Feat перевод на турецкий
497 параллельный перевод
It looks to me that you have worked hard into becoming someone truly amazing. I'd like to compliment you on your feat.
Bence tüm gücünü toplayıp harika bir insan olmuşsun.
You've accomplished a huge feat all on your own.
Kendi başınıza büyük bir servet edinmişsiniz.
Think of the strain involved by his prodigious feat.
Beyninin büyüklüğünü bir düşünün.
An unusual feat, ladies and gentlemen for inside this huge dumbbell, there are other dumbbells.
Olağanüstü bir başarı çünkü bu dev halterin içinde başka halterler var.
Wére working our way through the crowd to welcome the famous pilot André Jurieux who just achieved an amazing feat.
Ve ünlü pilot André Jurieux'ye... hoşgeldin demek için kalabalığın arasından ilerlemeye çalışıyoruz. Atlantik'i 23 saatlik bir uçuşla... geçip inanılmaz bir iş başardı.
The great pilot has accomplished a stunning feat.
Meşhur pilot mükemmel bir iş başardı.
I had something to do with his feat.
Elde ettiği başarıda benim de küçük bir payım var.
By the mighty Valda, who will perform an unheard of feat... of supporting six men at the same time, unaided.
... güçlü Valda, aynı anda hiç yardımsız, altı adamı birden taşıyarak görülmemiş bir güç sergileyecek!
Watch Ali defying death in that death-defying feat... of standing his head upon the head of Sinbad.
Ölüme karşı koyan, ustalığıyla ölüme meydan okuyarak başını Sinbad'ın başının üzerinde tutacak.
And now, my friends, this little lady will perform a feat which has amazed the entire civilized world.
Pekala dostlarım, bu küçük hanım şimdi tüm dünyayı etkilemiş bir beceriyi sahneleyecek.
And now, ladies and gentlemen, this fearless little lady will attempt the daring, death-defying feat of turning a somersault on the high wire.
Bayanlar ve baylar bu korkusuz bayan şimdi de korkmadan yüksek ip üzerinde takla atarak ölüme meydan okuyacak.
You performed an outstanding submarine feat in getting the Thunder back.
Thunder'ı geri getirmekte üstün bir denizcilik başarısı sergilediniz. - Teşekkür ederim.
You've assembled an interocitor, a feat of which few men are capable.
Bir interocitor yaptınız, ki bunu çok az insan başarabilir.
Among the characters appearing in the film are the real heroes of the feat.
"Filmde görünen karakterler arasında gerçek kahramanlar vardır."
It was a great feat.
Harika bir parçaydı.
That is a frustrating feat.
Rahatsız edici bir durum.
It was a tremendous feat.
Muazzam bir marifetti.
Real loneliness is a feat.
Gerçek yalnızlık cesaret ister.
So you accomplished the astonishing feat of restoring a man lost in time to his own period?
Yani, zamanda kaybolmuş bir adamı kendi dönemine döndürmek gibi sersemletici bir beceriyi gösterdiniz?
And our proudest achievement was the construction of a homemade elevator. A real engineering feat.
En gurur duyduğumuz başarımızsa... kendi yaptığımız asansördü.
A unique feat of engineering.
Eşsiz bir mühendislik harikası diyebilirim.
He turns 50 as if it were some feat to turn 50.
50. yaşın kutlayacaklar. Sanki 50 yaşına girmek marifetmiş gibi.
Ladies and gentlemen you are about to witness the most spectacular feat ever attempted by the greatest daredevil in the world.
Bayanlar baylar... Gelmiş geçmiş en olağanüstü cesaret gösterisine tanıklık etmek üzeresiniz. ... Karşınızda dünyanın en gözüpek adamı.
Ladies and gentlemen, you are about to witness a feat so dangerous that only one man would dare attempt it.
Bayanlar baylar, sadece tek bir kişinin göze alabileceği tehlikeli bir gösteriye tanıklık etmek üzeresiniz.
It's a great construction feat.
Büyük bir inşaat becerisi.
And, of course, Mussolini sometimes could handle a threshing machine, and Hitler simply would never dare to attempt such a feat.
