Floods перевод на турецкий
425 параллельный перевод
The wall will protect the plot from winter floods.
Bu set tarlayı kış mevsimindeki sellerden korur.
TEST MATCH ABANDONED FLOODS
DENEME MAÇI İPTAL SELLER
Floods, smallpox, love :
Taşkınlar, çiçek hastalığı, aşk :
Yes, ma'am, and Gladys in floods of tears.
Gladys de gözyaşlarına boğuldu.
Why, dirt's as natural in this world as sin, disease... storms, twisters, floods and cyclones.
Halbuki kir de günah, felaket fırtına, kasırga, sel ve hortum kadar doğal bir şey.
- You'll stay just as you are till the floods come.
- Sel basana kadar kalacaksın.
- Till the floods come.
- Sel basana kadar.
The killer used the floods of 1913.
Katil 1913 sellerini kullanmış.
This was the cellar of a house in Barton, Missouri, where the floods were especially severe.
Burası Barton. Missouri'de özellikle sellerin çok yoğun olduğu bir yerdeki evin bodrumu.
Under Los Angeles is a vast and intricate system of huge storm drains... built to siphon off the flash floods of the rainy season.
Los Angeles'ın altındaki boş ve karmaşık fırtına drenaj sistemleri yağışlı günlerde sel baskınlarını önlemek için yapılmıştı.
The jute grew in flat marshes... nourished by monsoon floods.
Kendir, düz bataklıklarda yetişirdi, muson yağmurlarının yarattığı seller, yetişmesindeki en büyük etkendi.
Somebody to fight off the blizzards and floods.
Fırtınalara ve sellere karşı koyacak biri olmalı.
The blizzards and the floods.
Fırtınalar ve seller.
"And surely in the floods of great waters..."
" Azgın sular taşsa bile...
Floods washed us all away, all except me and my sister, Nan.
Sel bastı, götürdü, ben ve kızkardeşim Nan hariç.
The same as I'm afraid of hurricanes, cyclones, floods... or any other force of nature.
Kasırgadan, hortumdan, selden ya da benzeri doğal felaketten korktuğum gibi.
He can stop floods, end droughts grow enough for everybody!
Selleri durdurabilir, kuraklığa son verir herkese yetecek ürünü yetiştirir!
These floods...
Su baskını...
Ma knows about the floods.
Anne su baskınının ne olduğunu biliyor.
To control the Tiber's floods.
Tiber'in sellerini kontrol etmek için.
Our administration ordered all these maps, but they turned out useless, because earthquakes, floods, constant infiltrations of water are forever modifying structures underground.
İdaremiz tüm bu haritaların hazırlanmasını istedi, ama.. .. bunlar kullanışsız hale geldi, çünkü depremler, seller, su sızıntıları.. .. yeraltındaki bu yapıyı sürekli yeniden şekillendiriyor.
Earthquakes, floods, fires cyclones and pillages this was to be the destiny of this peaceful people.
Depremler, taşkınlar, yangınlar kasırga ve yağmalar bu huzurlu insanların alın yazısı olmuştur.
I've no dammed up floods of passion for you.
Sana tutkuyla bağlı değilim.
Colossus has just turned on all graphic devices and it's producing floods.
Colossus tüm yazıcıları açtı ve sular seller gibi çıktı veriyor.
Battling gallantly against floods, roof falls
Sellere, çöken tavanlara, İngiliz ceza kanununa...
When she fell ill... It didn't last long. A big thaw and floods...
Hastalandığında... bu uzun sürmedi.
Wars, revolutions, floods, plagues, all those little things that bring people back to you.
Savaşlar, ihtilâller, seller, salgınlar, insanları sana yaklaştıran, bir sürü ufak tefek şey.
There've been many floods.
Çok fazla sel oldu.
Plagues have come over my people, earthquakes and floods but what the Spaniards did to us is much, much worse.
Halkım ; vebalar, depremler, su baskınları yaşadı fakat İspanyollar'ın bize yaptıkları çok ama çok daha kötü.
Cahills have survived floods, earthquakes, pestilence... every natural disaster known to man.
Cahill'ler seller, depremler, salgınlar bilinen ne kadar doğal felaket varsa atlatmıştır.
The flash floods drain off as suddenly as they started.
Sel baskınları, başladıkları gibi aniden kesiliyorlar.
The line's down because of the floods.
Hatlar sel yüzünden kapalı.
Grandma says she can't take any more floods.
Büyükannem, artık bir sel daha yaşamayı kaldıramam diyor.
Snow storms and floods are nothing for him.
Kar fırtınaları ve seller onun için hiçbir şey değil.
Floods, locusts and tornadoes
* Sel, çekirge istilası ve hortum *
We could bear floods and fire
* Sel ve yangını göğüsleyebilirdik *
You see, several years ago... long after the floods... moisture seeped into a portion of the altarpiece... and it began to peel... revealing an older painting underneath.
Birkaç yıl önce... sellerden çok sonra... minberin bir kısmına rutubet sızdı... ve kabuklar soyulunca... alttaki resimler ortaya çıktı.
We have floods all over the building because of you!
Sırf sizin yüzünüzden her yerde su kaçakları var.
Residential sections were totally destroyed as floods created millions of dollars worth of damage and left hundreds dead.
Yerleşim alanları yok olmuştu. Sel, milyonlarca dolar hasara yol açmış ve ardında yüzlerce ölü bırakmıştı.
Floods, tornadoes,... earthquakes, massacres,
Seller, tornadoılar depremler, katliamlar
Kick on the floods.
Aydınlatma ışıklarını yak.
But if he floods the containment, you may as well bury this place.
Eğer atık alanına radyasyon verirse, burası tarihe karışır.
Droughts, floods, storms, wars earthquakes, volcanic eruptions, epidemics.
Kuraklık, sel, fırtına, savaşlar depremler, volkan patlamaları, salgınlar
And intense sunlight floods in.
Ve yoğun günışığı içeri sel gibi akıyor.
Storms and floods.
Fırtına ve sel.
They got immigration records, census reports, and they got official accounts of all the wars and plane crashes... and volcano eruptions and earthquakes and fires and floods... and all the other disasters that interrupted the flow of things... in the good old U.S. Of A.
Nüfus ve göç raporları... Tüm savaşların resmi kayıtları, Tüm uçak kazası raporları... Ve volkanik patlamalar, depremler, yangılar, sellere ait raporlar...
Floods!
Sel gibi!
They see people killing people, babies starving, floods. And for what?
Ölen insanları, açlık çeken bebekleri, selleri...
You revel in floods, car accidents. Unstoppable diseases.
Sellerden, trafik kazalarından amansız hastalıklardan memnun oluyorsunuz.
- Five minutes before she floods. - Less than that!
Beş dakika içinde batar!
Before an impure blood floods our fields.
Viva Maria!