From that перевод на турецкий
88,955 параллельный перевод
Haven't you learned anything from that sad fucking scene study class?
O acınası sahne dersinden hiçbir şey mi öğrenmedin?
Analysis from that blood sample that we took from Kim at the restaurant.
Restoranda Kim'den aldığımız kan örneği analizleri...
Uh, well, I mean, aside from that anomaly and a few other discrepancies, you know, it all sort of... it leads me to believe that maybe half of these accounts are... are casuistic.
Bu usulsüzlüğün ve birkaç tutarsızlığın yanı sıra şuna inanıyorum ki bu hesapların belki de yarısı keyfî düzenlenmiş olabilir.
Marco called you to come over, so I'm gonna call you from that phone in about 20 minutes.
Marco arayıp seni evine çağırdı ben de 20 dakika kadar sonra seni şu telefondan arayacağım.
I've been informed that you're recovering from a recent car accident. Is that correct?
Bir trafik kazasından sonra iyileştiğinizi duydum, bu doğru mu?
We kidnapped her from her family and you were the one that helped us work out where and when to do it.
Biz onu ailesinden kaçırdık.. ve nerede, ne zaman bize.. yardım eden de sendin.
Very soon, you will be told that officers from a federal agency are here... to take me into custody.
Birazdan, federallerin beni gözaltına almak için geldiklerini söyleyecekler.
No, but it'll keep them from my team... and that's my priority.
Hayır, ama onları ekibimden uzak tutar ve önceliğim bu.
I anticipated that many would struggle to comprehend my theory, but I must admit, I've been a little taken aback by the jeers and the snubs, particularly from the Nobel committee.
Birçok kişinin kuramımı anlamakta zorlanacağını bekliyordum ama itiraf etmeliyim ki yuhalamaları, burun kıvırmaları beni biraz şaşırttı. Özellikle de Nobel komitesindekilerin.
When I tell you that our people are desperate for a home, it is not harsh words from jealous colleagues they are fleeing. Nor a snub from the Nobel committee.
Halkımız çaresizce bir vatan arayışında diyorsam kaçtıkları şey meslektaşlarının sert sözleri veya Nobel komitesinin görmezden gelmeleri değil.
You have convinced yourself that your contributions to the world absolve you from the responsibility you bear to those you claim to love.
Dünyaya katkılarının sevdiğini iddia ettiğin kişilere karşı sorumluluklarından seni muaf tuttuğuna kendini ikna etmişsin.
Mark had food poisoning in that photo from poke.
Tanrım. O fotoğrafta, Mark balık salatasından zehirlenmişti.
How do you go from this... to that?
Bundan şuna nasıl dönüşebildin?
If they're lucky, they get given prosthetics from the 1970s that don't fit, and their lives are pain.
Eğer şanslılarsa 1970'lerden kalma, uymayan protezler verilecek ve acı çekecekler.
Eric, we identified four high-value targets from the trial volunteer list... the janitor that we know about, a subway worker, a high-school teacher, and a hospital care worker.
Eric, deneme gönüllü listesinden dört yüksek değerli hedef tespit ettik, bildiğimiz kapıcı, bir metro çalışanı, bir lise öğretmeni ve hastane bakımı görevlisi.
Now if you take that away from me, I have nothing.
Eğer bunu benden alırsanız, hiç bir şeyim kalmaz.
It was the pressure from the steam that burst the container.
NAZİ PARTİ KARARGÂHI BERLİN, 1942... konteyneri patlatan şey buharın basıncıydı.
All that Arcadia asks from you in return is discretion.
Bunlara karşılık Arcadia'ın sizden tek beklediği gizliliktir.
Why don't you use the 20 grand that you took from me?
Aşırdığın 20 bini kullanabilirsin.
That mixture goes from an American bank... to a bank from any country that doesn't have to listen to the IRS.
Bir Amerikan bankasından yola çıkan bu karışım Gelir ıdaresi'ne tabi olmayan herhangi bir ülkedeki bankaya gider.
The redneck, drinking whiskey as he walks... believes that Adam and Eve had every right to take that apple... for, if God were kind... why would he forbid them from partaking in that delicious fruit?
Bir yandan yürüyüp bir yandan viskisini içen çomar Âdem ile Havva'nın o elmayı almaya hakları olduğunu iddia etmiş. Tanrı iyi niyetli olsaymış o lezzetli meyveyi almalarını onlara hiç yasak eder miymiş?
And in that time, every son of a bitch I've seen move here was running from something unsavory.
Bu zaman zarfında buraya taşındığını gördüğüm her onun bunun çocuğu tatsız bir beladan kaçıyordu.
They're running heroin on the water every Sunday when you preach, through hymnals that are passed to their dealers from your boat.
Göldeki pazar vaazların sırasında teknende durup ilahi kitaplarınla torbacılara eroin satışı yapıyorlar.
- That bullet was three-tenths of an inch from rupturing my aorta.
- O kurşun yedi milimetre yana gelse şah damarımı parçalayacaktı.
