Free zone перевод на турецкий
215 параллельный перевод
It is a pass that lets me enter the free zone.
Bu bana serbest bölgeye geçiş izni verecek. Ya kabul etmezlerse?
I formally declare this a spirit-free zone!
Resmen ilan ediyorum, ruhsuz bölge!
This is an intellectual-free zone!
Burası entelektüellerden arınmış bölge.
This is my dominion. This is a drug-free zone, you understand?
Burası benim çöplüğüm adamım anlıyor musun.Uyuşturucu satılmaz?
Okay. Next thing is this so-called Free Zone Committee.
Sıradaki gündem maddesi, Serbest Bölge Komitesi.
I move that we accept Mother Abagail's Free Zone Committee... in toto... if they'll all serve. That is.
Abagail Ana'nın Serbest Bölge Komitesi'nin olduğu gibi kabul edilmesini... öneriyorum... hepsi görevi üstlenecekse tabii.
Meanwhile. We seven have the not inconsiderable job... of getting the Free Zone on a paying basis.
Bu arada, biz yedi kişinin, Serbest Bölge'ye işlerlik kazandırmak gibi... hiç de azımsanmayacak bir işi var.
I s for the Free Zone.
Serbest Bölge için.
Listen to what people say about Flagg... and about the Free Zone here in Boulder.
Flagg ve Boulder'daki Serbest Bölge hakkında... neler konuşulduğuna kulak ver.
We need to know what Flagg means to do about the Free Zone.
Flagg'in Serbest Bölge konusundaki niyetlerini öğrenmemiz gerek.
- They drove you out of the Free Zone...
- Seni Serbest Bölge'den kovdular...
God didn't bring you together to make a committee or Free Zone.
Tanrı sizi komite ya da Serbest Bölge kurmanız için bir araya getirmedi.
Your toxic-free zone... where your load has been significantly reduced.
Vücudundaki yüklemeyi önemli ölçüde azaltan,... zehirden arındırılmış bir alan.
This is a chemical-free zone.
Burası kimyasallardan arındırılmıştır.
This is the only free zone left... anywhere.
Burası geriye kalan tek serbest bölge... her yerdeki.
Gerry... you are a morality free zone
Sen ahlaktan arındırıImış bölgesin.
Okay, why don't we just move on to the hemoglobin-free zone?
Tamam, neden kansız elbiselerin olduğu reyona gitmiyoruz?
I am a love-free zone.
Aşk serbest bölgesiyim.
You move here to the Euphoria free zone, and that way, you at least have the chance to see him.
Birincisi, buraya, serbest Euphoria bölgesine taşınırsınız. Böylece en azından oğlunuzu görebilirsiniz.
You have engaged weaponry in a tactile free zone surrounding the Royal planet.
Kraliyet gezegenini çevreleyen dokunsal serbest bölge içerisinde silahlarını kuşanmış bulunuyorsunuz.
The southern zone or "free zone" is occupied and run bv the French out of Vichv.
Serbest Bölge denen güney bölgesi Vichy'li Fransızlar tarafından yönetiliyor.
And it's here in the free zone that the main Resistance is located.
Direnişçiler, Serbest Bölge'de bulunuyor.
Last month, our government carried out a census of all known Jews in the free zone.
Geçen ay hükümetimiz Serbest Bölge'deki bütün bilinen Yahudilerin nüfus sayımını yaptı.
You move here to the Euphoria free zone, and that way, you at least have the chance to see him.
Böylece en azından oğlunuzu görebilirsiniz.
Maybe we just throw the mermaid back into the ocean and we keep the manor a hag-free zone.
Belkide deniz kızını okyanusa geri atmalı ve malikaneyi cadılardan uzak tutabiliriz.
- Are you in a bear-free zone?
- Ayı bölgesinde kamp mı yapıyorsun sen?
Why do you think I'm sitting over here in the stink-Free zone?
Neden burada koku olmayan bölgede oturduğumu sanıyorsun?
You're in the germ-free zone now.
Mikroplardan arınmış bir bölgedesin.
Remember we agreed today was gonna be a wet-wipe-free zone.
