Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ F ] / Film it

Film it перевод на турецкий

5,890 параллельный перевод
You can tell me the story from the beginning and I'll film it.
Hikayeyi baştan anlatın, ben de filme çekeyim.
Somehow Colonel Grachov got me of all people, permission to film it.
Uçak ve eski silahların seyyar satışını yapıyorlar ve Albay Grachov benim bu insanların filmini çekmemi sağlayacak.
The sixth was pretending to film it.
Altıncısı film çekiyoruz süsü veriyordu.
And, he wants me to film it.
Ve benimde filme çekmemi istiyor
Okay, we should film it. Hmm.
Tamam, filme de çeksek aslında.
It's going to be a good movie.
Güzel bir film olacak.
- Yeah, it was. Because I was working with my dad on his dance film.
Çünkü babamın dans filminde onunla çalışıyordum.
It's a linear film, of course, but I imagine it as kind of a hypertext.
Bu, doğrusal bir film tabii ki ama ben bunu hypertext olarak düşünüyorum.
But it isn't even really about the power structure but about what it means to make a film about it.
Bunun iktidar yapısıyla alakası yok ama bu konuda film yapmakla alakalı.
It's about the very possibility of making this film.
Bu filmi yapmakla pekâlâ alakalı.
You just showed me a six-and-a-half hour film that feels like it's seven hours too long.
Bana az önce 7 saatten daha fazla uzun hissettiren, 6,5 saatlik bir film gösterdin.
He talked about it in the film.
Videoda bunun hakkında konuşmuştu.
When I told him about Kent and the massacre, he thought it would make a good movie.
Ona Kent ve katliamdan bahsettiğimde bundan iyi bir film yapılabileceğini düşündü.
This movie isn't worth the RAM it's stored on.
Bu film kayda alınmayı hak eden bir film değil!
It doesn't matter that it was faked because the movie isn't about Afghanistan or Kent, or anyone, it's all about Jamie.
Düzmece olması önemli değil çünkü film ne Afganistan ne de Kent ile ilgili. Ne de bir başkasıyla. Sadece Jamie'yle ilgili.
- It's film.
- Bu film seridi.
You have the most powerful brain in the world, Professor... but the mind can only stretch so far before it snaps.
Dünyadaki en güçlü beyin sizinki Profesör ama zihnin de bir dayanma sınırı var, bir yerden sonra film kopar.
Is it Video 1 or Movie 1?
- Adı Video 1 mi Film 1 mi?
- No, wait, it's Movie 1.
- Hayır, Film 1.
No! It's not Movie 1.
Hayır, Film 1 değil.
- I think I got it on film.
- Sanırım onu filme aldım.
I mean, you could have sworn it was a movie.
Yani bir film olduğuna yemin edebilirdin.
I was just lining up my - - Don't film me without my knowing it, okay?
Haberim olmadan beni çekme, tamam mı?
You're gonna film the taxi. It's going to come down the street. It's gonna get closer, closer, and stop just where it is now.
Sen taksiyi çekeceksin Araba sokaktan bu tarafa doğru gelecek, yaklaşacak, yaklaşacak ve tam şu anda durduğu yerde duracak.
It - it.. Over at the studio, we're - we're we're shooting an educational film.
Eğitici film çekiyorduk stüdyoda.
We all thought it was a real film shoot.
Hepimiz gerçek bir film çekimi sanmıştık.
What's it about?
Film neyle ilgili?
Ray, it's just a movie.
Ray, bu sadece bir film.
Well, it's the greatest film of all time, and I have always dreamed of going to the Trevi fountain, but Max... he'd never take me.
Tüm zamanların en iyi filmi, her zaman Trevi çeşmesine gitmeyi hayal ettim, ama Max... beni hiç götürmedi.
But it'll never be a great romance.
Asla harika bir romantik film olmayacak.
It's actually a... weirdly romantic film.
Aslında çok... acayip romantik filmdi.
Make for an uplifting drama, wouldn't it?
Şahane bir film çıkar bundan, değil mi?
It's a fucking art film!
Boktan bir sanat filmi!
You know we are doing everything we can but you know, at the end of the day, it's an art film.
Elimizden gelen her şeyi yapacağımızı biliyorsun ama sonuçta bu bir sanat filmi.
I know that sounds jaded but I think it would make a cool indie.
Biraz yavan göründüğünün farkındayım ama bence iyi bir bağımsız film olabilir.
But it's not just about the end.
Ama, film sadece sonundan ibaret değil ki.
I bet this looking real good for your perverted little film, isn't it?
Senin o sapık filmin için, ben çok iyi rol kesiyorum, öyle değil mi?
It's like software you make films with.
Film yapmaya yarayan bir yazılıma benziyor.
- It's a good movie.
- Güzel film.
Well, it's not like I'm a movie star, or anything.
Pekala, ben bir film yıldızı veya başka bir şey değilim.
Yes, it seems there's a shortage of heroines in film industry.
Evet, film endüstrisinde artistlerde bir kıtlık var gibi görünüyor.
I dig the silent movie thing, but it's a little self-congratulatory.
Sessiz film meselesini sevdim, ama biraz kendi kendini tebrik ediyor gibi.
The only problem that I have with your film is that it was late.
Filminle ilgili tek derdim geç kalmış olması.
These cameras, this film... it's proof.
Bu kameralar bu film kanıttır.
It sounds like they're watching an animated movie.
Animasyon film seyrediyorlar herhalde.
I'm just saying. I saw this documentary... Or maybe it was a movie?
Diyorum ki, şu belgeseli izledim yoksa film miydi ya?
It was funny, it had a pulse that raced past Howard Hawk's film from the'40s.
Komikti, 40'lardaki Howard Hawks filmlerine taş çıkarır bir ahengi vardı.
I saw Porky's and I think Porky's is great, so why don't I get to talk about it? "
"Porky's'i seyrettim ve Porky's'in harika bir film olduğunu düşünüyorum. Peki neden bu film üzerine konuşamıyorum?" dedi.
It envelops us in a red membrane of passion and fear.
Film seyirciyi kızıl bir tutku ve korku tabakasıyla sarmalıyor.
"No, you're wrong. It's not a good movie."
Çünkü arkadaşlarınıza, kız arkadaşınıza annenize veya kız kardeşinize hep "Hayır, yanılıyorsun, iyi bir film değil" diyebilmek istersiniz.
Their position was, if there's gonna be a movie show, it's not gonna be two guys from Chicago.
Bir film gösterimi olacaksa, Chicago'lu iki kişi uygun olmazdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]