Fixes перевод на турецкий
386 параллельный перевод
Translation by bellaangel012 with fixes by Saturn
Eğer Yune'yi bir erkek olarak görmüş olsaydım...
When it fixes him so's he can't do his work, then he'd better go someplace else, and the quicker the better.
Ne zaman ki içki onu ele geçirse, işini yapamaz, gitmesi daha iyi olur.
That fixes that.
Oldu.
Mama fixes it.
Annem yanlışlarını tespit eder.
I hope this fixes your kettle of fish.
Umarım, bu şike, utanç verici durumun olur.
When a mother's gonna have a baby, she fixes up things for him.
Annesi bebek beklediğine göre muhakkak bir şey hazırlamıştır.
This is for Pedrito when he fixes himself up... and he touches his guitar under the balcony of a seòorita.
Bu küçük Pedrito için. Süslenip yakışıklı olunca balkonun altına gidip bir senyorita için gitar çalıp şarkı söyleyecek.
That fixes everything!
Sorun kalmadı desene.
So you're the one who fixes the piano? Yes!
O halde sen piyano tamircisi olmalısın.
Unless Captain fixes, Golden Fleece cannot leave tomorrow.
Yalnızca, Kaptan halledebilir. Golden Fleece, yarın hareket edemez.
And when I go to the trouble of calling my mother, and she fixes us dinner... and my father probably even shaved.
Ve ben annemi aradım, o bize bir yemek hazırladı ve babam da herhalde tıraş oldu.
That's the way he fixes the peace treaty, to scare off everybody but Johnny Hawks.
Barış anlaşmasını öyle ayarlıyor. Herkes korkup uzak duracak, Johnny Hawks hariç tabi.
Now he fixes it.
Şimdi tamir ettiriyor.
Lizzie fixes all of my shirts.
Gömleklerimi hep Lizzie diker.
I'm the mechanical marvel who fixes noisy horns for safety drivers, remember?
Ben sürücülerin güvenliği için gürültülü klaksonları onaran harika bir tamirciyim, unutma.
Court fixes bond at $ 200.
Mahkeme kefaleti 200 Dolar olarak belirledi.
I love her, but I don't love the way she fixes her hair.
O'nu seviyorum, ama saçlarını yapma şeklini sevmiyorum.
You can't expect to get out of fixes as easy as that.
Her şeyi kolayca halledebilmeyi bekleyemezsin.
But time fixes a lot of things :
Fakat zaman herşeyi düzeltir.
When he fixes a wagon, it's an interesting ride.
Eğer Robbo bileti kesmişse, bunun ilginç bir gezinti olacağı kesindir.
Until that doctor in Marble fixes you up,
Marble'daki şu doktor seni tedavi edene kadar.
Well, that fixes that, doesn't it?
Bu her şeyi açıklıyor, değil mi?
Granted, but my way fixes it... so that it can't possibly get back to your wife. Why?
Kısmet tabii ki, ama benim yöntemim onu da hallediyor hiçbir şekilde karınıza haber uçuramazlar.
By the time he fixes his xebec, we'll be done.
- O gemisini hazırlayıncaya kadar biz açılmış oluruz.
The Lord, returning to the welcoming lowlands, fixes His gaze on the simplicity of those who address Him.
Rab, insanı hoş karşılayan ovalara geri dönüyor, onda sevinç bulanların sadeliği üzerindeki zarif bakışını düzeltiyor.
Who do you think I am, some kid that fixes bicycles?
Kiminle konuştuğunu sanıyorsun, bisiklet tamircisiyle mi?
When you have no written language, when you have no symbolism, when you have nothing that can be called a chemical formula, then you must have a precise ceremony which fixes the sequence of operations so that they are exact and memorable.
Yazılı bir kültür ya da sembolizm olmadığında,... kimyasal bir formül söz konusu değil ise,... kesin hatlarıyla belirlenmiş uygulamalar geleceğe aktarılan geleneği belirler.
The climax, not so much of drama as of chemistry, is the quenching, which hardens the sword and fixes the different properties within it.
Kimyasal olarak pek dramatik olmasa da, çeliğe su verme kısmı sürecin zirvesini oluşturur ve kılıcı sertleştirerek materyallerin kaynaşmasını sağlar.
Or two, she's sitting here and the film breaks and all by herself she sits here for 11 minutes and she watches a white screen and then she decides to go in there and she fixes it.
İki, burada oturuyor ve film kopuyor ve yalnız başına burada 11 dakika oturuyor ve beyaz ekrana bakıyor, sonra oraya gitmeğe ve onarmağa karar veriyor.
You're going to need new fixes I'm not able to give you.
Sana veremeyeceğim bir ilaca ihtiyacın var gibi.
Just watch how your partner fixes things partner.
Şimdi ortağın sorun nasıl çözüyor seyret.
You think you can get away with quick fixes.
Yaptıkların yanına kâr kalır sanıyorsun.
How do you get into these fixes?
Kendini bu duruma nasıl soktun?
I need two fixes a day.
Günde iki kez almalıyım.
Who fixes the end users?
Nihai kullanıcıları kim hallediyor?
Yes, Aunt Jane. Don't you see, Dermot? Something as trivial as the suggestion of an ice cube when it becomes associated with another experience, something that caused great grief, it fixes in the mind, stays with you forever.
Bir buz parçası gibi masum bir şey bile insana büyük acıları anımsatabilir.
Hey, who fixes the chain that way?
Hey, bu zinciri kim böyle yaptı?
He still fixes my set and only bills me for parts.
Hala eşyalarımı tamir ediyor ve sadece yedek parçalar için para alıyor.
Yeah, that fixes everything, don't watch you leave.
Evet, seni giderken izlememek, bu her şeyi çözer dimi...
I guess I'll just have to eat what my wife fixes me.
Galiba sadece karımın hazırladıklarını yiyeceğim.
Well, I had been in a few fixes.
Bazı zor durumlarım oldu.
- Some fella who fixes up houses.
- Ev alıp restore eden birine satmış.
if he fixes that junk.
eğer o hurdayı tamir ederse.
- He fixes brakes. - How do you do, Mrs Bannister?
Fren tamir eder.
now, if willie fixes my ship, i suppose i could start a new life somewhere else... on some desolate, crater-filled asteroid, and spend the rest of my life fending off gamma rays.
- Şimdi Willie benim gemimi tamir edebilirse,.. ... başka bir yerde yeni bir hayata başlayabilirim. - Unutulmuş, ıssız, kraterlerle dolu bir asteroidde...
It really fixes us up.
Hemen iyileştirir.
Because your body fixes itself.
Çünkü vücudun kendini yeniliyor.
I say we draw straws and see who fixes the fuse.
Ben derim ki, çöp çekelim.
The shortest one fixes the fuse.
En kısayı çeken sigortaya bakar.
It fixes all!
- Hayır!
Fixes clocks.
Saat tamircisi.