And even when that's not the case, when life's events are not connected to other people's decisions and actions, it's not some bullshit fucking test sent down from the universe
Durum bundan ibaret değilse, hayattaki gelişmeler başkalarının kararlarından bağımsızsa bile yine de senin niyetini anlamak için evrenin gönderdiği
And... I know I'm... I'm very aware that I've been... distant from the kids, and from you.
Ayrıca farkındayım, kendimi senden ve çocuklardan çektim.
I'm gonna need some of that money back from Marty.
Annemin parasının bir kısmını Marty'den almalıyım.
I'm gonna take that gun from you, okay?
Silahı elinden alacağım, tamam mı?
And this would offset that loss, and would also put you about seven hours from your central hub in Chicago.
Böylelikle o kaybı telafi edeceksin ve Şikago'daki merkezine yedi saatlik mesafede olacaksın.
And that's away from all of the land that you use for your growth operation.
Malı yetiştirdiğiniz arazinin de çok uzağında kalmış olur.
I mean, at that speed, you could get from here to...
O hızla buradan şeye kadar gidebilirsin...
Maybe it'd be a good idea before I do, though, that we sit here and go over every little detail over the last two days so I can try to figure out how to save you from this.
Ama sormadan önce seninle baş başa verip son iki güne dair bütün detayların üzerinden geçsek de seni bu işten kurtarmanın bir yolunu bulmayı denesem daha iyi olur diye düşündüm.
We'll start from the beginning, how's that?
En baştan başlayacağız, uyar mı?
You said that Marco turned away and that O'Bannon hit him from behind
Marco'nun arkasını döndüğünü O'Bannon'ın da ona biblo gibi bir şeyle...
Danny always talked about you the most, more than anyone else from back home, bragging about his cop brother from the Keys, so I helped you, but you never let me know that he was killed.
Danny en çok senden bahsederdi, evdekiler içinde en çok senden. Keys'teki polis kardeşiyle övünürdü. Ben de sana yardım ettim ama sen bana onun öldüğünü hiç söylemedin.
That means a hell of a lot coming from you, Sheriff.
Bunu sizden duymak beni müthiş mutlu etti Şerif.
And I thought if they... If they had found the man that did it... and he was wiped from the face of the earth... that would make me feel better.
Düşünmüştüm ki bunu yapan adamı bulsalar ve o adam yeryüzünden silinse kendimi daha iyi hissedecektim.
- That's from...?
- Şuradaki...
- Who's that yelling from the audience?
- Seyirciler arasından bağıran kim?
The only gift I want from you, Niels, is an admission that quantum mechanics is incomplete.
Niels, sizden istediğim tek hediye kuantum mekaniğinin tamamlanmadığını kabul etmeniz.
I know that from personal experience.
Bunu kişisel deneyimimden biliyorum.
Now, the prosecution is gonna suggest that Eric O'Bannon, on the verge of being offered an immunity deal from the state's attorney in regard to a potential investigation, decided to go on a killing spree.
Savcılık Eric O'Bannon'ın, tam da olası bir soruşturma için eyalet savcısı tarafından kendisine dokunulmazlık verileceği bir sırada cinayet işlemeye karar verdiğini öne sürecek.
There's only one variable that separates Luna from the others.
Luna'yı diğerlerinden ayıran tek bir değişken var.
There's only one variable that separates Luna from the others.
Lunayı diğerlerinden ayırdeden yalnızca tek farkı var.
A.L.I.E. said that Becca went to space looking for a more secure environment to get away from her, but I don't think that was the reason at all.
A.L.I.E. Becca'nın ondan uzak daha güvenli bir ortam için uzaya gittiğini söyledi, ama ben öyle sanmıyorum bunun sebebi.
And the fact that nobody in this family has heard from her makes her look very guilty.
Aileden kimsenin ondan haber almamış olması da onu epey bir suçlu gösteriyor.
Twenty years on the job, you couldn't find a guy that wasn't hiding from you.
Yirmi yıllık deneyimine rağmen senden saklanmaya bile çalışmayan birini bulamadın.
Yeah, Grayson and Jessica were both English teachers at the same school, but two weeks ago, she blocked him from all of her social media, which currently is a surefire sign that there's an issue between a man and a woman.
Evet, Grayson da Jessica da aynı okulda İngilizce öğretmeniymiş, ama iki hafta önce Jessica onu sosyal medyada bloklamış, bu da çift arasında sorun olduğunun sağlam bir göstergesi.
That's two blocks from where they found Jessica and three blocks from where Elsa was dumped.
Jessica'nın bulunduğu yere iki, Elsa'nın atıldığı yere üç blok mesafede.
Well, that explains why she stalked her victims from the inside.
Kurbanları niye içerden gizlice izlediğini açıklar.
The bad news is, all the memories you lost when you took the cure that turned you from a zombie back to human? None of them were restored by the serum you took yesterday.
Kötü haber ise zombiden insan formuna döndüğün tedaviyle kaybettiğin anılar var ya dün aldığın serum hiçbirini yenilemedi.
from that day on 36
from that moment 18
from that moment on 36
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
from that moment 18
from that moment on 36
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89