Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ F ] / Fleabag

Fleabag перевод на турецкий

103 параллельный перевод
And you were going to guzzle it down, fleabag.
Az daha gövdeye indirecektin seni ahmak.
- What fleabag did you give him?
- Hangi pire torbasını söyledin?
Anyways, I'm sick of that fleabag you call a hotel.
Zaten şu otel dediğin köhne yerden bıktım.
Fleabag.
Pire yatağı.
This is Billy, and that fleabag at your feet is Clancy.
Bu Billy. Ve bu pire torbasıda Clancy'dir.
Shut up, you fleabag, unless you want to get dunked in the creek!
Kapa çeneni, pire torbası, kapamazsan ağzına vuracağım!
Two weeks later, I wake up in some fleabag hotel.
İki hafta sonra, pireli bir otel odasında uyandım.
'I couldn't find any Florian in the phone book'but I had a vague hunch about the fleabag across the street.
'Telefon rehberinde Florian diye birini bulamadım.' 'Sokağın karşısındaki kütük hotelle ilgili belirsiz bir önsezim vardı.'
'It was one of those transient motels,'something between a fleabag and a dive.
'O ayaküstü uğranan motellerdendi.' 'Pislik ve bataklık arası bir yerdi.'
The night clerk at the fleabag picked him outta the mug file.
Ucuz oteldeki katip onun emniyetteki fotoğrafından tanımladı.
All right. The idea of going to that fleabag again just gives me the horrors.
Pekala, o pire yuvasın dönme fikri bile beni ürkütüyor.
Robbery just found a stolen Buick at some fleabag motel up in Opa-Locka.
Robbery az önce Opa-Locka'da şu pireli otellerden birinde çalıntı bir Buick bulmuş.
I went to that fleabag of yours!
O söylediğiniz yere gittim.
Ah, some fleabag hotel.
Leş gibi bir hotelde.
Don't you let that fleabag near me.
Sakın o pire torbasını bana yaklaştırmayın.
It was miserable. Some damn tribe of withered old bitches doesn't want us to terminate that fleabag hotel.
Yaşlı pörsümüş fahişenin lanet olası aşireti köhne oteli yok etmemizi istemedi.
My partner and I go into this fleabag SRO. to pick up some junkie bank robber.
Ortağımla pis rezil bir otele keş banka soyguncularını almaya gidiyoruz
Worthless fleabag.
İşe yaramaz pire torbası.
He's in the park, walking the fleabag.
Parkta, pire torbasını dolaştırıyor.
Listen here, fleabag, pay up or your inside is gonna be your outside.
Bana bak, sersem, ya ödersin ya da için dışına çıkar.
I thought I'd stay at some fleabag for adventure.
Biraz macera yaşarım dedim.
No, not some fleabag.
Uyduruk bir otelde değil.
I won't live in this fleabag!
Bu ahırda yaşayamam!
Lousy fleabag.
İğrenç pire torbası.
You moron, fleabag, pitiful excuse for a dog.
Seni aptal, pire torbası, köpeklerin yüz karası.
It's a fleabag hotel.
Burası Fleabag Hoteli.
How're you gonna whip this overgrown fleabag?
Fazla büyümüş bu tulumu nasıl kırbaçlayacaksın?
I'm gonna sue all you motherfuckers, I'm gonna sue this fleabag hotel.
- Hepinize dava açacağım, lanet olasıcalar! Bu kahrolası otele de dava açacağım.
They found her in a fleabag motel some place, coked out of her gourd.
Onu bir motelde buldular. Berbat bir durumdaydı.
No slayer of mine's gonna live in a fleabag hotel.
Benim avcım ucuz bir otelde kalamaz.
Fin and Munch picked him up at a fleabag on Delancey.
Fin ve Munch onu pis bir otelde yakalamış.
WELL, WHEN I FOUND YOU YOU WERE HOLED IN SOME FLEABAG HOTEL.
Seni bulduğumda, küçük bir oteldeydin.
You have just leveled your fleabag hovel.
Az önce metruk evini yerle bir ettin.
But sometimes, over a silly detail... somebody calling him fleabag... or treading on his foot... he'd go wild.
Bazen garip şeyler de olurdu.. Mesela birisi bitli derdi. Veya birisi ayağına basardı o zaman saldırırdı.
You heard him, fleabag.
Onu duydun, pire torbası!
How do you like that, you fleabag?
Bunu nasıl buldun, seni pire torbası?
She's shacked up in some fleabag hotel.
Arkadaşınız bitli bir motelde onunla birlikte.
Protection in this city amounts to nothing more than getting dumped... in a fleabag joint on Route 40 and calling it a plan.
Bu şehirde korunmak demek, sokak ortasına atılıp, kurşuna dizilmeye benziyor.
Come on, fleabag.
Haydi, pire torbası.
Fleabag!
Bitli karı!
I picked up a junkie for possession outside a fleabag motel off Fremont.
Fremont'ın dışında döküntü bir motelde uyuşturucu taşıyan bir kaç keş tutukladım.
- It moved me too. Right into this fleabag hellhole.
Beni de cehennem köşesine mahkum etti.
I figured I'd hang out in my lovely accommodations at the Fleabag Inn for another 48 hours. Spend this time with my dad. Then disappear.
48 saat daha Fleabag İnn'inin güzelim odasında kalırım, bu zamanı babamla geçirir, sonra da ortadan kaybolurum diye düşündüm....
The manager of this fleabag motel says Jake the busboy's been living here two weeks.
Bu pis motelin müdürüne göre, komimiz Jake iki haftadır burada kalıyormuş.
Get out of here, you fleabag.
Git buradan, seni pire torbası.
We fly down there, we check into this fleabag hotel.
Oraya gittik ve şu ucuz otelde bir oda tuttuk.
Fleabag.
Pire torbası?
I think you could come up with in your young brain something better than Fleabag.
Ama eminim taptaze genç beyninde pire torbasından iyisini bulabilirsin.
You're too damn cheap to spend 20 bucks on a fleabag motel.
Ama pis bir motele 20 dolar vermeye gönlün razı gelmiyor.
I don't know why he's checking into a fleabag motel.
Neden pire dolu bir otelde kaldığını bilmiyorum.
Lillian checks into a fleabag joint, closing her accounts, liquidating her assets, accumulating money. They cremate the sister.
Ablayı yaktılar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]