayca o yapışkan ipeğe dolanabilir.
Mum is fatally ill. It's better for her here.
Annem ölümcül hasta.
The person who fatally poisoned two children on the subway was none other than their 32-year old mother.
Metroda bir kişi 2 çocuğu öldürücü bir şekilde zehirledi. 32 yaşındaki annelerinin de durumu iyi sayılmaz.
It was fatally wounded.
Ölümcül bir şekilde yaralanmış.
I'm not fatally wounded.
Sorun değil.
The man is fatally ill.
Adam çok hasta.
2 investigating officers were fatally wounded that day. This is the only known image of Thomas Hewitt, the man they call Leatherface.
o gün iki araştırma görevlisi ölümcül şekilde yaralanmıştı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]