Hatta Mussolini döverbiçerde çalıştı. Fakat bu Hitler için ulaşılmazdı.
The feat you could accomplish would eclipse the name of Madame of Montespan, the King's favorite.
- Sen başarabilirsin. - Madam Montespan isminde birine tutuldu, O Kralın favorisi.
And now for the most death-defying feat ever attempted by a man who just got out of a wheelchair!
Şimdi de tekerlekli sandalyeden yeni kalkmış bir insanın..... ölüme en büyük meydan okuyuşu!
That child founded this order... whose Sisters have taken a vow of silence... until such time as Beryl of Sussex is canonized... and recognized by the people of the world for her tremendous feat.
O çocuk, bu manastırı kurdu. Onun kardeşleri, dünyadaki insanlar Sussex'li Beryl'i ayaklarından tanıyana kadar sessizlik yemini etti.
Marvellous feat of engineering.
Bir mühendislik harikası.
Recognizing Glenn's morale-boosting feat that proved three men will have their say in space when the chips are down.
Ülkenin bu zor zamanlarında bu üç kahramanın uzaydaki başarısının ardından gelen Glenn'in bu adımı morallerimizi yükseltiyor.
No one would imagine that the Brain would dare reattempt his feat.
Hiç kimse Beynin aynı şeyi tekrar başaracağını tahmin edemez.
Good luck to fakir Burmah with his superhuman feat.
İnsanüstü Burmah, iyi şanslar!
Our girls know a special feat
Kızlarımızın çok özel yetenekleri vardır!
Charles Lindbergh, favors to its extraordinary feat, it was a popular figure very, almost a hero of the people, and had influence.
Charles Lindgergh, elde ettiği başarıyla halk arasında çok popülerdi. Bir tür halk kahramanıydı. Halka nüfuz edebiliyordu.
To convince the public that this hot, parched land could be a suburban oasis, was a feat that required not only imagination, but daring.
Halkı bu sıcak, kavrulmuş toprakların sadece hayalgücü değil, cesaret de gerektiren bir taşra vahası bir başarı olabileceğine ikna etmek.
Well, that's a terrific feat.
Şey, bu müthiş bir beceri.
It judged that they could repeat the feat.
Bir kez daha yapabileceklerini düşündüler.
But seriously, folks, after this amazing feat... everyone wanted to be associated with the Zeppelin Company.
Ciddiyet zamanı millet, çünkü bu inanılmaz başarı sonrası herkes Zeppelin şirketi ile ortak olmak için yanıp tutuştu.
They grovelled at his feat and said, " We repent of our ingratitude!
Ayaklarına kapanmışlar onun ve "Nankörlük ettik, pişmanız!" demişler.
Because he intends to take us all on a feat that no criminal mind has yet attempted.
Çünkü henüz hiçbir cani zekasïnïn denemedigi bir ustalïkla hepimizi alt etmek istiyor.
Polish bricklayers are going to attempt an ambitious feat...
Polonyalı duvarcılar inanılmaz bir cesaret denemesi yapacaklar...
Mateusz Birkut's feat may launch a revolution in construction techniques.
Mateusz Birkut'un ustalığı inşaat tekniklerinde yeni bir devrim başlatabilir.
This is no small feat.
Bu az buz bir marifet değil.
Tonight, my friends... we stand on the brink... of a feat unparalleled in space exploration.
Bu akşam, dostlarım... Uzayı keşfetmede eşsiz... bir başarının arifesinde bulunuyoruz.
Well, any man who could manage such a feat, I would not dare disappoint.
Böylesine zor bir işi beceren kişiyi hayal kırıklığına uğratmak istemem.
A feat unknown to us!
Bunlar biz medenileşmiş kadınların bilmediği yetenekler.
His remarkable feat of aviation fills the nation with pride... and earns him a full presidential pardon.
Zelig'in büyük havacılık mahareti ulusun gururunu kabarttı... ve kendisinden başkan nezdinde özür dilendi.
- Feat! 'Sire,'the Iamb did bIeat...
'Efendim,', diye meledi koyun'...
It was no ordinary feat
Durun!
Quite a feat but not beyond him...
Asla bir taneyle yetinmez.