Frickin перевод на турецкий
948 параллельный перевод
♪ Whoop-de-frickin'- do, an "A" ♪ ♪ What's an "A"?
Kimin umurunda A. Bir A nedir ki?
♪ Whoop-de-frickin'- do ♪
Kimin umurunda.
♪ Whoop-de-frickin'- do ♪ ♪ A happy dad ♪ ♪ With his big dad calves ♪
Kimin umurunda, mutlu bir baba koca baba baldırları ve aptal beyzbol şapkasıyla.
♪ Whoop-de-frickin'- do ♪ ♪ Who cares about throwing a ball ♪ ♪ Or having a kid ♪
Kimin umurunda, kim umursar top atmayı çocuk sahibi olmayı, hayatta hiçbir yere getirmez bir yere gelmek önemli olduğundan değil.
♪ Whoop-de-frickin'- do if I wanted to ♪
Kimin umurunda eğer isteseydim.
Frickin'homo.
Kahrolası homo.
Frickin'A.
İşte budur.
I'm here to work on cars, not go to the frickin'Latin Grammys.
Ben arabalar için buradayım, kahrolası Latin Grammy ödülleri törenine gitmek için değil.
And learn the frickin'language when you get a chance, you know?
Bir fırsatını bulduğunuzda şu kahrolası dili de öğrenin, tamam mı?
Just fix the frickin'consol, okay!
- Sadece şu lanet konsolu onar, olur mu!
You may be right, but it doesn't frickin'matter.
Haklı olabilirsin ama hiç bir halt değiştirmez.
Why, you damn, frickin', no good mother- - [Beeping] cheese!
Seni lanet, ucube, anasını........... peyniri!
- I can't get my shoulders out of my frickin'ass here.
Tamamen inandım.
I didn't realize this was a frickin group therapy session!
Bunun bir grup terapisi olduğunu fark etmedim doktor.
Why must I be surrounded by frickin'idiots?
Neden hep etrafimda kaçıklar olmalı?
Throw me a frickin'bone here.
Arada kopya vermelisiniz.
Don't look at me like I'm frickin'Frankenstein.
Bana Frenkestein'mışım gibi bakma evlat.
I have one simple request... and that is to have sharks... with frickin'laser beams attached to their heads!
Sadece basit bir isteğim vardı... Ve buda köpekbalıklarının başına... Lazer monte etmenizdi.
Open the frickin'door!
Şu aptal kapıyı açın!
It's frickin'freezing in here, Mr. Bigglesworth.
Burada ne çılgın bir soğuk var, Mr. Bigglesworth.
Then maybe, just maybe, I'll get my frickin'face back.
Sonra belki o lanet yüzümü geri alabilirim.
Cops will frickin'catch your ass.
Polisler kıçına tekmeyi basacak.
Get your frickin'hands up wh-wh-where I can see them!
Şu ellerinizi gö-görebileceğim bir yere koyun!
Well, throw me a frickin'bone here, Scott.
Tamam, burada bir tartışma mı başlatacaksın, Scott.
OK, honest to God... why don't you and the giant laser get a frickin'room?
Tamam, Tanrı adına... neden sen ve dev lazer bir odaya geçmiyorsunuz?
I've been a frickin'evil doctor for thirty frickin'years, OK?
Tam 40 yıldan beri ben şeytani bir doktorum, tamam?
Cut me some frickin'slack.
Bana işimi öğretmeyi bırak.
All I asked for was a frickin rotating chair, OK?
Tek istediğim dönen bir sandalyeydi, tamam mı?
Can someone put a frickin'bell on him or something?
Birisi şunun üzerine bir zil takabilir mi?
Fan frickin'tastic.
Harika.
Probably could've been nominated for a frickin'Academy Award.
Performansıyla Oskar'a aday olabilirdi herhalde.
- They think holding hands is frickin'rape. - Mike, look.
- El ele tutuşmanın tecavüz olduğunu sanıyorlar.
Just give me a frickin'beer!
Ver şu birayı!
The Fruit of the Frickin'Month Club!
Ayın meyvesi kulübü üyeliğini...
How about you kiss my ass, elvis the frickin'pelvis?
Peki ya siz, kıçımı öpmeye ne dersiniz? Elvis-pelvis ikilisi.
Here's a little dreidel that's small and made of clay, but I'm not gonna play with it,'cause dreidel's frickin'gay!
Bu bir dreidel, ufak ve kilden yapılmış, ama onunla oynamak istemiyorum, çünkü dreidel'lar acayip şekilde gay!
My parents, they're on a frickin'date right now.
Güzel! Ailem, şuan deli gibi flört ediyor.
Frickin'Alfred Pierre.
Aman Tanrım. Garip Alfred Pierre!
Are you frickin'insane?
Sen kafayı mı yedin?
I have more security around me than the president of the goddamn United frickin'States!
Lanet Birleşik Devletler başkanından iyi korunuyorum!
Shut up! This isn't Jenny frickin'Jones!
Burada gösteri yapmıyoruz!
Wasn't part of the frickin'plan.
Bu kahrolasıca planın parçası değildi.
Now this character, he's following me around all night... he's got his arm around me all night, he's buying me drinks, buying me drinks... buying me drinks, in my company, right here, all frickin'night.
Beni aksam bir an bile birakmadi. Kolu hep uzerimde idi ve surekli icki ismarladi. Butun gece bardak ustune bardak getirdi.
Tick frickin'tock.
Zaman hızla geçiyor!
Deja-frickin'- vu.
Deja-lanet-vu.
It's the Three frickin Stooges, I'm hitting myself!
Üç Aptal kukla yüzünden kendi kendime vuruyorum!
It was un-frickin'- believable.
İnanılmazdı.
Frickin'adorable. Came back here, watched elmopalooza 3 times in a row, and fielded some very tough questions about Bert and Ernie's relationship.
Geri dönüp, üç kez sırayla "Elmo-palooza" seyrettik ve Bert'le Ernie'nin ilişkileri hakkında çok zor sorulara cevap verdim.
Then the US would never have had to frickin'...
Sonra da ABD asla didişmek zorunda kalmazdı...
An adventure like that makes me frickin'horny.
Öyle bir macera yaşadım ki...
That's all she frickin'wrote.
Hepsi bu kadar.