Flattery перевод на турецкий
438 параллельный перевод
She was beautiful, charming, versed in the art of flattery
Güzeldi, büyüleyiciydi, pohpohlama konusunda çok hünerliydi.
Flattery!
Abartma!
However else the court may have changed, the art of flattery still flourishes.
Mahkeme değişmiş olsa da, kompliman sanatı hala gelişiyor.
Stab me if it's flattery.
Eğer bu komplimansa vur beni.
Is this flattery?
Övgü dolu şeyler mi?
You're skilled in the art of flattery.
Kompliman yapmakta ustasın.
You haven't been fooled by a little flattery?
Azıcık cilve yaparak seni kandırmadı, değil mi?
Flattery will get you nowhere.
Hoş sözler size bir şey vermez.
Flattery won't get you anywhere.
Yağcılıkla bir yere varamazsın.
It has been said that imitation is the sincerest form of flattery.
Dendiğine göre, öykünme en içten iltifat şekliymiş.
- Of course, if you don't like flattery- -
- Tabii, iltifatlardan hoşlanmıyorsanız...
On second thought, it won't be flattery.
Aslında pek iltifat da sayılmaz.
Any resemblance to flattery will be sheer coincidence.
İltifata benzemesi tesadüften öteye geçemez.
Flattery rolls right off me.
Bana yağcılık yapmayı kes.
- Flattery will get you anywhere.
- İltifatla her şeyi yapabilirsin.
I kiss thy hand, but not in flattery, Caesar, desiring thee that Publius Cimber may have an immediate freedom of repeal.
Hiç de yaltaklanmadan elinden öper,.. ... ben de senden dilerim ki Sezar, Publius Cimber hemen kavuşsun özgürlüğüne.
Flattery is cheap.
İltifat ucuzdur.
Such flattery must come easily... to a man whose known "hundreds of women."
Böyle kompliman yapmak kolay olmalı.. hele hele yüzlerce kadını bilen bir adam için.
Monsieur, your French is as pretty as your flattery.
Fransızcanız da iltifatınız kadar çekici.
Your French is as pretty as your flattery, "mon-sewer."
Fransızcanız da iltifatlarınız kadar çekici bayım.
Flattery will get you nowhere.
Yağcılıkla bir yere varamazsın.
- Flattery comes easily to you, too.
- Ne de kolay yağcılık yapabiliyorsun.
- Does Alexander need flattery?
- Alexander'ın yağcılığa mı ihtiyacı var?
" Thank you for the flattery implied in your request...
" Gazetecilik dersinizde konferans vermek üzere...
Was that flattery or did he try to insult you?
Bu bir kompliman mıydı yoksa seni aşağılamaya mı çalışıyor?
I don't care for flattery.
Dalkavukluğun lüzumu yok.
I know flattery don't mean much to a talented person like you, but when you sang that inspiring song "Beulah Land", it made me realise that music is the voice of love.
Övgünün sizin gibi yetenekli biri için pek anlamı olmadığını biliyorum, ama o ilham verici "Vaat edilen Topraklar" ı söylediğinizde, müziğin aşkı sesi olduğunun farkına vardım.
I'm utterly impervious to flattery.
Pohpohlanmaya karşı tamamen vurdumduymazım.
I don't need false flattery, Asagai. I do quite well with the truth.
Beni kandırmana gerek yok, Asagai, Gerçekle başa çıkabilirim.
- Yeah, flattery will get you everywhere.
- Çek bakalım yağını.
Flattery will get you nowhere, but don't stop trying.
Yağ çekmek sana bir şey kazandırmaz. Ama denemeye devam et. - Şimdi...
- Flattery will get you everywhere.
Siz varken bu şart. - İltifatlar her kapıyı açar.
I said like that..., for flattery.
Böyle söyledim..., övünmek için.
Brutus, you'll turn Casca's head with your flattery.
Brutus, pohpohlamanla Casca'nın başını döndüreceksin.
Flattery will get you nowhere.
Dalkavuklukla bir yere varamazsınız.
Forget the flattery.
- Yalakalığı bırak.
Why not his princess? - Flattery will get you nowhere. Ow!
- Yağcılık seni bir yere getirmez.
With that bit of flattery, you hope to pull a few rash statements out of me.
Bu iltifatlarınızla, birkaç hararetli yorum daha yapmamı bekliyorsunuz.
This is, excuse me, pure flattery.
Bu, pardon ama düpedüz yalakalık.
What flattery?
Yalakalık mı?
- It's just flattery.
- Resmen yalakalık.
It isn't flattery.
Bu yalakalık değil.
Flattery will get you nowhere.
İş senin, Bones.
And apart from the flattery?
Pohpohlamayı geçsek diyorum.
Flattery will get you everywhere.
İltifatla yapamayacağın bir şey yok.
Now you're trying flattery
Şimdi de pohpohlamaya çalışıyorsun.
Flattery.
Palavra.
Speak frankly, no flattery or I'll be merciless
Süslü sözleri bırakta, dürüst olmaya başla! yoksa sana hiç acımam!
Are you sure that's flattery?
Bunun Dalkavukluk olduğundan eminmisin?
I know you don't like flattery... but if you can stand it for just a moment... I think it's a wonderful thing you did with that boy.
Övgüden hoşlanmadığını biliyorum, fakat bir an için tahammül edebilirseniz, o çocuk için harika bir şey yaptığınızı düşünüyorum.
Hey, flattery's not gonna get you guys anywhere.
Hey, yağcılık sizi hiçbir yere götürmez çocuklar.