Bugün ıslak mendilsiz bir gün geçireceğiz, hatırladınız mı?
They're from Lorne... actually from Shaq... but Lorne's declared his office a carb-free zone.
Lorne'dan. Aslında Shaq'ten. Ama Lorne ofisini karbonhidratsız bölge ilan etti.
From now on, consider me an Adam-free zone.
Şu andan itibaren, beni Adam-serbest bölgesi gibi düşünün. Tamam.
If you move yourself down to the free zone... down to the vacants along Vincent Street... then you can do whatever the fuck you want!
Eğer serbest bölgeye giderseniz, Vincent Street'in aşağısında ki boş bölgeye giderseniz, istediğiniz haltı yiyebilirsiniz.
We told you to get yourselves down to the free zone, didn't we?
Size serbest bölgeye gitmenizi söyledik, değil mi?
We going to the free zone.
Serbest bölgeye gidiyorduk.
Only the tropical zone is ice-free.
Sadece tropik bölge buzsuz.
Our free export zone will offer generous advantages to all concerns financed by foreign capital.
Serbest ihracat bölgesinde olmamız yabancı sermayeye büyük avantajlar sunmakta.
Free trade zone?
Serbest ticaret bölgesi.
All of a sudden this place is like a free-fire zone.
Bu yer sanki birden atış talimgahı oldu.
a tale told on wintry nights when the moon is full of living with wolves and learning to howl of love that transcends worldly pain and running free... in the twilight zone.
Dolunay zamanı kış gecelerinde anlatılan bir masal ; kurtlarla yaşamak ve dünyevi acıların üstesinden gelen aşkı ulumak ve özgürce koşmak... ALACAKARANLIK KUŞAĞI'nda.
Kennedy High is located in the middle of a free-fire zone.
Kennedy Lisesi bir serbest atış bölgesinin ortasında kalıyor.
This is a free-fire zone.
Burası serbest atış bölgesi.
Reigning champ of the free-fire zone.
Serbest atış bölgesinin, basket şampiyonu.
SKULL : Hey, this doesn't look like the target landing zone! Where's the free food?
Burası hedef noktasına hiç benzemiyor, bedava yemek nerede?
The Cardassian military has been so busy fending off the Klingons they've basically given a free hand to the Maquis in the Demilitarized Zone.
Kardasya ordusu, Klingonları savuşturmaya odaklanacaktır. Bu Maquislere, Arındırılmış Bölgede hareket özgürlüğü verecektir.
This is a free-zone in the Ether for those who love Lily.
Burası Lily'yi seven herkes için Eter'in içindeki serbest bölge.
Those guys have turned West Baltimore into a free-fire zone.
Bu adamlar Batı Baltimore'u serbest atış bölgesine çevirdiler.
Those implicated were the Army factories, the top army brass, the Río Tercero factory, through which most arms passed coming from the North, a free-zone.
Sorumlular, Ordu fabrikaları, tepedeki ordu kurmayları, ve Rio Tercero fabrikasıydı. Silahların çoğu, serbest bölge olan kuzeyden gelip, oradan aktarılmıştı.
I ask you to make sure you're fully inside the free speech zone...
Protestonuza başlamadan önce hepinizin özgür konuşma alanında...
- Free speech zone?
- Özgür konuşma alanı mı?
They're in the free press zone, and if you could save your comments until... you're completely loaded into the cage...
Onlar da özgür basın alanındalar ve lütfen yorum yapmak için kafese tamamen girene kadar bekleyiniz.
Back at the free speech zone, Lindsay's protest had started to gain some attention.
Özgür konuşma alanında Lindsay'in protestosu dikkatleri çekmeye başlamıştı.
zone 93
free beer 19
free food 26
free as a bird 28
free booze 17
free man 17
free card 49
free will 29
free of charge 82
free at last 59
free beer 19
free food 26
free as a bird 28
free booze 17
free man 17
free card 49
free will 29
free of charge 82
free at last 59
free me 36
free environment 20
free and clear 29
free country 23
free drinks 25
free to go 17
free them 60
free environment 20
free and clear 29
free country 23
free drinks 25
free to go 17
free them 60