Freeze перевод на турецкий
7,729 параллельный перевод
Freeze!
Kımıldamayın!
You're gonna freeze.
Donacaksın.
I'm so white, that I put mayonnaise on sticks, and freeze them to make mayonnaise sickles.
Ben o kadar beyazım ki, mayonezin içine sopa koyup, onları dondurucuya atıp, mayonez dondurması yapıyorum.
Everyone freeze!
Kimse kıpırdamasın!
I said freeze.
Kıpırdama dedim.
Freeze.!
Kal öyle!
Freeze!
Kımıldama!
- Freeze, Cooper!
- Kımıldama Cooper!
Freeze!
Kıpırdama!
- Freeze, police!
- Olduğun yerde kal, polis!
He's gonna freeze to death.
Donup, ölecek.
This anti-fungal spray can freeze and disable... any security system.
Bu mantar spreyi bütün güvenlik sistemlerini dondurup etkisiz hale getirebiliyor.
- What? - Everyone freeze!
- Kimse kımıldamasın!
Freeze.
Dondurma.
As the hard freeze comes, as organic farmers, we wait for that freeze because that literally defoliates, uh, takes the leaves off the plant, so that when we harvest, the bolls open that are mature,
Don vurduğunda, biz organik tarım yapanlar, buz keseriz çünkü, kelimenin tam anlamıyla bitkinin yapraklarını sıyırıp döker, Böylece hasat zamanı, olgun kapsül açılmış olur ve pamuk buradan çıkar ve bu kısımlarda neler olduğunu görebilirsiniz
- You got a brain freeze there, Jack.
- Beynin mi dondu bakayım Jack?
Freeze.
Teslim ol.
So, is this gonna be a big freeze-out now or what?
- Ne yani şimdi beni dışlıyor musun?
- Freeze!
- Kimildama!
Hell will freeze over before we come up with the money To pay for that wall.
O duvarın parasını bulana kadar cehennem donar.
We're hearing someone had the insight to blow out the compartment housing that sent the whole station into a deep freeze.
Birisi içeriden bölümü patlatmış olmalı. Bütün istasyonu derin dondurucuya çevirmiş.
Almost the entire station's been exposed to the freeze.
Neredeyse tüm istasyon donduruldu.
And we're all just tiny minnows struggling through the freeze, the thaw and the flow.
Biz sadece küçük birer balığız donmayla, erimeyle ve akışla mücadele eden.
But freeze all his accounts, everything.
Ama bütün hesaplarını dondur. Her şeyi.
Even if his dog opened an account, I want you to freeze it.
Köpeğine bile banka hesabı açmışsa dondurmanı istiyorum.
And I'll go through these wire transfer numbers and freeze all these accounts as well.
Ayrıca havale edilen hesapları ve hesap numaralarını da donduracağım.
You're gonna freeze us up into an Eskimo- -
- Bizi Eskimo'ya çevireceksin
You have guts to freeze any one of us?
Bizden birini dondurmaya yüreğiniz var mı?
Freeze melts.
Donma erir.
"You made my heart freeze."
Kalbimi dondurdun. ~
You'll freeze.
Sen üşürsün.
So I'm suppose to freeze death,'cause you find something hard to belive?
Yani sen inanmakta zorlandığın için donarak ölmeli miyim?
- Then you'll freeze.
- O halde donarsın.
And I expect you, o.B., to tell the townsfolk of red rock that John Ruth, let their new sheriff freeze to death.
Ve O.B, senden de Red Rock'ın kasaba halkına John Ruth'un, yeni şerifi donarak ölmeye terk ettiğini söylemeni bekliyorum.
Okay? I'm talking cold that'll freeze the snot right in your nose.
Burnunuzdaki sümüğü akmadan donduran bir soğuk diyorum.
I said freeze!
Dur dedim!
- Freeze, scumbags.
- Kımıldamayın, pislikler.
Suddenly, I freeze.
Bir anda dondum kaldım.
Freeze, don't you move.
Yerinde kal, kıpırdayayım deme.
Freeze.
Olduğun yerde kal.
Freeze, motherfucker!
Kımıldama, piç!
Like any mother, Maya probably wants to freeze her child in time.
Muhtemelen her anne gibi, Maya'da bebeği için zaman dursun istiyordur.
- Freeze!
- Kıpırdamayın!
- Menti, freeze!
- Menti, bekle!
Freeze!
Bekle!
She'll freeze herself to death.
Donarak ölür.
Freeze!
Freeze!
Freeze!
- Kıpırdama!
Freeze, motherfucker!
- Kıpırdamayın!
Freeze!
- Dur!
Freeze!
Uğra buraya.